AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-13-2008, 13:53   #1
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Sap ile samanı birbirine karıştıran Aleviler! ( HASAN KARAKAYA )
Türkiye'de şöyle bir "çarpık anlayış" var: Herhangi bir konuda "bizim lehimizde" verilen bir beyanat veya karar, "iyi"dir, "hoş"tur ve "güzel"dir!.. Böyle bir beyanatı veya kararı, "başımızın tacı" yaparız... Ama, karar veya beyanat "bizim aleyhimizde" ise; ona, bir sürü "kulp" takıp; bir sürü "bahane" bulur ve en sonunda da "tu kaka" ilân ederiz... Hem de, olayın "ikinci veya üçüncü şahıs"larla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen!..
Olayı biraz açayım... Dün, bir televizyon kanalında "Alevi iftarı" ve "Cem Vakfı aleyhindeki karar" üzerine bir haber vardı...
Her iki olay, televizyondan biraz "yanlı" aktarılsa da, pek o kadar üzerinde durmadım... Nihayetinde herkesin "cibiliyeti" de farklı, "durduğu yer" ve "baktığı pencere" de!...
Ancak, kendisine telefonla bağlanılan "bir Alevi dernek başkanı"nın sarfettiği sözler fena halde canımı sıktı... çünkü, sözkonusu şahıs; "sap ile samanı birbirine karıştırıcı" sözler sarfetti.

CEM VAKFI ALEYHİNDEKİ KARAR
Sözkonusu şahıs, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, bir gün önce "Alevilere iftar" verdiğini ve böylece Alevileri "İyi Aleviler-Kötü Aleviler" diye bölmeye çalıştığını, ancak bir gün sonra da "Aleviler aleyhinde karar aldırttığını" ileri sürdü!..
Peki, "Aleviler aleyhinde" alınan kararın aslı neydi?..
Aslı şuydu efendim:
Malum, başkanlığını Prof. Dr. İzzettin Doğan'ın yaptığı Cem Vakfı ve vakıf mensubu 2 bin Alevi, 19 Ağustos 2005 tarihli "Başbakanlık kararı"nın iptali için bir dâvâ açmışlardı.
Şunları istiyorlardı:
"Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi, ibadet için genel bütçeden pay ayrılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Alevi inanç önderlerine kadro tahsis edilmesi."
Ankara 6. İdare Mahkemesi'ndeki dâvâ dün sonuçlandı... "Cem Vakfı'nın taleplerine ret" kararı veren mahkemenin gerekçeleri "akla ve mantığa uygun"du!..

RET KARARININ 4 GEREKçESİ
"Hayır" diyorlardı, çünkü;
* "633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasa'nın 128. maddeleri delaletiyle çıkarılan kamu görevlilerine ilişkin mevzuat hükümleri uyarınca; cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesi ve Alevi inancının gereği olan ibadetin icrası için kamu görevlisi istihdam edilmesi ve bu konuda verilecek hizmetler için genel bütçeden ödenek ayrılması mümkün değildir."
* "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda devletin dinine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Uyuşmazlıkta Alevilerin din ve inançlarını açıklama özgürlükleri bakımından engellendikleri veya bir başka inanç biçimini benimseme yönünde baskıya maruz kaldıklarını gösteren güncel ve somut olaylar da ortaya konulmamaktadır.''
* ''Türkiye Cumhuriyeti'nde Diyanet İşleri Başkanlığı’na vatandaşlardan genel mahiyette toplanan vergilerden pay ayrılmaktadır ki bu haliyle mahkeme kararlarına aykırılıktan bahsedilemez. Kaldı ki aksi görüşün benimsenmesi halinde silahlanmaya, savaşa, nükleer enerjiye, teknolojiye karşı olan kişilerin bu inançları çerçevesinde ayrı ayrı vergilendirilmeleri gerekebilir ki, bu durumda vergi toplanması gerekenlerin tespiti bakımından çözümsüzlük oluşturacağı ve kamu düzeninin sağlanamayacağı aşikardır.''
* "Davacılar, İslâm inancına sahip olmakla birlikte İslâm'ın farklı bir yorumu ve uygulamasını benimseyen Alevi topluluğu adına pozitif bazı ayırımlar talep etmekte ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Sünnilere tanındığını iddia ettikleri ayrıcalıkların kendilerine de tanınmasını istemektedirler. Aleviliğin ciddi, tutarlı bir dini inanç ve İslâm'ın bir yorumu olduğu ve geniş kitleler tarafından benimsendiği hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Ancak, Din ve İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılığın Kaldırılması Bildirgesi'nde belirlenen genel prensipler bakımından da olaya bakıldığında, Aleviler arasında da inanç ve uygulama biçimleri ve kendilerini tanımlamada farklılıklar bulunduğu, bu durumun davacılar tarafından da kabul edildiği gerçeği karşısında davacıların uyuşmazlığa konu olan taleplerinin tüm Aleviler tarafından benimsendiğine ilişkin somut veriler de mevcut değildir.''

