Dilediğinizi istediğiniz gibi savunabilirsiniz.
Buna deliller de bulabilirsiniz. Hatta, dört tane doğruyu alt alta sıralayıp "Gerçek biberdir" gibi önermelere imza da atabilirsiniz. Ama âlemin zekâsıyla dalga geçemezsiniz.
Başlayalım.
Hafta içinde, Hürriyet'te manşetin kenarında büyükçe bir röportaj yayımlandı, "İnce'den mesaj testi" diye.
Bir kadına taciz mesajı attığı iddiasıyla dokunulmazlığının kaldırılması istenen CHP'li Muharrem İnce "Böyle belge olur mu" diye isyan edip bir telefon testi yapmış.
Röportajı yapan gazetecinin telefonunu alıp, herhangi bir kayıtlı numarayı "rehber"den çağırıp "ad soyad" bölümünü değiştiriyor. Ve kendisinin böyle tezgâhın içine düştüğünü savunuyor.
Yani... "Tacize uğradım" diyen kadın, kendisine taciz mesajı atan numarayı "Muharrem İnce" diye kaydetmiş. Zavallı Muharrem İnce, bu yüzden haksız takibata uğramış.
Yandık desenize... Diyelim ki, herhangi biri SMS'le uygunsuz bir mesaj attı. Mesajı alan kişinin telefonunda o numara "Tarık Toros" olarak kayıtlı ise, vay halime... O mesajı atanın ben olmadığımı nasıl ispatlayacağım! Herhalde adalet, bana da benzer bir savunma hakkı verir.
Allah aşkına milletin zekâsını bu kadar hafife almayın. Yine de zekâsı basmayanlar için tek cümleyle bitirelim: Numara GSM operatöründe kimin ismine kayıtlıysa hesabını o verir. Cihazın rehberinde hangi isimle kayıtlı olduğunun hiç ama hiç kıymeti yoktur.
Bu devir çok mu masum?
Benzer bir sorun da basındaki "Muhteşem Yüzyıl" yorumlarında yaşanıyor.
Malum, ulusalcı cephe diziyi canhıraş savunuyor. Osmanlı düşmanları, tüm o pespayeliğinin gerçek olduğunu, hatta az bile gösterildiğini yazıp duruyorlar.
Zülfü Livaneli, Vatan'da fena halde ileri giderek şöyle çiziktirdi mesela: "Süleyman'ın babası 2. Selim çok gaddar bir padişahtı. Süleyman ise 46 yıllık iktidarının büyük bölümünde Hürrem'in ve onun yardakçısı Rüstem Paşa'nın oyuncağı olarak imparatorluğu duraklama devrine sokmuş bir padişahtır."
Terbiyem müsaade etse "Yuh" derdim, ama demiyorum.
Yine... Melih Aşık Milliyet'te şöyle yazmış: "Muhteşem Yüzyıl dizisinde anlatılanlar tarihi gerçeklere uymuyormuş... Peki tarihi gerçekler nedir? Onların hayallerinde inşa ettiği... Cumhuriyet tarihine alternatif olarak cilalayıp parlattıkları resmi Osmanlı tarihi... Dizi senaristi şimdi bu hükümet baskısıyla Kanuni'nin oğullarını ve torunlarını öldürtmesini nasıl anlatacak? Pargalı'yı nasıl boğduracak."
Bu tür konularda kıyaslamayı sevmem. Kimseye de önermiyorum. Her dönem kendi koşullarında değerlendirilir ve yorumlanır. Fakat kimse, "Cumhuriyet döneminde haksız infazlar olmadı, sürgünler yaşanmadı" demesin. Hele kimse, sözde mahkemelerde boğazına yağlı ilmek geçirilenleri "hak etmişlerdi" diye yaftalamasın. Katliamlara girersek, yazı bitmez.