![]() |
#1 | |||
![]()
SENİ SEVİYORUZ SAVUNAN ADAM Ahmet Taşgetiren (İstanbul 20 Kasım 1997,Yeni Şafak) Genç adam seher vakti kalktı. Gecenin derinliği her yerde hissediliyordu. Abdest aldı. İki rekat namaz kıldı. Yasin-i Şerifi okudu. Sonra dua etti. "Rabbim, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü aç, genişlet.. işini kolaylaştır. Dilindeki düğümü çöz, ta ki sözlerini doğru anlasınlar" dedi. O güne kadar pek çok kere eleştirmişti. Zaman zaman "Acaba gerçekten samimi mi? Yoksa..." diye sorular ve ihtimaller arasında bocaladığı bile olmuştu. Ama işte şu tercih noktasında aklına duadan ve muhabbetten başka birşey gelmiyordu. 71 yaşında, yüzüne tevekkülün ince izleri sinmiş bir adam, hiçbir şekilde yıkılmadığını ifade edercesine zarif bir tebessümle basamakları tırmanıyordu. Savunacaktı... Savunulması gereken ne varsa hepsini... Üstüne yürünen herşeyi... Ezilen her insanı... Horlananları. 71 yaşından sonra insan, kendi "dünya"sını savunmazdı. O savunma bir gelecek savunmasıydı... "Her adımı bir kefaret olmalı geçmişte hata olarak ögrülenlere..." diye düşündü. Sabah güneş doğarken o hala dua ikliminde yaşıyordu. * * * Düşünceler içindeydi. Birdenbire gözlerine kan hücum ettiğini hissetti. Burun kemikleri sızlıyordu. İçinde mani olamadığı göz yaşları birikmişti... Onları tutmanın imkanı yoktu. "Nedir bu millete yapılanlar?" sorusunu bir türlü cevaplandıramıyordu. Ne isteniyorsa veriyordu millet... Çocuklarının tabutları üstüne kapanıp ağlayan anneleri, bacıları düşündü... Sabahın köründe ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen anneleri düşündü...Vapur iskelelerinde kıvranıp uyuyan çocukları düşündü. Üç aylık emekli maaşı kuyruğunda can veren dedeleri düşündü... Sonra Beyazıtta bekleşenleri düşündü... Sonra yıllarca Güneydoğuda ateş hattında görev yapıp, hanımı başörtülü olduğu için re’sen emekli edilenleri düşündü... Sonra suç aleti olarak müsadere edilen çarşafları, sarıkları düşündü... Sonra şıkır şıkır elbiseleri içinde, şıkır şıkır kadehleri tokuşturanlar geldi aklına, memleket üstüne atılan nutukları hatırladı, "hakimler ve mahkumlar" ayrımı oluştu zihninde birden. Sonra merdivenleri tırmanan ve saatelerce ayakta savunma yapan 71 yaşındaki adamı düşündü. Alnında domurcuklanan terleri düşündü. O ter, bir de başka bir yerde azab ürünleri gibi domur domur akmıştı çenesinden aşağı. Onu düşündü. Hayır bu ’bu dünya’ya yönelik bir savunma olamazdı. Yüzü allak bullak olmuş bir halde, "neden böyle ?" diye çığlık attığı duyuldu. Neden bunca mazlumiyet ? Sonra deruni sevgi tomurcukları oluştu içinde savunan adama karşı. *** Orada, sanık sandalyesindeki silüetini çizmeye çalıştı içinde. Orada tek bir kişi yoktu. Sürekli değişen, milyonlarca değişen insan silüetleri vardı. Sanki savunmanın her kelimesini bir başka kişi eslendiriyordu. Sanki hiç bitmemiş bir duruşmadan kesitlerdi gözlediği. Sanki bu görüntü hiç değişmemişti. Sanki gözü kendisine aitti savunan adamın, yüreği dedesine, elleri babasına, tebessümü çocuğuna... Bu, benim dedi. Hiç şüphesiz bu benim. *** Her şey bitecekti bu dünyada. Tarihe düşülen notlar kalacaktı. Onlar gidecekti ebediyet alemine. Her yapılanın yazıldığı bir tarih kütüğü vardı, o taşınacaktı en yüce mahkemeye. Yargı adamlarının da yargılandığı bir mahkeme daha kurulacaktı. Önemli olan oraya taşınan zabıttı. Onun için savunan adam adına hiçbir şeye üzülmek doğru olmazdı. Dünyevi üzüntü ve sevinçler, dünyevi zafer ve mağlubiyetler hep geçici idi. Önemli olan dünyada "ebediyyen kalıcı olanın sırrını yakalamaktı. Savunan adam, belki en kalıcı eylemini, orada dururken gerçekleştirmiş olmaktaydı. *** Saadet çağından bir serinlik doldu yüreğine. Arada örümcek ağı vardı, birde güvercin yuvası. Öte tarafta dişine kadar silahlı adamlar vardı. İki kişiydiler. Biri kendisi için değil, diğeri için, ebediyet muştucusu için endişeleniyordu. Diğeri "Hüzne kapılma, Allah bizimledir" diye teskin etti dostunu. Allah kalbine sekine verdi. Onlara çağları aşan bir ömür verdi. Onları onurun simgesi yaptı. *** "Allahım ümmeti Muhammed’e merhamet et" diye dua etti, sonra "Allahım ümmeti Muhammed’e yardım et, koru. Allahım ümmeti Muhammed’e mağfiret et". Sonra "Seni seviyoruz savunan adam" diye seslendi.
![]() |
||||
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Allahım ümmeti Muhammed’e merhamet et" diye dua etti, sonra
"Allahım ümmeti Muhammed’e yardım et, koru. Allahım ümmeti Muhammed’e mağfiret et". Sonra "Seni seviyoruz savunan adam" diye seslendi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Allah rahmet eylesin..
Hocamızın mekanı cennet olsun.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() okuyusu etkileyici değil ama yine de yazı öyle mükemmel ki içim cızlamadan dinleyemedim.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|