Siyasetin nabzı kahvelerde atar derler. Trabzon'da ise kahvelerde ve çay ocaklarında atan nabız futbolun nabzıdır. Uzun bir süredir şehirde inceleme yapmaktayım. Cevabını aradığım soru, klişe tabirle 'Trabzon sadece kendine mi müslüman!..'

Gözlemlerim sonucunda yakaladığım ruh hali 'Trabzonlu ben'i tatmin etmeye yetti. Trabzonluların, bazı çatlak seslere rağmen, sözlerinde durduklarını, o aykırı ruhlarıyla 'İstanbul'a karşı Sivas'ın yanında olduklarını gördüm.

Meselenin ahde vefa boyutuna gelelim;Trabzonspor, yeri göğü inletirken, bizler nasıl 'Biz Anadolu'yu temsil ediyoruz, Anadolu, İstanbul takımlarını tutmak yerine Trabzon'un arkasında durmalı, destek vermeli' diyorduysak, bugün gugulumuzu önümüze koyarak düşünmeli ve geç de olsa artık o dürüstlüğü göstermeliyiz.

4 büyük takımdan biriyiz, Sivas başarılı olursa büyüklüğümüz zedelenir, Anadolu'dan çıkan tek şampiyon olma ünvanını kaybederiz gibisinden çocuksu kaprisleri artık aşmalıyız, kaprisin sonu yok, laik vehimlere benzer bu kaprisler, onun için yallah çöpe.

Düşünelim neydi Trabzonspor'un en büyük iddiası, tabi ki 'Anadolu'nun sesi olmak' başarıldı mı? Evet başarıldı, Trabzonspor, Anadolu'nun sesi oldu. Ancak yaklaşık 25 yıldır bu ses gitgide azaldı ve bugün duyulamaz hale geldi

İşte onun içindir ki bizler bugün Trabzonlunun o mert, aykırı, vefalı tavrını ortaya koyarak SİVAS'a el vermeliyiz. Zira lige erken havlu attığımız bu sezon SİVASSPOR, kendisinden katkat fazla bütçeli İstanbul takımlarına karşı çok zorlu ve destansı bir mücadele içindeyken duyarsız kalmak Trabzonluluk ruhuna ters düşer.

Bu temenniyle 'güç' e karşı başımızı dik tutarak Karadeniz'in hırçın ve asi ruhuyla hakırıyoruz!
ANADOLU'NUN GÜCÜ ADINA ŞAMPİYON SİVASSPOOOR!