SAP İLE SAMAN BöYLE KARIŞIR!
Evet, "mahkemenin kararı" buydu... Gördüğünüz gibi, ileri sürülen gerekçeler, pek de akıl ve mantık dışı değildi.
Mantık dışı olan; adı-sanı duyulmamış bir "Alevi dernek başkanı"nın ifadeleriydi.
Diyordu ki;
"Mahkemenin bu kararı, Başbakan Erdoğan'ın Alevileri bir siyasi malzeme olarak kullandığının göstergesidir. Bir gün önce Alevilerin iftarına katılmak, bir gün sonra da, böyle bir karar alınmasını sağlamak, Alevilerin yapısal ve hukuksal alanda değişim isteyen reformlarını örtme çabasıdır!"
Buyur, burdan yak!..
İşte bu mantık; "elma" ile "armut"u aynı sayma komedisidir... İşte bu mantık, "sap" ile "saman"ı birbirine karıştırma gayretkeşliğidir!..
Görüyorsunuz, bir yanda "Erdoğan'ın girişimi" var, bir yanda da "yargı"nın verdiği bir karar!..
İkisi de, birbirinden farklı olaylar!..
Şimdi, bu iki farklı olayı birbirine harmanlayıp, "aynı şeyler" gibi göstermek veya "aynı kaynaktan çıkma" olduğunu iddia etmek, en azından "gerçeği örtbas etmek"tir!..
"Bühtan"dır, "iftira"dır!..
öyle ya;
"İftar yemeği" farklıdır, "yargının kararı" farklı!..

ERDOĞAN YARGIYI ETKİLEYEBİLSEYDİ!
Kaldı ki; yargının "Başbakanlık lehine" karar vermesinde, "Erdoğan'ın dahli" olamaz!..
Eğer, Erdoğan, "yargı üzerinde etkin" olsa, bütün kararları “kendi lehinde” çıkartırdı!..
Oysa, bütün Türkiye de biliyor ki, bizzat Erdoğan, “yargı kararlarından muzdarip”tir!..
Sık sık şöyle dediğini herkes biliyor:
“Şimdi, öyle şeyler çıkıyor ki; bakıyorsunuz hakaret, ağır eleştiri kavramına giriyor... Bunu da anlamak mümkün değil... Hele siyasetçiyseniz, yandınız!.. Siyasetçiye hakaret, daima ağır eleştiri olarak değerlendiriliyor!..”
öyle değil mi?..
Başbakan, “kendisi aleyhinde çizilen karikatürler” ve “aslı olmayan haber/yorumlar” üzerine tazminat davası açtığında, mahkemelerden şöyle kararlar çıkmadı mı?..
“Davacı, bir siyasi partinin genel başkanı ve ülkenin Başbakanı konumundadır. Siyasi yönü ve belirtilen konumu itibariyle toplum tarafından izlenmektedir. Basının bu konuda kamuoyunu ve toplumu bilgilendirme görevi vardır. Yine siyasi yönü ve konumu itibariyle her konuda herkesin davacı gibi düşünmesi zorunlu değildir. Bu anlamda davacının eleştiriye açık olması gerektiği belirgindir.”
“Toplumu yönetme, etkileme ve yönlendirme gücü bulunan siyasetçilerin, sahip oldukları bu güç oranında eleştiriye açık olma ve katlanma zorunlulukları bulunmaktadır.”
Ama, yine biliyorsunuz ki;
“Başbakan” veya “mütedeyyin” bir siyasetçi/vatandaş, “solcu” olan birisini eleştirdiğinde, yargı şöyle karar verir:
“Eleştiri sınırları aşılmıştır!..”
Yani, “Hadi tazminatı öde!”
Böyle değil mi?.. Bugüne kadar, hep böyle kararlar verilmedi mi?.
Demek istediğim şu:
Başbakan’ın eğer “yargıyı etkileme” gücü olsaydı, herhalde bu gücünü “Cem Vakfı’na karşı” değil, “kendisine yönelik eleştirileri cezalandırma” yönünde kullanırdı.
Ama, yok!..
Olmadığı içindir ki; “Cem Vakfı aleyhindeki yargı kararıyla” kalkıp da Başbakan arasında “ilinti” kurmak, tek kelimeyle “abesle iştigal”dir!..
Evet, “sap” ile “saman”ı birbirine karıştırmaktır!..


MASKELER DüŞMEYE BAŞLAYINCA!
Ancak, öyle görünüyor ki;
çoğunluğu, “Marksist ve ateistlerin işgali” altındaki Alevi dernekleri, Başbakan’ın “Alevi açılımı”nı kötüleyebilmek, “tu kaka” gösterebilmek için, ellerinden geleni artlarına koymayacaklar!..
Hem de, “sap” ile “saman”ı birbirine karıştırma pahasına!..
Ne var ki; “maske”leri düştü... “Ekonomik ve siyasi rant peşinde” koştukları ortaya çıktı!..
“Allah”ı da, “Peygamber”i de, hatta adını taşıdıkları “Hazreti Ali”yi de ret ve inkâr eden adamların “Alevi vakfı veya derneği” olamayacağı, “Alevileri temsil edemeyeceği” ortaya çıktı!..
Bu “korku” ve “panik” yüzündendir ki; ne yaptıklarının, ne söylediklerinin farkında değiller!..
O kadar farkında değiller ki;
“Hükümet” ile “Yargı”yı birbirine karıştırıyorlar!..
O kadar farkında değiller ki;
Bir “Başbakan” olan Erdoğan’ı, neredeyse “Mahkeme Başkanı” ilân edecekler!..
Yalnız, şunu bilmiyorlar:
“Korkunun ecele faydası yoktur!..”

-------------

Ne egemenliği?

Hani, “bulup da bursulamak” diye bir söz vardır... “Bulduğu ile yetinmeyen” insanlar için kullanılır...Yetinmeyen ve “burun kıvıran” insanlar...
çoğunluğu “mahallî dayanışma derneği” olan ve “tabelâ derneği” olmaktan ileri gidemeyen “Solcu, Marksist ve Ateist” ideolojinin kuşatması altındaki bazı Alevi dernekleri, şu anda “bulup da bursulayan” bir tavır içinde!..
Düşünebiliyor musunuz; “tarikat önderlerine yemek verdi” diye, bir Başbakan’ın alaşağı edildiği bir ülkede, Tayyip Erdoğan çıkıyor ortaya ve “Alevilerin sofrası”na oturuyor!.. Ama, bazı Alevi dernekleri, bunun “Alevileri istismar amaçlı bir şov” olduğunu iddia ediyor!.. üstelik, Türkiye’yi de “Sünni egemenliğindeki bir ülke” olarak vasıflandırıyorlar!..
İşte buna, “bulup da bursulamak” derler!.. Zira, Başbakan’ın “Alevi sofrası”na oturduğu günün ertesinde, yani dün; Denizli’de, “Sünni” olan “başörtülü” öğrenciler sınava alınmadılar!..
Bu nasıl “Sünni egemenliği”dir ki, “başörtülü” öğrenciler kapı dışarı ediliyor!..
Şuna “Alevi egemenliği” desek, daha doğru olur herhalde!..

Hasan KARAKAYA / VAKİT 13/01/2008

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-14-2008, 16:20   #2
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart Sap ile samanı birbirine karıştıran Aleviler! ( HASAN KARAKAYA )
O bir kesim derneğin ne olduğu, neye hizmet ettiği, kimlerden hizmet gördüğü, akıl aldığı aşikar.Ee işlerine gelmeyince ayağına basılmış gibi bağırıyorlar.Faturayı kime çıkarsak biz aklansak diye bakıyorlar.Ama Hasan Karakaya ' nın da dediği gibi;

"Korkunun ecele faydası yoktur"..

Teşekkürler Nusret.+
ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-14-2008, 16:24   #3
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Sap ile samanı birbirine karıştıran Aleviler! ( HASAN KARAKAYA )
Rica eder, ben teşekkür ederim...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-14-2008, 16:32   #4
Kullanıcı Adı
AkSa- 34
Standart Sap ile samanı birbirine karıştıran Aleviler! ( HASAN KARAKAYA )
samimiyetsiz fikirleri ile kendilerini ele veriyorlar.kendileri için düzenlenen iftar yemeğini bile saldırganlıkla karşılayı biliyorlar.alevilik islamın yorumlanma farkı ile oluşmuş bir görüşse eğer,aleviliği dinmiş gibi göstermeye çalışmaları başlıbaşına bir tutarsızlık örneği..

nusret kardeşim tşk.
AkSa- 34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-14-2008, 16:34   #5
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Sap ile samanı birbirine karıştıran Aleviler! ( HASAN KARAKAYA )
Alıntı:
AkSa- 34 Nickli Üyeden Alıntı
samimiyetsiz fikirleri ile kendilerini ele veriyorlar.kendileri için düzenlenen iftar yemeğini bile saldırganlıkla karşılayı biliyorlar.alevilik islamın yorumlanma farkı ile oluşmuş bir görüşse eğer,aleviliği dinmiş gibi göstermeye çalışmaları başlıbaşına bir tutarsızlık örneği..

nusret kardeşim tşk.
Rica ederim...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi