06-12-2010, 15:20 | #1 |
Sen Ve Son !
Unutmak ne dipsiz bir şeydir ki unutanlara unuttuklarını bile unutturuyor.. Unutulmak ne acı bir şeydir ki unutulanın unutulusuna ağlayısını kimse hatırlamıyor. Unutuştan çıkarıldık her birimiz yüzümüz gün yüzüne değeli tenimiz güneşe erişeli beri Unutulmaktan alındık unutmaktan sakındık Hatırı sayılır olduk ne var ki Unutmak yaşamak kadar elimizin altında ve unutulmak ölüm kadar yanıbaşımızda.. Ölüm bizi geldigimiz yere nisyana götürüyor tekrar...Ölüm unutuslara gömüyor yüzümüzü Tenimizi tanidiklarimiza yabanci kılıyor yasarken ölümü anmıyoruz o yüzden Yasarken ölümle aramıza sahte uzaklar koyuyoruz unutulmak korkusu bu En cok unutulacağımızı unutuyoruz ve ve herkesin unuttuğu anlarda Hatırlanmaya deger olmadığımız zamanlarda hatırımızı tek sayanın yaradanımız olduğunu çabucak unutuyoruz.... Sen ki hic unutmadın ve hiç unutmazsın bizi bize senin zikrini unutturma Rabbim....... Hatırlaki toprak ayağının altından çekiliyor ellerin son defa dokunuyor güle ve güne Gözlerinin karası son kareyi alıyor ışıktan ve karanlığa hazırlanıyorsun. Göz kapaklarının kapanışı seni bir dağın ardına götürecek. Unutmaya ve unutulmaya hazırlanıyorsun. Varlığın incecik dudaklarda bir kuru söze dönüşecek O dudaklardan insan sicağını tadamıyacaksın mesela... Hatıran bir taştan ve hüzün renkli bir topraktan ibaret kalacak.... Kahkalar seni yanlız bırakacak... Mutluluklar seni hesaba katmadan tamam olacak .Sana arkalarını dönecekler........ Dönüp yüzüne bakmıyacaklar senin kokun uzakların kokusu olacak... Tenin toprağın soğuğunu tadacak.. Ve gelecek ölüm. Gözleri gözlerin olacak! Hatırlaki yarınki gün seni taze bir toprak yığınının altında bulacak.. Bir gün saatinin akrebi senin uzanamadığın anlara dogru dönecek.. Sen olmıyacaksın ve kolundaki saat sensiz zamanları tırmanıyor olacak... Sulamayı unuttuğun çiçeğin bile senden sonra solacak. Yüzüne gün ışığı vurmayacak ... Hayatının ebedi rengini dar ve sessiz bir boşlukta bulacaksın.. Ya küle dönecek ya güle dönüşeceksin... Yarınsız ve sonsuz bir günün yanağında incecik bir gamze olup kristalleşeceksin... Yüzün solacak ellerin hiç bir yere varmayacak parmakların hic bir şey göstermeyecek... Ve ayaklarının altında hep boşluk kalacak.. Unutmaki şimdi toprak ayağının altından çekiliyor Yürüdükçe ince bir hesap çizgisine çekiliyorsun.. Unutmaki elinle ölüme dokunuyorsun. Elinle ölümü dokuyorsun. Hatırlaki gözlerin ölüme bakiyor gözlerin bir cesedi alacakaranlığa taşıyor.. Hatırla o zaman ki sen boz topraklar altinda derin unutuşlarda eriyorsun. En son kaleminin karanlik izi kalıyor soğuk sayfalarda. Ve sözlerin kırık dökük hatıralara dönüşüyor Solgun bir gül gibi elden ele dudaktan dudağa dolaşıyor. Hatırla hatırlaki sen sözleri genç kalpleri taze aşklara taşıyan ölü bir şairsin ... Hatırlaki sen masum ve sonsuz bakışlı gözlerin kapı aralarında beklediği bir babasın.. Baba ciğliklarını sana eriştiremiyor oğlun Elinin sicağı özlenen sevgilisin sen .[/SIZE] Hatırla hatırlaki iki rakam arasında çizilmiş eğreti bir çizgiye indirgenmişsin.. Mezar taşın unutuldu ve hatta mezar taşın bile seni unuttu diye ve hep başkaları var dışarıda Hep yabancılar geziyor yıkık mezar taşları arasında... Kimsenin tanıdığı değilsin artık kimsenin özlediği değilsin... Kimsenin beklediği değilsin kimsenin ardı sıra gözyaşi döktüğü değilsin kimsenin ölüsüde değilsin.... Tipki şimdi olduğu gibi oysa sen ve son ne kadarda uzak görünüyordunuz birbirinize...
Konu siyah gül 07 tarafından (06-14-2010 Saat 14:20 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|