AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 08-30-2008, 12:04   #11
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart Seyyid Nasrallah'tan İslam Ümmetine Büyük Vaad
İmam Humeyni Necef’te iken sizler de onunla birlikte idiniz; Şehid Abbas Musevi gibi bazı Lübnanlı talebeler de Şehid Muhammed Bakır Sadr’ın medresesinde tahsil ile meşgul idiler. O dönemde Hizbullah’ın ikinci genel sekreteri olan Abbas Musevi ile bir irtibatınız var mıydı?


Necef-i Eşref’te hemen hemen bütün İslam ülkelerinden tahsile gelmiş öğrenciler vardı ve bunlar sık sık İmam’ın yanına uğruyorlardı. Fakat Lübnanlı İslami ilimler öğrencileri diğerlerinden çok daha mümtaz idiler, diğerleri arasından hemen seçiliyorlardı. Kültürlü, dinamik, açık fikirli ve günün sorunlarına vakıftılar.
Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-30-2008, 12:04   #12
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart Seyyid Nasrallah'tan İslam Ümmetine Büyük Vaad
Hizbullah’ın kuruluşundan bahsedebilir misiniz?


Hizbullah’ın kuruluşuyla doğrudan ilgisi olan şey İsrail’in Lübnan’a saldırısı ve bu ülkeyi işgali idi. Lübnan saldırısı İran Irak savaşında İran’ın Hürremşehri geri almasının ardından -ki bu evre tüm dünya tarafından İran’ın en büyük zaferi olarak görülüyordu zira Irak rejimi şehrin etrafında çok güçlü savunma hatları oluşturmuştu ve bu müstahkem mevziler Saddam’ın şehri tamamen ilhak etme niyetinde olduğuna işaretti- gerçekleşmiştir. Kimse Hürremşehr’in kurtarılacağını beklemiyordu, şehir özgürlüğüne kavuştuğunda İsrailliler, İslam İnkılabı’nın Filistin meselesine ilkesel bir önem atfettiğini ve kısa fakat çok anlamlı olan “bugün İran, yarın Filistin” şiarını da de göz önüne alarak “Eğer İran bu savaşı kazanır ve Irak rejimini mağlup ederse İran’a Filistin’in yolu açılacak ve Irak üzerinden kuvvetlerini bizimle savaşmak için Filistin’e sevk edecek” diye düşündüler. Bu İsrail’in varlığı için ciddi bir tehdit olacaktı. Ürdün; Amerika ve İsrail’in siyasetlerinin paralelindeydi ve İsrail için tehdit oluşturmuyordu. Suriye ise Hafız Esed’in yönetimi altında olmasına rağmen merkezi hükümet politikaları izleniyordu ve Suriye’nin İran’a İsrail’le savaşması için sınırlarını açması söz konusu olamazdı. Güçlü ve merkezi bir devlete sahip olmadan Şiilerin ve Sünnilerin güçlü olduğu ve içersinde Filistinlileri de barındıran yegane ülke Lübnan idi ve İran, Filistinlilerin ve Lübnanlıların yardımına gidebilirdi bu ülkeye.



Hürremşehr’in 1982’deki fethinden birkaç gün sonra Filistinlileri Lübnan’dan, Lübnan kuvvetlerini de ülkenin güneyinden çıkarma bahanesiyle İsrail’in Güney Lübnan’a saldırısı başlamış oldu. İsrail’in Güney Lübnan’ı işgalinden bir hafta sonra da İran, güçlerini Lübnanlı ve Suriyelilere destek olması için bölgeye gönderdi. Ordunun ve Devrim Muhafızlarının, ve üst düzey siyasi kişiliklerin -Doktor Ali Ekber Velayeti ve dönemin savunma bakanı olan General Selimi gibi- Suriye’ye gelmesiyle Hafız Esed ve Suriye’nin siyasi ve askeri makamlarıyla görüşmelerde bulunuldu ve bunun sonucunda İran’ın Ordu ve İnkılab Muhafızlarına ait 11 birliğinin Lübnan’a yerleşmesi kararı alındı. (bütün bunlar bir hafta içersinde gerçekleşti) Lübnan’da Suriyeli ve İranlı komutanlardan oluşacak bir ortak operasyon odası kuruldu ve İran’ın Suriye ve Lübnan’ı savunmak amacıyla savaşa girmesi için somut bir cephe hattını bizim yetkimize bıraktılar.
Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-30-2008, 12:06   #13
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart Seyyid Nasrallah'tan İslam Ümmetine Büyük Vaad
1982’de kurduğunuz bu teşkilat sadece Şii rengine mi sahipti yoksa diğer gruplardan da kimseleri barındırıyor muydu?



