Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni 'Yargı Reformu Stratejisi'ni; gerekli bir değişiklik olmasına rağmen Kürt açılımından bunalan hükümetin gündemi değiştirme çabası olarak değerlendirdi.

• 

Seçimden önce zor

Kazan, HSYK'nın yapısını değiştirecek olan 'yargı reformu'nun içeriğini ve bu süreçte beklenen sıkıntılara dikkat çekerek, "Bu çalışmalar gerekli olmasına rağmen; AKP tarafından seçimden önce bu değişikliğin yapılabilmesi mümkün değildir" diye konuştu.
Lafta kalmasın


Kazan, "Öyle inanıyorum ki, bize göre de gerekli olan bu değişimin; gündeme getirilmiş olması, Kürt açılımından bunalan hükümetin gündemi bununla meşgul etmesi düşüncesine dayanmaktadır. Temennim odur ki, böyle bir değişim çıkışı, lafta kalmasın" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Adalet eski Bakanı Şevket Kazan, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni 'Yargı Reformu Stratejisini' gerekli bir değişiklik olmasına rağmen Kürt açılımından bunalan hükümetin gündemi değiştirme çabası olarak değerlendirdi.
Kazan, HSYK'nın yapısını değiştirecek olan 'yargı reformu'nun içeriğini ve bu süreçte beklenen sıkıntılara dikkat çekerek, " Bakanlık tarafından yapılan bu çalışmalar gerekli olmasına rağmen; AKP tarafından seçimden önce bu değişikliğin yapılabilmesi mümkün değildir" diye konuştu.
Son yargı kararnamesinin çalışmaları sırasında HSYK içerisinde bazı üyelerle bakanlık arasında çetin anlaşmazlıklar yaşandığına dikkat çeken Şevket Kazan, uzun süren tartışmalardan sonra beklenen yaz kararnamesinin gecikerek de olsa çıkarıldığını vurguladı.
HSYK'nın yaptığı idari görevdir

O tarihlerde HSYK içerisinde zaman zaman hükümet ile yargı arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklara bir çözüm bulmak fikrinin ağırlık kazandığını kaydeden Şevket Kazan, mevcut yapısı itibariyle HSYK'nin bugünkü oluşumunun hükümetin yargıya müdahalesi olarak yıllardan beri eleştirildiğini hatırlattı.
Bu eleştirinin haksız olduğunu kaydeden Şevket Kazan, "Çünkü HSYK'nın oluşumu Anayasa'da belirlenmiştir. Adalet Bakanı ve müsteşarının yüksek kurul üyeliğine itirazının çözüm yeri, Parlamentodur. Yani kanunun değiştirilmesi gerekir. Kaldı ki, HSYK'nın statüsü, Anayasa'nın yargı bölümünde düzenlenmiş olmasına rağmen, bu kurulun yaptığı görev bir yargı görevi değildir. Bir idari görevdir. İdari görev olması da, tayin, terfi ve disiplin suçlarıyla ilgili konulara bakma çerçevesinden kaynaklanmaktadır. Bu konular hiçbir zaman yargı konusu olmamıştır" diye konuştu.
HSYK kanunun son maddesine göre, yürürlülük sorumluluğun Bakanlar Kurulu'na ait olduğunu hatırlatan Kazan, "Bakanlar Kurulu'nun HSYK'daki temsilcileri, bu yapının dışında bırakıldığı zaman kanunu kim yürütecektir?" diye sordu. Kazan, yargıda; yürütme sorumluluğunu üstlenen bir organın ülke yönetiminde gerekli gördüğü zamanlarda bu kurulda düşüncelerini dile getireceğini vurguladı.
Temennimiz lafta kalmasın

Özellikle son kararname çalışmaları sırasında bu sıkıntıyı çeken Bakanlığın; Anayasa Mahkemesi'nin eski Başkanı Mustafa Bumin'in önerisiyle siyaset gündemine gelen vaktiyle yapması gereken değişikliği bugün yapmak için girişimde bulunduğunu kaydeden Kazan, yapılacak olan işlemlerin bakanlık tarafından madde madde hazırlandığını kaydetti.
Buna göre öncelikle Kurul üyelerinin sayısının artırılarak 21'e çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden Kazan, şu anda Yargıtay ve Danıştay tarafından seçilen 5 üye ile Bakan ve Müsteşar dışında kalan üyelerin Meclis ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesinin öngörüldüğünü vurguladı.
Ayrıca HSYK'nın bu yeni oluşumunda çalışmaların daireler şeklinde yapılacağı da ifade eden Kazan, "Öyle inanıyorum ki, bize göre de gerekli olan bu değişimin bugün gündeme getirilmiş olması, Kürt açılımından bunalan hükümetin gündemi bununla meşgul etmesi düşüncesine dayanmaktadır. Temennim odur ki, böyle bir değişim çıkışı, lafta kalmasın" dedi.
Anayasa değişikliği

İktidar partisinin bu konuyu gerçekleştirmek istediği takdirde ikinci bir sorunla karşı karşıya kalacağını kaydeden Kazan, "Bu konuyla ilgili Anayasa değişikliği sırasında Anayasa'nın referandumsuz bir değişiklik öngördüğü sayıyı bulabilmesidir. Türkiye'de siyasetin son derece gerginleştiği bir ortamda, özellikle MHP ile CHP'nin iktidar partisine karşı son derece sert muhalefeti karşısında Meclis'ten bu çoğunlukla bir Anayasa değişikliğinin geçirilmesi mümkün olamayacaktır" dedi. Cumhurbaşkanı ve Meclis'in atamasının yargıda siyasallaşmaya neden olacağına yönelik eleştirileri de değerlendiren Kazan, "Anayasa'ya baktığımız zaman, Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin değil aynı zamanda yasamanın da bir manada başıdır. Kaldı ki, bu uygulama batı ülkelerinde aynen caridir. Öte yandan Meclis tarafından yapılacak olan atama da, yargı mensupları içinden seçilerek yapılacaktır. Dolayısıyla bunun da, yargıya müdahaleyle bir ilgisi yoktur" diye konuştu.

milli gazete