Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-12-2018, 13:49   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart FETÖ'nün Terör Örgütü Olduğu Tarihin 15 Temmuz 2016 Tarihi Olarak Kabul Edilmesi
Türkiye'de FETÖ'nün (Fethullahçı Terör Örgütü) terör örgütü olarak kabul edildiği tarihin 15 Temmuz 2016 askerî darbesinden öncesi olarak belirlenmiş olması beraberinde bazı insanlara haksızlık yapılmasına neden oluyor. Çünkü FETÖ isimli bu yapı terör örgütü hâline gelmeden öncesinde Gülen Cemaati olarak bilinip tanınıyordu. Ve o sıralar cemaat olan ya da o şekilde bilinen bu yapıya halktan çok sayıda insan o yapıyı dinî bir cemaat olarak gördüğü için dâhil oluyordu.

Her ne kadar 17 Aralık 2013 Dostmodern darbesiyle birlikte Bir Kısım Gülen Cemaati'nin dinî bir cemaat değil de bir istihbarat örgütü olduğu ortaya çıkmışsa da cemaatin tabanını oluşturan kendi hâlindeki insanların, o yapının üst kademesinin gerçekte bir istihbarat örgütü olduğunu o günlerde görememiş olmalarını doğal kabul etmemiz gerekir. Çünkü o yapı içerisinden yapılan hem propaganda hem de dezenformasyon faaliyetleri nedeniyle kendi hâlindeki halktan insanların o zamanki şekliyle 'Gülen Cemaati' olarak bildikleri yapının gerçekte dinî cemaat görüntüsü altında bir istihbarat örgütü olduğunu görememiş, anlayamamış olmalarını mazur görmek doğrusudur.

Gülen Cemaati'nin 17 Aralık 2013 Dostmodern darbesiyle Bir Kısım Gülen Cemaati şekliyle bir istihbarat örgütü olarak kabul edilmesi, FETÖ ile Kemalist subayların iş birliğiyle gerçekleştirmiş oldukları 15 Temmuz 2016 askerî darbesiyle birlikte ise Gülen Cemaati'nin tümü olarak FETÖ örgütüne dönüşmüş olduğunun kabul edilmesi hem âdil hem de doğru olan belirlemedir. Adaletin doğru bir biçimde işleyip masum insanlara zulüm yapılmaması için bu şekilde bir belirlemede bulunularak hukuk sistemimizin buna göre muhakeme faaliyetlerini sürdürmesi elzemdir.

Buradan ByLock konusuna gelmek istiyorum. ByLock kullanmanın örgütlü bir faaliyet olduğu açıktır; fakat o uygulamayı kullanmaktan dolayı hukuken sorumlu tutulmanın tarihinin 16 Temmuz 2016 tarihi olarak belirlenmesi gerekmektedir. Çünkü Gülen Cemaati diye bilinen yapının silahlı bir terör örgütüne dönüştüğünün ortaya çıktığı zaman hiç şüphe yoktur ki 15 Temmuz 2016 askerî darbesinin gerçekleştirildiği 15 Temmuz 2016 akşamı saat: 21-22 civarıdır. Bu yüzden âdil olan uygulama, ByLock kullanımının silahlı terör örgütü üyeliği kapsamında değerlendirilmesi gereken tarihin 16 Temmuz 2016 saat: 00.00 olarak belirlenmesidir. 16 Temmuz 2016 saat: 00.00'dan önce ByLock kullanmış olan kendi hâlindeki insanların o eylemleri nedeniyle sorumlu tutulmamaları doğru ve âdil olan uygulamadır

Buradan hem AK Partili yetkililere hem de Yargıtay'ın bütün üyelerine sesleniyorum: Gülen Cemaati'nin 17 Aralık 2013 tarihi itibariyle Bir Kısım Gülen Cemaati olarak bir istihbarat örgütü olarak değerlendirilmesi ve 15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle de FETÖ ismiyle bir terör örgütü olduğuna karar verilmesi ve FETÖ'nün ByLock ya da benzeri bir örgütsel haberleşme ağının kullanımının terör örgütü üyeliği olarak kabul edilmesinin başlangıç tarihinin de 16 Temmuz 2016 saat: 00.00 olarak belirlenmesi gerekiyor. Âdil ve doğru olan uygulama bu şekilde bir uygulamadır.

Lütfen kararlarınızı yukarıda belirttiğim şekilde düzeltin ve adli ve idari muhakemeleri de buna göre yapın. Gülen Cemaati diye bilinen yapının tabanındaki kendi hâlindeki insanlara 16 Temmuz 2016 tarihinden öncesine kadar o yapının bir parçası olmak nedeniyle adli ya da idari herhangi bir yaptırımda bulunmayın. Ayrıca ByLock ya da başka bir örgütsel haberleşme uygulamasını kullanmış olan kendi hâlindeki insanları 16 Temmuz 2016 tarihinden öncesiyle sorumlu tutmayın ve 16 Temmuz 2016 öncesiyle insanların sorumlu tutulduğu şekilde verilmiş olan mahkeme kararlarını bozun ve o yüzden ceza almış ve daha sonrasında vefat etmiş olan insanların mahkûmiyet kararlarını ortadan kaldırın ve o insanların adli siciline işlenmiş olan bu tür suçları onların sicilinden silin.

Yaşanmış ve yaşanmakta olan mağduriyetlerin önlenerek adaletin sağlanması adına bu çağrıyı yapıyorum. Terör örgütü olduğunu bilmedikleri örgütlü bir yapının parçası olmaları yüzünden masum insanları adli ya da idari olarak cezalandırmak adalete sığmaz, zulüm olur. Bu yüzden o yapının üst kademesiyle kendi hâlindeki tabanını mutlaka ayırarak adli ve idari muameleyi buna göre yapmak doğru ve âdil olan uygulamadır.

 


Konu Cihannur tarafından (05-12-2018 Saat 13:55 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder