![]() |
#1 |
![]() Selahaddin Eyyubî Künyesi: Melik Nâsır Ebû Muzaffer Yûsuf bin Eyyûb bin Şâdî’dir
Selahaddin Eyyubi. Mısır, Suriye, Yemen ve Filistin sultanı ve Eyyubi hanedanının ilk hükümdarıdır diye tanıtılsada en önemlisi, Selahaddin Eyyubi dağılmış, bir çok parçaya ayrılmış olan müslümanları tekrar bir araya getiren yani islan birliğini kuran kişidir. Selahaddin eyyubi, I haçlı seferin sonunda işgal edilen Kudüsü geri alan, orada kurulmuş ve 88 yıl müslümanlara zulmetmiş olan haçlı krallığını ortadan kaldıran kişidir. Yine selahaddin eyyubi bu olaylar karşısında kendilerinin çok güvendiği arslan yürekli richardın liderliğinde avrupanı 4 bir yanında toplanıp gelen haçlı ordusunu gerisin geri, hiç başarı elde etmelerine izin vermeden gönderen kişir. Zamânında yetişen âlimlerden İmâdüddîn el-Kâtib Selahaddin Eyyubiyi şöyle anlatır: “Sultan ile oturan bir kimse, onunla oturduğunun farkına varmaz, bir arkadaşıyla oturuyor zannederdi. Anlayışlı, dînine bağlı, temiz, hatâları affeder, kusûrları görmezlikten gelir ve kızmazdı. Asık suratlı durmaz, dâimâ tebessüm eder vaziyette olurdu. Bir şey isteyeni, boş çevirdiği görülmezdi. Herkese çok nâzik davranır, kimseye kaba hareketlerde bulunmazdı. Söz verdiği zaman yerine getirirdi.” Abdüllatîf el-Bağdâdî’nin de onun hakkındaki sözleri şöyledir: “Selâhaddîn-i Eyyûbî’yi heybetli bir kimse olarak gördüm. Sözleri, kalplere tesir ediciydi. Yanına ilk girdiğim gece, meclisini âlimlerle dolu gördüm. Her biri çeşitli ilimlerden konuşuyorlardı. Sultan’ın yakınları, onu kendilerine örnek alıyorlar, iyilikte yarış ediyorlardı. Müslüman olsun, kafir olsun herkes Sultan’ı çok seviyordu. Onun ölümüyle, insanlar hakîkî bir babayı kaybettiler, ölümüne üzülmeyen kimse kalmadı. Akif'in değimiyle ise O Şarkın en sevgili sultanıdır. Kökeni Hiç bir akli temele dayanmayan, Selahaddin Eyyubinin kökeni meselelesi hakkında doğru olmayan fikirler ileri sürülür durumdadır. O zamanda yaşamış ve İslam'a böylesine hizmet etmiş bir şahsiyetin kökenini sorgulamak hüsnî niyyetli insanların işi değildir. Sultan Selahaddin gibi insanlar, tüm müminlerin ortak ceddidir. Ancak bu konulardaki yanlış bilgilerin ortadan kalkmasıda tarihçilerin ve biz tarihçi adaylarının görevidir. Eyyubîler Devleti’nin Kurucusu olan Selahaddin Eyyubî'nin arap, türk ve kürt olduğunu ileri sürenler bir hayli çoktur. Ancak O melez bir Aile’den gelir. Hicaz ve Mısır tarihçilerinin sempozyumlarda açıkladıkları tezlere göre Sultan Selahaddin, Basra’dan Azerbaycan Bölgesi’ne nakledilen Yemen Arapları’ndandır. Orada Hezbahiyye Kürdleri’yle karışmışlar, bu vesile ile de kendilerini bu Kabile’den kabul etmişler. Daha sonra Eyyubî Ailesi Türkler’le karışarak türkleşmiştir. Gençliği Selahaddin eyyubi Bu günkü Irak'ın Tikrit kentinde 1138 yılında doğmuştur. Selâhaddîn Eyyûbî’nin çocukluğu, babasının muhâfızlığını yaptığı Tekrit ve Baalbek’te geçti. Tekrit, Baalbek ve Şam’da yetişip, iyi bir tahsil ve terbiye gördü. Baalbek ve Şam’dayken, babasıyla berâber, Selçuklu atabeklerinden Nûreddîn Mahmûd Zengî’nin yanında Haçlılara karşı yapılan muhârebelere katıldı. Muhârebelerde cesâret ve yiğitliğiyle dikkat çekti. On yedi yaşındayken, Atabek Nûreddîn Mahmûd Zengî’nin sarayına alındı. Böylece devlet teşkilâtı ve idâresini de mükemmel bir şekilde öğrendi. Bu sırada, babası Necmeddîn, Şam, amcası Şirkûh da Humus vâliliğine getirilmişti. Nûreddîn Zengî, 1162’de Mısır’la ilgilenmeye başladı. Komutanı Şirkûh’u Haçlılara karşı savaşması için Fâtımî halifesi El-Adid’in hizmetine verdi. Selâhaddîn’i de yardımcısı olarak onun yanına kattı. Sirkûh emrindeki askerler ve yeğeni Selâhaddîn’in yardımıyla Mısır’da kısa sürede sükûneti sağladı, isyan eden birlikleri bastırdı ve idâreyi eline geçirdi. 