08-21-2013, 15:11
|
#137
|
|
RÜYA
Rüya; Cesedin sıkletinden feraha eren ruhun kendi-nin çözemeyeceği tertibi ilâhi olan, tertibi ve tanzimi beşerin elinde olmayan, mota mot izahı yapılamayan manevî bir alemdir. Tabiri ehline aittir. Caizdir. Vahyi ilâhinin 46 cüzde bir cüzüdür. Peygamberimiz Efendi-mize 23 sene vahiy geldi. Altı ayı rüya aleminde geldi-ği için rüyaya vahyin 46 cüzde bir cüzüdür denildi.
“Yusuf’a biz rüya tabirini öğrettik. Ona hikmet ver-dik. Hikmet verdiklerimize çok çok rahmetimizi ihsan ederiz.”
Sadık rüya vardır, kâzip rüya vardır. Ölçü ehline verilmiştir. Peygamberimiz Efendimiz sabah namazından sonra cemaate dönerler ashâba hitaben: "Bu gece manevî rüya gö-ren var mı?" diye sorarlardı. “Ben gördüm, ya Resulallah” di-ye gördüğü manayı anlatırlar, Efendimiz tabir buyururlardı. Bazen: "Ya Eba bekir, sen tabir et" buyururdu. Anladığı ka-darını tabir ederler, “isabet ettim mi? ya Resulallah” diye so-rarlar idi. Cevaben: “Bir kısmına isabet ettin, bir kısmına isabet edemedin” buyururlar ve anlamını izah ederlerdi. Bazan da Ömer’ül-Faruk (r.a) Efendimize sorarlardı. Muta-savvufîn bu sünneti vazife olarak icra eder. Kur’an'da mevcut olduğundan inkârı küfürdür. Ehline hikmettir, rahmettir. Avam rüya ile amel edemez. İstihare de rüyadır. Rüya tabi-rinin kitabı yazılmaz. Yazılanlar hakikat dışıdır. Kaide bu-dur. Bazı istisnailer kaideyi bozmazlar.
Rüyayı anlatacak ehil bulamadınsa, taşıyamıyorsan, akar suya anlat. Hazreti Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazreti Aliyy’el-Murtaza (r.a.) Efendimize: “Ya Ali, bir sır versem taşıyabilir misin?” buyurdu. “Ta-şırım, ya Resulallah” dedi, kabul etti. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ashâb-ı ile gaza dönüşünde kuyudaki suyu kan renginde görünce, Hazreti Ali (r.a.)’a bakarak: “Ya Ali, sırrı taşıyamadın da kuyuya mı anlattın?” buyurdu. “Evet, ya Resulallah. Ağırlığını kaldıramadım.”
Mevlâna Celâleddin-i Rumi Mesnevi-i Şerif’inde anla-tır: O sudan yetişen kamışlar ney olup, aşk nefesi veril-di. O nefes avama gizli, aşk ehline aşikardır. Neyden dökülen nağmeler aşk sırrını anlatır. Herkesin kulağı nağmelerde ilâhi zevki bulamaz. İncir gibi tatlı, güzel meyveleri her kuş yiyemez.
Turuk-i âliyyede adaptır, hakikattır. Dervişin rüyasını mürşidinden gayrı ya anlatması edebe uygun değildir. Mür-şidi gayrı ya anlatmasında mahzur görmedi ise anlatır. An-latmasına izin vermedi ise mahrem olarak kalır. Emanetul-lahtır. Rüya tabiri irticalen olur. Mürşide evhamla ilhamı ayırt edecek ölçü verilmiştir. Mürşit rüyanı tabir etmedi ise, “illâ tabir et” diye ısrar edebe uygun değildir. O kadar.
Pir-i Gâlibi
Seyyid H.Galip Hasan Kuşçuoğlu
TASAVVUF VE ZİKRULLAH
|
|
|