|
Ali Karahasanoğlu - Darbecinin Laikçisi de Aynı, Paraleli de!
Ali Karahasanoğlu

Darbecinin laikçisi de aynı, paraleli de!..
İkisi de yapmayı plânladıkları, yaptıkları darbeleri aynı gerekçelerle savunuyorlar!
Dün askerî kesimin darbecisi Çetin Doğan da aynısını söylüyordu.. Kenan Evren de.
Bugün polis kesiminin darbecisi Ali Fuat Yılmazer de aynısını söylüyor, Yakub Saygılı da..
Nedir söyledikleri?
“Biz vazifemizi yaptık. Esas, biz vazifemizi yapmasaydık, işte o zaman suçlu olurduk. Görevimizi yapmamış olurduk..”
Soruyoruz, “Nedir sizin vazifeniz?”
Askeri de, polisi de, darbecilerin hepsi aynı cevabı veriyor:
“Raydan çıkan yürütme organını, hizaya çekmek..”
Nerden kaynaklanıyor bu görev?
Darbecinin laikçisi dün diyordu ki: “İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinden!”
Paralelin dindarı ise bugün diyor ki, “Devlet Memurları Kanunu’ndan..”
İç Hizmet Kanunu 35. maddesi, “cumhuriyeti koruma ve kollama görevi”ni askere vermişti ya!.
Onun için, sivillerden daha demokrat(!) olan darbeci generallerimiz, zorunlu olarak... Hatta istemeye istemeye yönetime el koyuyorlardı.
Şimdi paralel darbeciler Ali Fuat Yılmazer ve Yakub Saygılı ne diyor? “Devlet Memurları Kanunu ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, bize bu görevleri yüklediği için bürokratları dinledik. Bakanlarla Başbakan’ı da çaktırmadan dinlemeye taktık.. Bunlar bize kanunla verilmiş vazifeler.. Dolayısı ile, biz darbe yapmadık.. Vazifemizi yaptık..”
Pensilvanya’daki zat da oradan ekleme yapıyor: “O polisler, silah üzerine, bunun için yemin ettiler yani. Başka ne yapabilirler ki!”
Darbeci generaller de.. Darbeci polisler de.. Aynı derecede utanmaz..
Laikçisi diyordu ki: “Ne yani, cumhuriyetin ortadan kaldırılmasını, laik devletin yıkılmasını seyir mi edeceğiz?”
Soruyorsunuz, “Cumhuriyeti hangi eylemle ortadan kaldırıyorlar?”
Tııssss.
Cevap yok..
Dandikten iftiralar. Hayali tehlikeler..
Şu okulda Kur’an okundu. Bu okulda mevlit gecesi düzenlendi..
İyi de, bunlarla, cumhuriyetin yıkılması arasında nasıl bir bağ kurabiliyorsunuz ki?
Pensilvanya’nın kontrolündeki bugünkü paralel darbeci polisler ne diyor: “Ne yani, milletin hazinesinin hortumlamasına seyirci mi kalacağız?”
Soruyorsunuz, “Hazineden hangi para hortumlanmış? Bir bankanın içi mi boşaltılmış? Haksız teşvik mi alınmış, olmayan fabrikaya kredi alınıp, geri mi ödenmemiş?”
Ya ne yapılmış?
“Reza denilen şahıs, çikolata kutuları ile, bakanları kafakola almış.. Yolsuzluk yapmış..”
İyi de darbeci kardeş, “Bakanlar çikolata kutusu ile kafakola alınıp da, ne yapılmış?
Bakanlığın bütçesinden para mı çalınmış?”
“Bakanlığa bağlı bir binayı zimmetine mi geçirmiş?”
Hayır..
Ne yapmış?
Amerika’nın yasağına çomak sokmuş! ABD, “İran’ın sattığı petrol karşılığında alınan nakit paralar, bizim kontrolümüzde olacak” demiş.. Reza ise, bu yasağı delmiş!
İyi de, size ne?
ABD’nin yasağı, sizi mi gerdi?
Türkiye’nin cebinden bir para çıkmıyorsa, size ne?
Hatta Türkiye’nin cebinden para çıkmasını boşverin, bir de fazladan para giriyorsa, bunun neresi yolsuzluk?
Siz, Türkiye aleyhine yolsuzluğu önlemek için mi maaş alıyorsunuz?
Yoksa ABD’nin tekerine çomak sokulmaması için mi?
Darbecinin laikçisi paraleli olmadığı için..
İkisi de basını “yıldırma”dan, “susturma”dan medet umuyor.
Dün Çevik Bir yapıyordu, savcılığa, Basın İlan Kurumu’na.. Ağır cezaya.. Tazminat davası için asliye hukuka..
Dava üstüne dava..
Şimdi paralel darbecilerin temsilcileri aynısını yapıyorlar.. Savcılıklara..
Basın İlan Kurumu’na.. Ve asliye hukuklara.
Amaç ne?
Yıldırmak!
Susturmak istedikleri gazetelerin başında gelen bile aynı!
Dün darbecilerin birinci hedefi Akit idi..
Bugün paralel polislerin birinci hedefi Akit..
Darbeciliğin mantığı aynı.. Metodu aynı.. İcrai eylemleri aynı..
Laikçisi de aynı, paraleli de..
Kaynak
Yeni Akit 11.09.2014
|