18 Ocak 1169 târihinde îdâm edilen vezir Şaver’in yerine Şirkûh Mısır-Fâtimî vezîri oldu. Ancak Şirkûh’un da çok geçmeden vefât etmesi üzerine Selâhaddîn Eyyûbî, 26 Mart 1169’da, Halîfe El-Adid tarafından amcasının yerine vezîr tâyin edildi. Böylece Selâhaddîn Eyyûbî, bir taraftan Nûreddîn Zengî’nin ordu kumandanı, diğer taraftan Fâtımî vezîri oluyordu. Onun gerçekte emir aldığı makam ise Nûreddîn’di ve Fâtımî halifesine sâdece şeklen bağlıydı. Sultan Selahaddin, Selçukluların Musul valisi olan Nureddin Mahmud'un vefatı üzerine mısırdan ayrılarak dağılmış olan müslümanları tekrar bir çatı altında toplamaya muvaffak olur ve bundan sonra tüm gücü ile 88 yıldır kutsal topraklarda müslümanlara yapmadıkları zulmü bırakmayan haçlıların üzerine gider. Hıttin Savaşı (Temmuz 1187) Sultan Selahaddinin Haçlılara karşı verdiği mücadelerde kuşkusuz en önemli hadise Hittin savaşıdır. Hittin Kuzey Filistin'de bulunmaktadır. Sultan Selahaddin ordusu ile Hittin'de Haçlıların karşısına çıktığında, ordusundaki kişi sayısı Haçlılardan çok daha az idi. Sultan Selahaddin'in sevk ve irade yeteneği, müslümanlardaki inanç ve azim ve en enömlisi Allah'ın yardımı ile Hittin'de Haçlıları mağlub etmeyi bilmiştir. Bu zafer Sultan Selahaddin'e Kudus zaferininde kapılarını açmış ve Kudüs'ü zorlanmadan Haçlı işgalinden kurtarmıştır(Ekim 1187). Bu olaylardan sonra Avrupa'da büyük bir telaş başlamış ve kısa bir sürede Avrupa'nın dört bir yanında koca bir haçlı ordusu daha toplanmıştır. Bu orduya kendi değimleriyle İngiltere kralı, arslan yürekli Richerd komuta etmiş ve derhal Selahaddin'in üzerine yürümüştür. Ancak tabi bu sefer, kendileri lehine hiç bir sonuç vermemiş ve gerisin geri dönmüşlerdir. Kişiliği Sultan Selâhaddîn, ilme çok değer verir, âlimleri himâye ederdi. Yüksek insânî meziyetlere sâhip, iyi huylu, cömert, âdil, kültürlü ve müsâmahakâr bir hükümdârdı. Ülkesine her taraftan, ilim sâhipleri gelir, verdikleri derslerle insanlara hizmet ederlerdi. Onun zamânında, Şam medreselerinde ders veren altı yüzden fazla fakih (fıkıh, din, ilimleri üstâdı) vardı. Tabipler, edebiyâtçılar, şâirler, matematikçiler, kimyâgerler, mîmârlar ve diğer ilim sâhipleri memleketin gelişmesi için canla başla çalışırlardı. Selâhaddîn-i Eyyûbî, düşmana karşı da, İslâmiyetin adâlet ve ihsân kurallarından hiçbir zaman ayrılmazdı. Haçlılar, esir Müslümanları kılıçtan geçirdiği zaman, elindeki Hıristiyan esirlere, İslâmiyetin emrettiği şekilde güzel muâmelede bulundu. Hiçbir zaman onlar gibi yapmadı. Mısır ve Kudüs’ü fethedip, hazînelere sâhip olduğu hâlde, ömrü boyunca bir asker gibi yaşadı. Lüzumsuz hiçbir şeye harcama yapmayıp, parayı zarûrî ihtiyaçlara ve askerî malzemelere sarf etti. Öldüğü zaman, cebinden bir altın ile birkaç gümüş para çıktı. Çok cömertti. Akka Muhâsarası için geldiğinde, on binden ziyâde atını askerlerine dağıttı. Çok cesûrdu. Baştan başa çelik zırhlarla kaplı olan Haçlıları, göğsü açık, îmânlı bir grup askeriyle perişan ederdi. Hattâ bir defâsında da; “Et iken demirle çarpışıyoruz, yüz olursak, karşımıza bin düşman çıkıyor, kaleler ateş saçıyor, denizler düşman kusuyor” demekten kendini alamadı. Yaptığı bütün harplerde, askerlerinin sayısı, düşmandan dâimâ azdı. Bütün muhârebelerini, İslâmiyeti yüceltmek ve Müslümanları, Haçlıların zulmünden korumak, devletini düşman çizmesinden muhâfaza etmek için yaptı. İlme ve ilim sâhiplerine çok ehemmiyet veren Selâhaddîn Eyyûbî, Mısır Sultânı olunca, Şâfiî, Mâlikî, Hanefî ve Hanbelî mezheplerine göre tedrisat yapan medreseler yaptırdı. Kâhire, Şam, İskenderiye gibi şehirler, birer ilim merkezi oldu. Kendisinden önce yapılan pek çok câmiyi tâmir ettirdi. Haçlılar tarafından saray hâline getirilen Mescid-i Aksâ’yı yeniden câmi hâline getirdi. Mihrâbını ve birçok kısımlarını, mermer ve mozaiklerle kaplattı. Sultan Nûreddîn’in Halep’te inşâ ettirdiği, meşhur Âgah Minberini de getirtip, câmiye yerleştirdi. Vefatı Sultan Selahaddin son anlarını yaşarken kendi isteği üzerine ordunun bayraktarı bir mızrak ucuna kefen bezi bağlayarak başkent Şam sokaklarını dolaşmış ve dolaşırkende insanlara hitaben şunları söylemiştir Ey müslümanlar, ey nsanlar Mısır'ın, Yemen'in, Suriye'nin, Kuzey Sudan'ın, Filistin'in, Kudüs'ün fatihi Sultan Selahaddin dünyadan bir tek şu kefeni götürüyor. Bundan ibret alın ve dünyaya aldanmayın... Sultan Selahaddin, 1193 te gözlerini hayata yumdu...
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|