Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-21-2013, 05:30   #27
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Thumbs up
Laiklik, devletin (devleti yönetenlerin) vatandaşların dinine, inançlarına, yaşam tarzına karışmamasıdır ve vatandaşların inançlarına göre de devleti yönetmemektir; vatandaşların inançları hangisi diye sorulursa, işte tek bir vatandaş tipi yok, 70 milyon insan var ve hepsi farklı farklı; sadece İslam'ın Sünni mezhebinin hanefi kolunu alsan bile buraya mensup cemaatler ve tarikatların bile din anlayışları farklı ve bu yüzden bölünmeler var; yani kısaca bir zümrenin din anlayışı devlete karıştırılır ve oradan da tüm farklı vatandaşlara karışılırsa bu şeriat olmaz, zulüm olur çünkü kimin şeriatı daha doğru, hangi cemaatin, mezhebin, zümrenin, bunu bilmek mümkün değil; bu yüzden en iyisi bir zümrenin inancıyla devleti ve vatandaşlarını uğraştırmamak gerekiyor ve tabii devlet yöneticilerinin de inançlara el atmaması gerekiyor, karışmaması gerekiyor.

Devletin dine ve vatandaşlara karışmasına biz laiklik değil laikçilik, kemalizm diyoruz; buna en güzel örnek cumhuriyetimizin yakın tarihidir.

Yeni Anayasa'dan darbeye sebebiyet verebilecek, istismar edilebilecek maddelerin çıkarılması gerektiği gibi laikliği istismar edip laikçiliğe sebebiyet verecek maddeler de çıkarılmalıdır fakat laiklik kalmalıdır. Atatürkçülük çıkarılmalıdır fakat Türk milleti kalmalıdır. Atatürk ortak değerimiz diye dursun deniyorsa o zaman ortak değerimiz aynı zamanda dindir, İslam'dır, onu da koyalım; işte bu olmayacağına göre, ortak değerlerle anayasayı doldurmaya gerek yok, anayasa sadece insan için var, oraya şahısları koymanın, ideolojik bir hale getirmenin lüzumu yok.

Bir Osmanlı münevveri olan Kadir Mısıroğlu devlet yönetiminin insanlara bırakıldığını söyler yani cumhuriyet, demokrasi falan insanlara kalmıştır uygulayıp uygulamamak. E laiklik gruplaşmış olan şeriat unsurlarına da izin verir sosyal gruplaşmalar bakımından, tarikatlara, cemaatlere, vs. Buralarda insanlar zaten şeriatlarını yaşar. Geriye sadece İslam hukuku kalır ki bu da ilerde talep edenler için sağlanabilir diye düşünüyorum. Mesela bugün İngiltere'de 5 tane şeriat mahkemesi kurulmuştur talepkâr olan Müslümanlar için. Bugün Yunanistan'da Aynaroz yarım adasında Ortodoks Hristiyanlar kendi şeriatlarını yaşamakta. Nitekim Vatikan'daki Katolikler de öyle. Yani bu bir insan hakkıdır. Bir zümrenin din anlayışını, şeriat anlayışını diğer dini zümrelere ve diğer insanlara uygulamak insan haklarına uymaz, bu sadece din adına bir zulümdür. Hürriyet verilmeli ve devlet bu hürriyeti korumalı, o kadar fakat devlet inançlara karışmamalı ve halkının inançlarını yaşaması için ortamı hazırlamalıdır. Talep edenlere şeriat mahkemesi kurulmalıdır. Hatta Yunanistan'daki gibi kendi şeriatını yaşamak isteyenlere özerklik de verilebilir ki o zaman Osmanlı'daki çok hukuklu sisteme dönmüş oluruz, bu olabilir.

Laikliği kemalistler istismar etmiştir ve laikçilik yaparak zulümde bulunmuştur, bu yüzden de kemalist olmayanlarda laikliğe karşı doğal olarak bir antipati oluşmuştur fakat bu laiklik değildir. Mesela İngiltere'de laiklik yoktur, yazılı anayasa yoktur, monarşi-krallık vardır fakat aynı zamanda demokrasinin de beşiğidir. O nasıl oluyor diye soran olabilir belki ama oluyor işte. Yani demokrasiye ne saltanat, ne hilafet, ne anayasanın olmaması ne de laikliğin olmaması engel değildir ki zaten bunlarla demokrasi varsa buna meşrutiyet denir. İngiltere'de bu var şu anda. Biz Fransız usulü, dine mesafeli hatta düşman bir laikçiliği aldık maalesef ve insanımızı küstürdük.

Laiklik olmaz ise dini gruplar birbirlerini yer, ben size söyliyeyim, sonra da galip gelenler de tüm halkı yer. Bu da diktatörlüğe, faşizme gider.

Hürriyet olmalı, demokrasi olmalı, farklılıklar olmalı, farklılıklar bir arada yaşatılmalı, devlet bunu sağlamalı.

Bir doğru farklılıklara dikte ettirilmemeli. Bu yüzden anayasadan Atatürkçülük çıkarılmalıdır. Ulus devlet olduğumuz için, imparatorluk olmadığımız için Türk milleti lafzı çıkarılmamalı. Ve laiklik de anayasada kalmalı.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla