|
![]() |
#1 |
![]() Salih Tuna
![]() AK Parti zaferinin altında yatan büyük sır AKParti'nin 7 Haziran'a nazaran oylarını artıracağı herkesin malûmuydu. Lakin bu denli ezici bir üstünlük kuracağı sanırım tahmin edilmiyordu. Gerçi birileri, AK Parti'nin tek başına iktidara geleceğini bildiği için olsa gerek, “tekrar seçimi” nerdeyse kıyamet senaryosu şeklinde sunuyordu. Birileri dediğim, Erdoğan ve AK Parti'nin yeminli düşmanları… Mesela, Cemal Hasan adlı şahıs, “Erken seçim, kan gölü demektir“ diye tehdit ediyordu. Onları biliyorduk da, “dostlarımız” da rahat durmuyordu. Kutuplaştık, diyorlardı; Erdoğan'ın üslubu, diyorlardı; CHP kadayıf gibi bir parti hâline geldiği hâlde Erdoğan'ın yüzünden onlarla koalisyon yapamadık, diyorlardı. Hayıflanıyorlardı, daha doğrusu hayıflanır gibi yaparak Erdoğan'a sağda solda mırın kırın ediyorlardı. Bir de dost uyarıları vardı. Bunların içinde en değerlisi Fehmi Koru, tekrar veya erken seçimin AK Parti için çare olmayacağını, “7 Haziran'daki oy oranlarınızı arar hâle gelirsiniz” yollu nasihat ediyordu. Bu köşeciğin müdavimleri bilirler ki 7 Haziran'dan beri tekrar veya erken seçim deyip durduk. Paralelin kuyruğuna takılanlar, Erdoğan düşmanlığından öte hiçbir şey ortaya koymayanlar kaybedeceklerdi. Buna inanıyorduk. Ne oldu? Kaybettiler. Bin tane yarı aydından bir tane aydın evladır. Merkel'den medet uman, “Türkiye'ye gelme Erdoğan'a yarar bu” diyen 100 tane aydını toplasanız bir tane Alev Alatlı'nın veya Ümit Meriç'in veya Hüseyin Hatemi'nin veya Mehmet Genç'in veya Mehmet Kısakürek'in tırnağı etmez. “Kendine jilet atan adam” başta olmak üzere kemiyete karşı keyfiyetten bahseden bilumum yarı aydınlar evvela bu keyfiyeti fehmetmek zorundalar. Bunu fehmettiklerinde AK Parti'nin 1 Kasım zaferini kolaylıkla anlayacaklardır. Bir süre önce bu köşecikte, “Tamam, Erdoğan'a karşı çıkmak moda, çık sen de, bir şey demiyorum ama, hele bir sorgula” demiştim, “Neden yeryüzünün bütün müstekbirleriyle birlikte, neden Irkçı Siyonist networkle eşzamanlı, neden mülâanecilerle omuz omuza, neden bilumum vesayetçilerle, neden İstanbul sermayesiyle, neden Aydın Doğan'larla, neden Kürt ve Türk ırkçılarıyla gayet senkronize biçimde karşı çıkıyorsun!..” 7 Haziran seçimlerinin ardından yurt dışından, “Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi'si son metroda durduruldu” naraları gelmişti. Sayın Erdoğan'ın yani “Yeniden Büyük Türkiye”nin inşa sürecinin durdurulacağını sanmışlardı. Fena yanıldılar. Rothschild sermayeli “Economist” dergisinin AK Parti'yi devirin çağrısı da AK Parti iktidara gelirse “iç savaş çıkar” tehdidi de işe yaramadı. Malûmunuz, AK Parti, 7 Haziran sonrası koalisyon kurmak için muhalefetin kapısını çalmıştı. Ne ki, büyüklendiler; sanki kendileri birinci parti çıkmış gibi (işi yokuşa sürmek için) oldukça nobran ve küstah bir tavır sergilediler. Millet de baktı ki tavanda olmuyor, tabanda koalisyon kurdu. AK Parti'nin 5-6 ay içinde oy oranını bu denli artırmasının altında bu sır yatıyor. Bu milletin özelliği budur, zor günlerde hep böyle kendini gösterir. Yani, 7 Haziran'da MHP'ye, HDP'ye oy veren seçmenin bir kısmı hatta CHP'ye oy veren seçmen de AK Parti'yi tek başına iktidara taşıdı. Bu zafer milletin feraseti, milletin zaferidir. Hayırlı olsun. Kaynak Yeni Şafak 02.11.2015
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|