![]() |
#1 |
![]() Sevgi dilinin mimarları Birkaç gündür öğretmenin yenilgisinden söz ediliyor. Öğretmenlerin kalbi, vicdanı hesaba katılmadan hüküm veriliyor, masa başında yorumlar düzülüyor. Oysa tartışmaların çok uzağında "Güneş olmak, altın ışık halinde ummanlara ve çöllere açılmak isterdim." diyen Mevlânâ gibi bütün kalplerde sevgi adacıkları oluşturmak isteyen öğretmenler, bu toprağın öğretmenleridir. Onlar ki kışı çetin geçen köylerde hizmetli yokluğundan ötürü sobayı kendisi yakan öğretmenler... Onlar ki tarlada çalışmaktan nasırlaşmış elleriyle kalem tutan öğrencilerin öğretmenleri... Ve onlar ki kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde minik kalplerin gönüllerini fethetmiş sevgi haleleri... Anadolu'nun çeşitli yerlerinde görev yapan öğretmenleri gözlemliyorum. Teneffüste soru çözmekten çayı soğuyor öğretmenin. Evine uzun süredir gidemeyen öğrencisinin cebine harçlığını koyan öğretmenler, hastalanan öğrencisi için hastanede sabahlayan ve hiç uyumadan derse yetişen öğretmenler Anadolu'nun öğretmenleridir. Diyarbakır, Mardin, Urfa kısaca doğudaki okullara öğrencileriyle binlerce çanta, giyecek, oyuncak, kitap göndererek sevgi ve barış köprüsünü sağlamlaştıran öğretmenler belki yanı başınızdaki okulun öğretmenleridir. Bütün dünya çocukları günlük güneşlik barış şarkıları söyleyebilsin diye uzaklara çok uzaklara gitmeyi göze alan, elinden gelse gönlünü yeryüzüne serecek güzel insanlar onlar... Elektrik yokluğundan ütü yapmanın lüks olduğu Erbil'de, yiyeceklerin bile soğuktan donduğu Talas'ta, kızaklarla ulaşımın ancak sağlanabildiği Sibirya'da, beyaz adamın sofralarına konuk olmasının hayal olduğu kıtalar ötesinde ve bilinmez nice coğrafyalarda bir kuğu sessizliğinde söylüyor sevgi şarkısını bu toprağın öğretmenleri. Sessiz ve riyasız... Bundan on altı yıl önce savaştan ötürü yardım kuruluşlarının dahi girmeye cesaret edemediği Saraybosna'yı İgman Dağı'ndan gözyaşları içinde izleyen genç öğretmenin saçlarına şimdi ak düşmüştür düşmesine fakat o geri dönmeyi hiç düşünmemiştir. Savaşın ağır darbe vurduğu bu şehri yine bir kış günü İgman Dağı'ndan umudunu kaybetmeden izliyordur Kemal Monteno'nun Boşnakça şarkısını mırıldanarak: Şimdi adam oldu çocuk, kış da geldi işte/ Saçlarım da dağlar da bembeyaz/ Kar kalkacak, içimiz gençlikle dolacak/ Ama saçlarım hep bembeyaz kalacak. Meşhur bir Kızılderili nüktesinde Kızılderili reise sorarlar: "Neden şarkılarınız hep yağmur üstüne?" Reis, "Tek ihtiyacımız o... Peki sizin şarkılarınız neden hep sevgi üstüne?" diye sorar bir gerçeğin altını çizerek. Evet, ihtiyacımız olan, sevgi. Sevginin gönülden gönüle çoğalması... Anadolu'nun öğretmenleri bir hayalin peşine düşerek Türkçeyi sevgi dili, sevgiyi dünya dili haline getirdiler. Dilleri bizim dile benzemeyen bu insanlar sevgi dili Türkçeyi ve bu dili öğreten öğretmenlerini çok sevdiler, sevdiler ki Türkçeyi anadil seviyesinde öğrendiler. Türkçenin sadece Türklerin kullandığı iletişim aracı değil farklı coğrafyaları kucaklayan bir sevgi, barış dili olduğu bugün artık anlaşılmıştır. Türkçe Olimpiyatları'na katılan öğrencilerin farklı kültürlerle kolayca kaynaşabilmeleri bunun en açık göstergesidir. Türkçenin nasıl sevgi dili olduğu ve "Gönlünde, herkesin oturabileceği bir sandalye olmalıdır." anlayışıyla kıtalar aşıp gönüller kazanan öğretmenlerimizin bu başarısı pedagojik ve sosyolojik açıdan incelenmeye değerdir. MELEK ALTUN [DİLBİLİMCİ]
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|