07-13-2014, 00:53 | #1 |
Sevda Türküsev - Toplumun Zekâsıyla Dalga Geçenler
Sevda Türküsev
Toplumun zekasıyla dalga geçenler… Sanki bu ülke halkının geçmişi hafızasından silindi. Sanki bu ülke halkı, ülkücü gençlik ve solcu gençlik arasında yaşananları unuttu… Darbeler sanki bu ülkede yapılmadı ve sanki Adnan Menderes ve diğerleri asılmadı… Sanki bu ülke halkı, Bahçeli'nin 'CHP ile çay bile içmem' dediği günleri hatırlamıyor… Sanki bu ülke halkı, MHP'li analar da dâhil, başörtülü anaların askerde çocuklarının yemin törenlerini tel örgü arkasından seyrettiğini unuttu… Sanki bu ülke halkı, başörtülü kızların yerlerde sürüklendiğini hafızalarından attı… Bu ülke halkı sanki Merve Kavakçı'nın karga tulumba yaka paça meclisten atılmasına gözleriyle şahit olmadı… Onca zulüm onca dine karşı saldırı sanki hiç yapılmadı… Onca ülkücü gençlik sanki boşu boşuna ziyan oldu gitti… Sanki… Sanki… Sanki… Ve sanki bana öyle geliyor ki; hâlâ bunlar, bu ülke halkını harbi aptal zannediyorlar… Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seyretmekte olduklarımız resmen toplum zekâsıyla dalga geçmekten başka bir şey değil… Sanki bu halk dindarlara düşman olan sol bir dergisiyle poz veren İhsanoğlu'nu görmüyor! Hadi İhsanoğlu Anıtkabire gitti de, babasına zulüm eden İsmet İnönü'nün mezarına gidip saygıda bulunmasını sanki bu halk anlamıyor! Ya da İhsanoğlu şunu mu diyor 'Siz babama zulüm ettiniz ben sizin partinizden aday oldum oh olsun mu' demek istiyor? Peki, o hâlde açıklasın… İsmet İnönü'nün mezarına neden gitti? Saygı duruşuna ve CHP'nin ilkelerini kutsamaya mı? Yoksa babasına yapılan zulümlere inat nispet yapmaya mı? Hangisi? Sayın İhsanoğlu buna bir cevap verebilir mi? Toplumu bu konuda aydınlatabilir mi? Hayır, aydınlatamaz… Fakat toplum neyin ne olduğunu görüyor biliyor… Evet, toplumun zekâsıyla dalga geçercesine İhsanoğlu'nu millete 'bulunmaz Hint kumaşı' diye yutturmaya çalışıyorlar… Resmen devlet terörü uygulayan İsrail hakkında hâlâ 'tarafsızlık ilkesini' savunan bir İhsanoğlu'nun vicdanını sanki millet sorgulayacak zekâda değil… Gezi olaylarını 'vatanperverlik' diye yorumlayarak ne tarafta olduğu gün gibi ortada olan bir aday olduğunu sanki Türk halkı anlamıyor… Bir Cumhurbaşkanı düşünün… Ülkesinde yakıp yıkanları- ölüme sebebiyet verenleri- kamu malını ziyan edenleri- küfür edenleri- TC'yi bira şişesiyle yazanları- 'zulüm 1453 de başladı' diyenleri 'vatanperver' olarak görebiliyor! Bir Türk vatandaşı gibi değil harbi İngiliz bir turist gibi davranmıyor mu? Belli ki İhsanoğlu, bu ülke gerçeklerine ve vatanperverlik konularına bayağı bir Fransız kalmış… Kısacası bu halk İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı makamından ne anladığını çok merak etmiyor çünkü durum gayet NET VE PARALEL… Sadece gezi'de başlatılan bir dizi hikâyenin devamını seyrediyoruz o kadar… 'Recep Tayyip Erdoğan' düşmanlığı etrafında toplanmışların ülke menfaatlerini bu kadar umursamadan hareket etmeleri kendileri açısından acınacak bir durum… Etrafında toplandıkları adaya kendileri bile güvenmiyorlar… Türk Milleti'nin tarihinde gördüğü en garip ideoloji de bu oldu… Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı… Halkın ve ülkenin yararına hiçbir ideoloji oluşturamamış, projeleri olmayanların garip bir ideolojileri oldu… Hani bir iş yaptılar diyeceğim ama yaptıkları iş olsa yüreğimi yanmayacak… Hoş! İçeriden ve dışarıdan bir siyasetçi ile bu kadar uğraşılıyorsa zaten kafadan o siyasetçi hayırlı bir şeyler yapıyordur demektir. Birilerinin menfaatleri azalmaya başlamıştır ve o birileri hırstan kuduruyorlardır… Diplomasi ve siyaset böyledir… Küresel güçler maşa varken ellerini asla yakmazlar… Irak savaşında direkt müdahale ile boylarının ölçülerini aldıkları için onlar hep maşa kullanırlar. Ve bu maşaları da hep o dengelerini bozmak istedikleri ülkenin içindekilerden seçerler… İhsanoğlu, ilk günlerde tek başına sözüm ona 'tarafsız' gibi davranacaktı ama siyaseti bilmediği için afalladı. Bu siyaset mahallesinin ne olduğunu görünce de belli ki yardım istedi ve şimdi yanında CHP kurmaylarıyla dolaşıyor… 'Marmaray' ile yolculuk yapıp 'İstanbul kartını' basına gösteriyor… Yaptığı söylediği her kelime; ya ne kadar taraflı olduğunu anlatıyor ya da hükümetin icraatlarını anlatıyor… Zaten kendisinin anlatacak bir icraatı da olmadığı için sessizlik ve sakinlik politikası uyguluyor… İhsanoğlu konuştukça kendi kendime 'Bu çatı adayını Ak Parti belirlemiş olabilir mi' demeden geçemiyorum… O derece yani… Halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı'nın siyasetten kopuk olmayacağını geç de olsa sayın İhsanoğlu anlamıştır ama artık iş işten geçti… Ve şimdi gecikmiş 'logosunu' halka tanıtıyor… Bu logo'nun Erdoğan'ın adaylığından sonra acele hazırlandığı o kadar açık ki… Daha doğrusu bir logo olması gerektiğini düşündüklerini hiç sanmıyorum. Başbakan'ın logosu ortaya çıktı ve bunlar hemen harekete geçti… Yani anlayacağınız; Klasik arkadan gelen CHP zihniyeti… Evet, artık İhsanoğlu'nun da bir logosu var… Hilâl ve yıldızı kullandığı sade bir logo… Vallahi ne diyeyim fazla söze hacet yok! Bu halkın zekâsıyla dalga geçmeye çalışanlara ancak ne denir… İhsanoğlu'na ne kadar 'hilâl-yıldız' takarsanız takın istediğiniz kadar allayın pullayın İhsanoğlu yine İhsanoğlu'dur… Yani halkın zekâsı ile dalga geçenlerin beyninde parlayan yıldızlarla halkın kafasındaki 'yıldız ve hilâl yani AY-YILDIZ' arasında dünyalar kadar fark var… Neden mi? Çünkü bu halk, üzerinde oynanan oyunların temel sebebinin 'Hilâl ve Haç' arasında bir savaş olduğunu bilecek kadar zekâ sahibi ve şuurludur… Artık anlayana… Kaynak Yeni Şafak 11.07.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|