Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İMÂM-I A’ZAM (Ebû Hanîfe)
*İslâm âleminde Eshâb-ı kiramdan sonra yetişen büyük âlimdir Ehl-i sünnetin reîsidir. dört hak mezheb imamlarından birincisi ve Hanefîlerin imamıdır. İsmi, Nu’mân bin Sabit Kûfi’dir. 699 senesinde Kûfe’de doğdu. 767 de yetmiş yaşında Bağdât’da şehîd edildi. Lakabı İmâm-ı a’zam, Künyesi Ebû Hanîfe’dir. “Ebû” baba demektir. “Hanîf doğru inanan, İslâmiyete sarılan kimse demektir.*Ebû Hanîfe müslümanların babası ve imâmı demektir. İmâm-ı a’zamın Babasının adı, Sâbit’dir. Acemistan’ın ileri gelenle soyu Fârisoğullarındandır Dedesi Zûta, İslâm dinini kabûl etmiş ve Hazreti Ali’ye ikramda bulunmuştur. İlim sahibi, sâlih ve kıymetli babası Sabit, Hazreti Ali ile görüşmüş, kendisi ve zürriyeti için duâ almıştır.*İmâm-ı a’zam, Kûfe’de büyüdü ve yetişti. Ailesinden üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Küçük yaşta Kur’ân-ı ezberledi ve Arapça şiir ve edebiyat öğrendi.Eshâb-ı kirâm’dan Enes bin Mâlik’i, Evfâ Eska’ı, Sâide’yi ve” Mekke’de vefât eden Tufeyliden hadîs dinlemiştir. *Kûfe, Irak’ın büyük şehirlerinden ve sahâbînin yaşadığı ilim merkezlerindendir Eski medeniyet yatağı Irak’da değişik din ve sapık i’tikâdlara mensûb kavimler yaşıyordu. i’tikâdı bozuk şia ve mutezile burada ortaya çıkmış, çölde hariciler türemişti.Eshâb-ı kiramla görüşüp Ehl-i sünnet öğrenip, nakleden Tabiînin büyükleri de buradaydı hükümet güçlerini ele geçirmek isteyen fırkalarda çetin bir mücâdele sürüyordu. İmâm-ı a’zam böyle bir muhitte, ticâretle meşgûl olmaya başladı.
*âlimlerin meclisine gidiyor fitneleri ortadan kaldırmak için Ehl-i sünnet i’tikâdını yayıyordu sapık fırkalarla mücâdele edip fikirlerini çürütüyordu Kûfede münâzaralar meclislerden çarşıya pazara taşıyordu. İmâm-ı a’zam da, münâzaralara katılıyordu. O’nun üstün zekâsı, yüzünden okunuyordu. *ilim tahsili ikna kabiliyeti ve üstün başarıları, büyük âlimlerinin dikkatini çekti. Onun cevher olduğunu anlayan âlimler, onu ilime teşvik ettiler. O da ilim öğrendi İmâm-ı a’zam ilim tahsilini şöyle anlatır:*zamanın âlimlerinden Ebû Amr yanından geçiyordum,kimin dersine devam ediyorsun?” dedi. “Hiçbirinin dedim, “İlim ile uğraşmayı âlimler ile görüşmeyi ihmâl etme! Ben senin zekî, akıllı ve kabiliyetli olduğunu görüyorum” dedi. O’nun sözü bende te’sîr bıraktı. Çarşıyı, pazarı bırakıp, ilim yolunu tuttum. Allahü teâlânın yardımı ile sözününün bana çok faydası oldu.”*İmamı azam İmâm-ı Şa’bî’nin tavsiyesiyle ilme sarıldı, derslere başladı. önce kelâm ilmini münâzara bilgilerini öğrendi. ilimlerde parmakla gösteriliyordu İmâm-ı a’zamın talebesi Züfer şöyle demiştir: “Hocam Ebû Hanîfe der ki; önce kelâm öğrendim. dereceye ulaştım... fıkh ilmine başladım...”Fıkıh ilmine başlamam Allahü teâlânın tevfîk ve inâyeti iledir. O’na dâima hamd olsun.
*ilim öğrenmeye başladığımda tüm ilimleri göz önüne aldım. kısım kısım okudum. faydalarını düşündüm... fıkıh ilminde baktım. âlimler ile, bulunmak, onlar gibi ahlâklı olmak var. farzları işlemek, dini yerine getirmek var ibâdet etmek fıkıhı bilmelidir. Dünyâ ve âhıret onunla kaim... İbâdet etmek isteyen onsuz yapamaz. Fıkıh, ilimle ameldir.”*İmâm-ı a’zam, fıkıh ilmini Ebî Süleymân’dan öğrendi.derslerde ve huzûrda edebliydi her şeyi ezberlerdi. Hocası talebelesi için benim yanımda ders halkasının başına Nu’mân’dan başka kimse oturmayacak buyururdu.*İmâm-ı a’zam, sapık fırkalarla mücâdele etmiştir. Hint, İran ve Arap yarımadasına Basra’ya defalarca gidip, dehrî denilen inkarcılarla, Şia, Kaderiye ve diğer fırkalarla uzun münâzaralar yaparak Ehl-i sünnet i’tikâdını yaymıştır.*İmâm-ı a’zamın hocası Hammâd fıkıh ilmini Nehaî’den, bu da Alkamadan, buda Abdullah bin Mes’ûd’dan, bu da Peygamberimizden Hammâd derslerine yirmisekiz yıl devam edip emsalsiz bir derecedir fıkıhda meşhûrdur şöyle demiştir: “Ben ilim ve fıkıhda yetiştim. İlim erbâbıyla bulundum. Fıkıhda en değerli bir hocaya devam ettim.”demiştir *İmam azam Hocası Hammâd’ın dersine devam etti Hicaz Mekke ve Medine’de âlimler ile görüşür, hadîs dinler ve fıkıh müzâkereleri yapardı. İmâm-ı a’zam’ın hocalarından en meşhûru, fıkıh hocası olan Hammâd Süleymân’dır.
|