Biz Hizbullah’ı Hizbulahi Ümmetin bir tezahür ve tecessümü olarak kurguladık tamamen. “Bu sizin ümmetiniz tek bir ümmettir” ayeti tüm İslami taifeleri içermektedir ve sadece Şii bir rengi yoktur bunun. Özellikle Lübnan gibi insanlarının birbirlerine hoşgörüsüyle meşhur olmuş, Şiisi, Sünnisi, Dürzi ve Hristiyanı birlikte yaşayan bir toplumda. Bu eğitim halkalarına, Ehli Sünnet’ten olanlar ve Lübnan dışından gelenler de iştirak etmekteydiler.
Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-30-2008, 12:06   #14
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart Seyyid Nasrallah'tan İslam Ümmetine Büyük Vaad
Seyyid Hasan Nasrullah ve Hizbullah’ın diğer merkez komite üyeleri sizce hangi özellikleriyle temayüz ediyorlar?


Davaya çok bağlı, çok iyi insanlar idiler. Şeyh Rağıp Harp –direnişin Şeyhi- kendisini tamamen direnişe vakfetmişti ve İmam Humeyni’nin düşüncelerini tebliğ etmekle meşguldü. Seyyid Abbas Musevi şerif, temiz, cesur ve çok seçkin bir insandı.



Seyyid Nasrullah’ın özelliklerinden biri de medresedeki başlangıç düzeyi derslerini Seyyid Abbas Musevi’den almış olmasıydı. Abbas Musevi iki devre Hizbullah’ın genel sekreterliğini yürütmüştü. Seyyid Nasrullah’ın imtiyazlarından biri Hizbullah’ın en alt basamaklarında olgunlaşarak yukarılara çıkmış olmasıdır. Seyyid Abbas Musevi ve Şeyh Suphi Tufeyli ta en başta Hizbullah’ın önderlik şurasına dahil olduklarında ne meydan görmüşler ne de askeri bir operasyona katılımları olmuştu. Fakat Seyyid Nasrullah Hizbullah’a daha ilk giriş aşamasında direniş meydanına atıldı ve bir savaşçı olarak İsrailliler ve onların Lübnan’daki çok uluslu uşaklarıyla savaşmaya başladı fiili olarak. O daha 1982 yılında savaşımını başlatmış oldu ve yeteneğini ve kapasitesini gösterdiğinde de merkez şurası sorumlulukları ona yükledi. 1982 yılının sonunda savaş alanındaki yetenekleri ve düşünsel istikameti göz önüne alınarak Beyrut’un askeri komutası kendisine bırakıldı. Bunun sonrasında da Seyyid Hasan güçlü bir komutana dönüştü ve İsrail’i önce Batı Beyrut’tan, sonra da şehrin tümünden atarak Sayda’ya kadar geri çekilip bu kentte mevzilenmek zorunda bıraktı. Bu Seyyid Nasrullah’ın yetenek ve üstünlüğünü göstermektedir. O bu basamaklara çıkmaya ilk basamaktan başlamış, kendisini mücadele ve savaş meydanlarında ispat etmiş ve bunun sonucunda da Hizbullah liderlik kadrosu tarafından kendisine çok daha ağır sorumluluklar yüklenmiş ve gün gelmiş Beyrut ve Güney Lübnan bölgesinin askeri komutanlığına atanmıştır. Seyyid Nasrullah’ın bu bölgeye atanmasının üzerinden 2-3 yıl geçmeden ise Lübnan’daki çok uluslu güçler geri çekilmeye başladılar. Amerikan, Fransız ve İtalyan güçleri ülkeyi terk ettiler. Bu güçlerin firarından bir süre sonra da Siyonistler işgal edilmiş Filistin topraklarının yakınına dek geri çekildiler.

Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi