![]() |
#1 |
![]() Salih Tuna
![]() 'Allah'ından bul Feytullah kirazlarımdan ne istedin' Sizin gibi AK Parti düşmanlığı yapanlardan daha çok AK Parti'nin işine yarayan hiç bir şey yok. O kadar ki, siz böyle kaldığınız müddetçe AK Parti oturduğu yerden her seçimi kazanır. İsterse bütün teşkilatları yan gelip yatsın, sonuç değişmez. Varlığınız AK Parti'ye yeter de artar bile. Hayır, sadece 'Soma'ya yardım edilmesin, AKP'ye yarar.' diyen Aydın Doğan'ın o kadın yazarı için demiyorum bunu. Sakat, rahatsız bir zihniyetin dışavurumundan bahsediyorum. Soma'lı işçilere ölüm 'müstahak' diyen Hürriyet'in üçüncü sayfa güzelinden, 'ne şehittir ne gazi (...) yoluna gitti Niyazi' tekerlemesini Soma'da ölen emekçilere müstehak gören o yazarcığa ve bu rezillikleri arkalamak için 'pisi pisine öldüler' diyen Kadri G.'ye kadar bütün 'nefret mücrimleri' mahut zihniyetin sıradan örneklerinden ibarettir. 'Onlara müstahaktır sözü bence düşünce özgürlüğü sınırı dışına taşmamıştır' diyen Tarhan Erdem de maalesef bunlara kendini dahil etmiştir. Dünyanın hiçbir 'çağdaş' ülkesinde, demokratik seçimlerde bir partiye oy veren seçmenlerin ölüme müstehak olduğunu söylemek düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Bu asla bir düşünce değil, en âdisinden 'nefret suçudur.' Yeri gelmişken söyleyeyim: Nefret edilen de Erdoğan değildir. Bu büyük bir yanılgıdır ve maalesef demokrat medya da 'algı operasyonunun' etkisiyle bu yanılgıya düşmektedir. Kardeşlerim, bunların nefreti bu millete, bu milletin değerlerinedir. Yeni de değildir bu. Mesela, 1953'te Kadir gecesinde radyodan mevlit okunmasına izin verdi diye Menderes'e yapmadığını bırakmayan (mevlit okundu diye 'radyoyu camiye çevirdin' diye çemkiren) zihniyet şekil değiştirdi sadece. Hülâsa, şekil değiştirse de mahut zihniyet lök gibi duruyor. 'Bu yıl hac mevsimi kurban bayramına rastlıyordu.' gibi 'vecizelerle' 80'li yılların başlarından itibaren bu milletin mânâ ikliminin tezahürü ne varsa 'irtica' diye saldırmışlardı. Markar Esayan dostumun son derece yerinde tespitiyle, aynı şeyi 'yaşam tarzına müdahale' heyulasıyla sürdürüyorlar. Değişen bir şey yok; o kafa bu kafadır. Sandıktan ümidi kesince de ne yapacaklarını şaşırdılar. Bakmayın siz demokrasiden, ifade özgürlüğünden dem vurmalarına. Mısır'da ve geçen hafta da Tayland'da olduğu gibi (ABD ve yandaşlarının darbe bile demediği) bir darbe olsa, bu sahtekârlar havalara uçar. Zaten sokakları hareketlendirmek istemelerindeki nihai amaç da budur. Halkların kardeşliğinden nefret ediyorlar! Yılmaz Özdil gibi avam takımı 'barışı' vatan hainliği tesmiye etmedi mi? Hasan C. veya Mehmet A. gibi havas takımı da 'barış' gerçekleşince, 'Kürtler bizi sattı.' demediler mi? Öldüğümüzde değil de, 30 yıllık çatışmayı bitirip 'barış' yaptığımızda gerilen / kutuplaşan bir sosyal ve kültürel sınıf bu! Darbelerden, Kürt-Türk çatışmasından ve sandıktan umudu kesince tam anlamıyla cinnet geçirmeye başladılar. Dün 'bidon kafa', 'göbeğini kaşıyan adam', 'makarnaya kömüre kendini satan cahil halk' diye aşağılıyorlardı. Bugünlerde hepten zıvanadan çıktılar! AK Parti'yi destekleyenlere ölümü müstehak görmek nihayetinde (Türkiye'nin % 50'si AK Parti'ye oy verdiğine göre) Türkiye'nin yarısının ölmesini istemek demek değilse, nedir? Hitler bile bu kadar cani değildi; bu nasıl bir çılgınlıktır? Yazık çok yazık, son zamanlarda kimi 'maklubeci muhteremler' de bu koroya katıldı. Daha evvel içlerinden biri, 'Bazıları hizmetin üstüne gelmekle memleketi maddi ve manevi felakete sürüklüyor. Muğla-Bodrum, 3.8 büyüklüğünde deprem!' diye tweet atmıştı. Bu nasıl bir din anlayışıdır Allah aşkına?! Her şeyden evvel bu anlayışın karşıtının da oluşacağını tahmin etmiyorlar mı? Oluşturmaya çalıştıkları algıya benzer şekilde başkaları da çıkıp, elim bir trafik kazasından veya (maazallah) deprem gibi bir afetten o beddua veya mülâaneyi 'sorumlu tutarsa' ne olacak? Bakınız, geçen hafta İstanbul dışında bir yakınımın cenazesine gittiğimde, ben diyeyim 80 siz deyin 90 yaşlarında ak sakallı bir dede patika yolda bastonuyla yere vura vura yürürken, bir yandan da kendi kendine yüksek sesle söyleniyordu. Ne diyordu biliyor musunuz? Ben kulaklarıma inanamadım eminim siz de çok şaşıracaksınız: 'Allah'ından bul Feytullah, kirazlarımdan ne istedin?' Derdi ne diye sordum yanımdakilere; 'Kirazlara hep kurt vurdu bu yıl. Fethullah Gülen beddua etmişti ya, ona yoruyor.' karşılığını verdiler. Diyeceksiniz ki, daha Fethullah Gülen'in adını bile yanlış telaffuz ederek 'Feytullah' diyen 'meczup' bir ihtiyarın sözüne ne bakıyorsun! Peki... Kayısıya don vurmasını AK Parti'ye verilen oylara bağlayan Today's Zaman'ın genel yayın yönetmenine ne diyeceğiz? 'Dumanlı Zamanı'nın Ali Ü. gibi İslami konularda yıllarca çalışan bir yazarı bu 'muhteremleri' uyarması gerekmez miydi? Örneğin, 'İslam savaşta bile çoluğa çocuğa, kadın ihtiyara, ağaca doğaya zarar vermeyeceksin, dediği hâlde, nasıl olur da içlerinde çoluk çocuğun, kadın ve ihtiyarın da yaşadığı evlere, Allah ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın, denir...' yollu bir uyarı yapması beklenirdi. O ne yaptı? Soma'daki işçi ölümlerine 'müstahak' diyen azıp sapmışların yolundan gidercesine, Soma faciasını bile 'musibete davetiye çıkarmaya' bağladı. Hiç yakışık aldı mı? Ali Ü. bilmez mi ki, diline doladığı, 'Çalıyorlar ama çalışıyorlar' sözü Özal'lı yıllardan itibaren tedavüldeydi. Özal'ı hararetle desteklemişlerdi. Aynı şekilde 17 Aralık yargı darbesine kadar da AK Parti'ye toz kondurmuyorlardı. N'oldu, Ali Ü. söz konusu ifadeye yeni mi muttali oldu? İslami ilimlerle iştigal eden biri bu kadar vicdan dışı bir söyleme nasıl savrulur? Soma'da ölen işçi kardeşlerimizin çoluk çocuklarını da mı aklına düşürmedi? Hiçbir Müslüman, içinde bulunduğu veya müntesibi olduğu yapıyı, insaf ve iz'ânı bu denli yele verecek kadar merkeze oturtamaz. Ben de ne diyorum? Nihayetinde, 'Bediüzzaman dinle alâkalı zihni ve kalbi bugünden kıyamete kadar gelecek her seviyedeki sorulara cevap vermiş...' (Aksiyon, 2006.10.16) diyebilen birinden söz ediyoruz. Ne kadar allâme olursa olsun, hiçbir âlim öldükten sonraki sorulara cevap vermekle zaten mükellef değildir. Bu nasıl din anlayışıdır? Daha doğrusu bu nasıl bir meczupluktur? Kaynak Yeni Şafak 24.05.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|