![]() |
#1 |
![]() Rüzgarlar dermansız,denizler durgundu.. Kuşlar,sessizce bir yalnızlığı sürüklüyordu kanatlarında.. Hasretin rengi Maviydi gökyüzünde.. Yeryüzü silinmişti gözlerden büsbütün,çünkü sen basmıyordun üstüne.. Hissedemiyordu rüzgarlar seni,denizler ulaşamıyordu tenine.. Dağlar ağırlığını taşıyamamanın ağrısını taşıyordu.. Sen gelince sevindi Kâinat!.. Yedi kat gök,yedi kat arz,önünde yedi büklüm eğildiği gün,güldü dünya.. Kâinat kadar sevincimle,iki büklüm önünde Senin için.. Zaman, adımlarının altında kaybolmuş; mekân,risaletinin dipdiri ışığıyla depremlere tutulmuştu.. Depremlerinin tutkunu yüreğimle,Senin için.. Çöl,sensizliğin ateşiyle karanlık terliyordu.. Bir çöldü dünya ,çünkü nehir yoktu.. Çünkü Sen yoktun! Sensizlik çöllerine düşmenin korkusuyla,Senin için.. Yetimdi bahçeler.. Güller kimsesiz,günler sahipsizdi çünkü Sensizdi... Adına öpülmeyen güllerin,Seni düşünmeden geçirilen günlerin pişmanlığıyla,Senin için... Sertlikte demirden üstündü kalpler.. Kalpler pasa tutsaktı!... Çünkü şefkat potan yoktu... Kum kadar hissiz yüreklerce gömülen kız çocuklarının, Sana kavuşamadan kapanan gözleri hatırına,Senin için... Güneş,solgundu tepesinde dünyanın,Ay mahzun.. Samanyolu,yolunu gözlemişti... Parmağını uzatman,iki parça olmak için yetmişti Ay’a... Güneş bulutların ardına gizlenmişti “incitirim” endişesiyle... Samanyolu,Senin yoluna serpmişti yıldızlarını... “Her biri bir yıldızdır” dediğin insanların izinde ,huzuruna erebilme hayaliyle, Senin için.. Açılmamıştı kapıları semanın.. Çünkü bakışların yoktu... Bakışlarına vurulmuş göklerin aşkıyla, Senin için.. Şirk alevlerinin yalayışlarına terk etmişti ruhunu insanlık... Mihrabını taş vücutlu Tanrılar istila etmişti.. İnkarla kirletilmişti minberin... Lâkin gözleri keskindi Mekke’nin,çünkü Sen gelecektin!.. Şarkılar sarıyordu Medine sokaklarını,çünkü avuçlarında Tevhid suyu taşıyordun!.. Mekke tüten gözlerim,Medine taşan avuçlarımla, Senin için.. Dizginleri boşalmıştı asırların.. Çağlar sensiz geçiyordu,devirler senden habersiz kapıyordu kapılarını.. Zaman,gittikçe azalıyordu.. Geldin ve dünya en güzel çağını yaşadı Seninle... Asırlar,eline bıraktı dizginlerini.. Sensiz geçen devirler bir bir devrildi boşluğa.. Yüzü güldü zamanın.. Sensiz yaşadığım çağlara kızgınlığımla,Senin için.. ... Ve Havarileri dizilmişti karşısına.. Hepsinin gözlerinde yaş vardı,kalplerinde hüzün.. Roma-Yunan putlarını,şefkati ve yumuşaklığı ile parçalayan kurtarıcı konuştu.. Sesinde bir müjde vermenin heyecanı hissediliyordu: “ Ben gidiyorum,tâ Âlemin Reisi gelsin “ Müjdelenen Sendin,Gelen de Sen olmuştun.. Çünkü sen olmasaydın Alem olmayacaktı. Bir Havari inceliğiyle varmak dilediğim eşiğinde,diriltici bir İsa dokunuşu düşleyerek,Senin için.. ... Yıldızdan daha ışıksızdı “hedef” gösterilenler.. Halbuki Sen, bir güneş gibi parlıyordun ufkumda.. Servetler yığıldı önüme, dönüp bakmadım.. “ Güzel “ denilenler kilit vuramadı gözlerime.. Bir bataklıktı şöhret,boğulmadım!.. Bana “ Gelecek “ Sensin dediler,geçmişi sensiz geçenler.. “ Dünya senin” dediler,” istemem “ dedim.. İstediğim Sendin bilemediler!.. Çünkü Seni bilmiyorlardı.. Tanımıyorlardı Seni.. Seni tanımayanların yerine utancımla,Senin için.. Senin için Efendim bu sevda gözyaşları.. Affını kazanabilme,şefaatine kavuşabilme ümidi ile; “ Anladım “ diyemeyeceğim halde,Seni anlatmanın iştiyakiyle kalemimden dökülen bu mecalsiz ifadeler de Senin için.. Kabul buyur Efendim... Sedat Turan
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|