02-17-2009, 16:12 | #1 |
Şeyh Ahmet Yasin
Hayatında Bir Fener, Şehadetinden Sonra Bir Mektep… Şeyh Ahmet Yasin Şeyh Yasin, ümmeti uyandıran, zindancıları hayrete düşüren ve işgalcileri korkutan mucizevî bir olgu Şeyh Ahmet Yasin’in şehadetiyle – onun şehadetiyle genelde Müslümanların, özelde de Filistinlilerin başına büyük bir musibet gelmesine rağmen- ne HAMAS ne de onun ihlâslı mücahitleri sarsıldı. Tekerlekli sandalyeye mahkûm durumdaki bu yaşlı adam, dünyanın her tarafına yayılmış olan düşmanına, bu düşmanın taraftarlarına, yandaşlarına ve gönüldaşlarına korku salmıştır. Hayatında olduğu gibi ölümünden sonra da onları sarsmıştır. Tekerlekli sandalyeye mahkûm ve evinden camiye gitmek için arabasını süren bu zatın direniş ve cihad için kurduğu bu cephe, tarihin en büyük kahramanlıklarını sergileyen mekteplerinden biri sayılır. Bugün, Ahmet Yasin’in taşıdığı düşünce gün geçtikçe yayılıyor, kurduğu hareket giderek güçleniyor. Kendisi, -Allah rahmet etsin- şeref, onur ve izzet yolunu aydınlatmak için kendini yakan bir mumdu. Şehid Şeyh Ahmet Yasin, aşkın bir komutan, felçli haliyle ümmeti uyandıran bir zattı. Peki, sağlam ve sıhhatli bedenler, ne zaman oturan azim ve gayretleri uyandıracaklar?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-17-2009, 16:13 | #2 |
Şeyh Ahmet İsmail Yasin, köklü ve tarihi ‘Cevre Askalan’ köyünde, Haziran 1936 yılında doğdu. O yıl, işgal altındaki topraklar, artan Siyonist nüfuza karşı ilk silahlı mücadeleye tanık oluyordu. Kendisi daha beş yaşını doldurmamışken babası vefat etti. Ahmet Yasin, büyük yenilgi/felaket diye bilinen 1948 yılındaki Arapların yenilgisini 12 yaşındayken yaşadı. Bundan kendine dersler çıkardı. Çıkardığı bu dersler, ilerde hayatının düşünce ve siyasi alanlarına etki edecekti. Çıkardığı önemli ders şuydu: “Filistinli halkın silahlanarak kendi güçlerine dayanması, kendi dışındaki güçlere –bunlar ister Arap ülkeleri ister Birleşmiş Milletler olsun- dayanmasından daha önemlidir.” Şeyh Yasin, şehid olmadan önce bu dönemle ilgili olarak şunları söylemiştir: “Siyonistlerle savaşmaya gelen Arap orduları, ordu dışında hiç kimsenin elinde silah bulunmaması gerektiği bahanesiyle elimizdeki silahları aldılar. Haliyle onlara bağlı kaldık. Onlar hezimete uğrayınca bizler de hezimete uğradık. Bunun üzerine Siyonist çeteler sivilleri korkutmak ve sindirmek için katliamlar yaptı. Şayet silahlarımız elimizde olsaydı, olayların akışı mutlaka değişirdi.” |
|
02-17-2009, 16:14 | #3 |
Ahmet Yasin Cevre ilkokuluna başladı. Beşinci sınıfa kadar öğrenimini burada sürdürdü. Fakat 1948 yılında Filistinlileri derinden etkileyen ve yurtlarından eden büyük felaket, bu küçük çocuğu da etkiledi. Onu da ailesiyle birlikte Gazze’ye hicret etmeye zorladı. Orada işler değişti, başka muhacir aileler gibi bu aile de hayatın dayanılmaz sıkıntılarına maruz kaldı. Burada fakirliğin, açlığın ve mahrumiyetin acısını tattılar. Ahmet Yasin, akranlarıyla birlikte ailelerini ve yakınlarını doyurmak için Mısır ordusunun karargâhına girip, yemeklerinden arta kalanları toplayıp getiriyordu. Yedi kişiden oluşan ailesine yardım etmek amacıyla Gazze’deki bir lokantada çalıştığından okula bir yıl ara verdi. Fakat daha sonra tekrar okuluna devam etti. Ömrünün on altısında, tüm hayatını etkileyecek, bir kazaya maruz kaldı. 1952 yılında arkadaşlarıyla oynarken boyun omuriliği kırıldı. Boynu 45 gün alçıda kaldıktan sonra, maruz kaldığı felcin ömür boyu devam edeceği anlaşıldı. Tüm vücudunu etkileyen felcin yanında şeyhin başka rahatsızlıkları da vardı. Tutuklandığı zaman Siyonist istihbaratın soruşturması esnasında, Siyonistlerin işkencesiyle sağ gözünü kaybetmişti. Sol gözü de iyi göremiyordu. Kulaklarında müzmin iltihap ve ciğerlerindeki bazı hastalıklar yanında bağırsaklarında da iltihap vardı. |
|
02-17-2009, 16:14 | #4 |
Şeyh Ahmet Yasin lise öğrenimini 1957/58 yıllarında bitirdi. Sağlık nedenlerinden dolayı ilk etapta itiraz edildiyse de iş bulup çalışmaya muvaffak oldu. Gelirinin çoğu verdiği eğitimden geliyordu. Bunu da ailesine harcıyordu. Şeyh Ahmet Yasin yirmi yaşındayken, 1956 da Mısır’ı hedef alan üçlü saldırıyı kınayan Gazze’deki protestolara katıldı. O dönemlerde hitabetiyle ön plana çıkmış, örgütlenme ile ilgili düşünce ve pratiklerini göstermişti. O zaman ve o yaşlarda arkadaşlarıyla birlikte Gazze’ye uluslararası gözlemcilerin çağırılmasını şiddetle reddetmiş, bu bölgenin yeniden Mısır’ın idaresine girmesinin gerekliliğini vurgulamışlardı. |
|
02-17-2009, 16:15 | #5 |
Ahmet Yasin’in hitabet kabiliyeti gittikçe kendini daha iyi gösteriyordu. Gazze’deki diğer davetçiler arasında yıldızı parlamaya başladı. Burada çalışan Mısır istihbaratının dikkatini çeken şeyh 1965 yılında, Mısır’da -Müslüman Kardeşler Cemaati’ne yönelik- yapılan yoğun tutuklamalardan nasibini aldı. Bu dönemde, daha önce 1954 yılında tutuklanıp serbest bırakılan Müslüman Kardeşler Cemaati’ne mensup herkes yeniden tutuklandı. Ahmet Yasin, bir aya yakın tek kişilik hücrede kaldıktan sonra geçirdiği soruşturma neticesinde kendisiyle Müslüman Kardeşler Cemaati arasında hiçbir organik bağın olmadığı anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. Tutukluluk dönemi onun üzerinde büyük etkiler yaptı. Kendisi bu durumu şöyle özetlemektedir: “Hapishane, haksızlıktan hoşlanmamayı içime yerleştirdi. Bu dönem, bir yönetimin meşruiyetinin o yönetimin adalet üzere olmasına ve insanların hayatlarında özgür yaşama hakkına inanmasına bağlı olduğunu kavratmıştır.” |
|
02-17-2009, 16:15 | #6 |
1967 hezimeti ve akabinde işgalci güçlerin Gazze dâhil bütün Filistin topraklarını işgal etmesinden sonra Şeyh Ahmet Yasin Abbas Mescidi’nin minberinden namaza gelen cemaatin duygularını canlandırmaya ve harekete geçirmeye başladı. Bu mescitte işgalcilere karşı direniş için konuşmalar yapıyordu. Bununla birlikte yardımlar ve bağışlar toplayarak şehid ve tutsak ailelerine yardım ediyordu. Bu çalışmaların ardından da Gazze’de İslam Akademisi’nin başkanı oldu. Şeyh Ahmet Yasin, 1928 yılında Mısır’da İmam Şehid Hasan el-Benna’nın kurduğu Müslüman Kardeşler Cemaati’nin düşüncelerine inanmıştı. Bu cemaat, – kendi ifadeleriyle- ‘İslam’ı doğru bir şekilde anlamaya ve hayatın tüm alanlarında kapsamlı bir şekilde yaşamaya davet ediyordu.’ |
|
02-17-2009, 16:15 | #7 |
Şeyh Ahmet Yasin’in çalışmaları işgalci Siyonistleri rahatsız etmeye başladı. Bunun üzerine işgalci siyonist yönetim1982 yılında tutuklanmasını emretti. Kendisine örgüt kurma ve silah bulundurma suçları isnat edildi ve bu suçlardan dolayı 13 yıl hapis cezası verildi. Fakat 1985 yılında işgalci güçlerle Filistin Halk Cephesi-Genel Komutanlık arasında gerçekleşen esir değişimi sonucunda serbest bırakıldı |
|
02-17-2009, 16:15 | #8 |
Şeyh Ahmet Yasin 1987 yılında İslami sahada çalışan ve Müslüman Kardeşler Cemaati’nin düşüncelerini benimseyen birkaç liderle birlikte, Filistin’i kurtarmak ve Siyonistlerle savaşmak amacıyla Gazze’de İslami bir örgütün kurulmasına karar verdi. Kurdukları bu oluşuma HAMAS, yani ‘Hareket’ul Mukavemet’il İslamiyye/ İslami Direniş Hareketi’ ismini verdiler. O sıralarda oluşan intifadanın başlamasında bu hareketin büyük bir katkısı olmuştur. Bu intifada ‘Mescidlerin İntifadası’ diye meşhur oldu. O tarihten sonra Şeyh Ahmet Yasin bu hareketin ruhani lideri kabul edildi ve öyle kaldı. |
|
02-17-2009, 16:15 | #9 |
HAMAS’ın askeri kanadı olan, İzzeddin Kassam Tugayları’ndan bir grup Şeyh Ahmet Yasin ile diğer bazı yaşlı tutukluları serbest bıraktırma girişiminde bulundu. Bunun için 13 Aralık 1992 yılında Kudüs yakınlarında bir Siyonist askeri kaçırdı. Akabinde bu askerin serbest kalması karşılığında Siyonist hapishanelerinde tutuklu olanların serbest bırakılmasını talep ettiler. Fakat Siyonistler bu teklifi reddettiler ve askerin tutuklu bulunduğu yere baskın düzenlediler. Baskın sırasında kaçırılan askerle saldırıyı yapan işgalci birliğin komutanı ölürken fedai gurubunun komutanı da şehit oldu. Aslında daha önce de bir esir değişimi olmuştu. Ekim 1987 yılında Ürdün’le Siyonistler arasında gerçekleşmişti. Siyonistlerin, Ürdün’ün başkenti Amman’da HAMAS’ın Siyasi Birim Başkanı Halid Meşal’e düzenledikleri başarısız suikast girişiminin akabinde, Ürdünlü yetkililer suikasti düzenleyen iki Mossad ajanını yakaladılar ve siyonistlerden bu ajanların serbest bırakılması mukabilinde tutuklu bulunan Şeyh Ahmet Yasin’in serbest bırakılmasını talep ettiler. Bunun üzerine Siyonist yetkililer de ajanlarının serbest bırakılması karşılığında, Şeyh Ahmet Yasin’i serbest bıraktılar |
|
02-17-2009, 16:16 | #10 |
HAMAS’ın siyasetinin Filistin Özerk Yönetimi’nden çok farklı olması nedeniyle Özerk Yönetim çoğu zaman HAMAS’a baskı kurmaya çalışıyordu. Bu bağlamda Özerk Yönetim defalarca Şeyh Ahmet Yasin’i ev hapsine zorlamıştır. Hâlbuki yönetim, Şeyhin direniş ve Filistin siyasi hayatı için ne kadar önemli olduğunu iyi biliyor ve kabul ediyordu. |
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
ahmet yasin, Şeyh |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|