|
Kaynak diyanetdergi.com
OSMANLININ KUDÜS’TE BIRAKTIĞI İZLER
Yazan* Dr. Erdal KILIÇ
Kutsal Mescidi Aksa’yı ve Kubbetu’s-sahra’yı Osmanlılar onarmış ve çevresine sağlam bir kale yapmışlardır. etrafındaki medreseleri, zaviyeleri, tekkeleri, çarşıları ve hanları tamir etmişlerdir.
Osmanlı egemenliğinde değilken dahi Haremeyn ile Kudüs ve Halilürrahman’a II. Murat’ın her yıl 3500 filori Cenova altını yardım ve hizmetlerin karşılanması için göndermiştir Bir bölgeyi fetheden Osmanlı bölgede asayiş ve huzuru sağlardı bölgeyi kalkındırırdı 1517’de Hicaz’ın ardından Kudüs ve çevresinin Osmanlı idaresine girmesiyle siyasal ve sosyal anlamda başlayan Osmanlı hâkimiyeti Kudüs’ün asayişinin sağlanması ve kalkınmasında etkisini göstermiştir.
Kudüs’e yönelik ihsan ve iyilikleri bakımından Osmanlılar kendilerinden Abbasi, Eyyubi ve Memlüklü İslam devletlerini geride bırakmışlardır.
Yafa ve Gazze belediye binaları olarak kullanılan ve Filistinde hâlen ayakta duran camilerin ve belediye binaları Osmanlılar tarafından inşa edilmişlerdir. Akkadaki su kanalları, su yolları, hanları, köprüleri, zaviyeleri görmezlikten gelmek imkânsızdır.
Osmanlılar Filistindeki ve el-Halil kentindeki kutsal yerlere önem vermişlerdir. Türklerin Kudüs olarak adlandırdıkları Beytü’l-Makdis’in ayrı bir yeri olmuş ve en büyük payı burası almıştır. Kutsal Mescid-i Aksa’yı ve Kubbetüssahra’yı Osmanlılar onarmış çevresine sağlam bir kale yapmışlardır. medreseleri, zaviyeleri, tekkeleri, çarşıları ve hanları tamir etmişlerdir.
Kudüs’e yönelik her türlü hizmetinde öncelikli niyeti, İslam dininin mukaddes topraklarını her türlü tehlikeye karşı korumak, Kudüs halkının huzur ve güvenli yaşamasını temin edip onlara ihsanlarda bulunarak Allah’ın rızasını kazanmak olan Osmanlılar topraklardaki hâkimiyeti boyunca ırk, dil ve din ayrımı gözetmeksizin adaletli bir yönetim izlemişlerdir. Kanuni’nin 40 milyon akçelik yatırımı, Sultan IV. Murat’ın güvenlik için yaptırdığı kale ve kalenin içinde mescit ve kışla bulundurması, Sultan Abdülmecid’in 20 bin altın, Sultan Abdülaziz’in 30 bin akçe yatırımları Osmanlı’nın son dönemlerinde yapılan Hicaz demiryolu hattı ve Filistinde kurulan istasyonlar Kudüs bugün hâlâ Osmanlı’nın adalet ve hoşgörüsüne muhtaçtır sabırla beklemektedir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlılar 1918 de Filistin’i terk etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Mescid-i Aksa’nın kubbesi:*Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslümanlar tarafından saygı gören, bakımı ve tamiri yapılan Kubbetüssahra Kanuni Sultan Süleyman tarafından köklü bir şekilde tamir ettirilmiş ve dış cephesi çinilerle kaplatılmıştır.*
Mescid-i Aksa’nın İmar Heyet Ofisi:1700’de inşa edilen ve önemli bir Osmanlı eseridir küçük odayı günümüzde Mescid-i Aksa’nın İmar Heyeti, muhasebe ofisi olarak kullanmaktadır.
Tercüme Odası:*Kubbetüssahra avlusunun kuzey doğu yönünde yer alan oda tercüme ofisi olarak kullanılmakta olup, burada paragraf tercümeleri ve ziyaretçiler için bilgilendirme kitapları tercüme edilmektedir.
Öğretmenlerin Odası:*Osmanlı yapımı olup Kubbetüssahra avlusunun doğu taraflarında yer alan oda ibadet ve inziva için ayrılmış olup, Mescid-i Aksa’nın fıkıh hocaları tarafından kullanılmaktadır. Müezzinler Odası:*Osmanlı binası olan oda Kubbetüssahra avlusunun batı tarafında kuzey ve güney kemerlerine yakındır. Günümüzde Mescid-i Aksa’nın ezan seslerinin yükseldiği bir yerdir. Sedne Odası:*Kubbetüssahra’nın avlusunun batı tarafında olup, ortada bulunan kuzey kemeri civarlarındadır. Osmanlı binasıdır. Mescid-i Aksa’nın şeflerinin odası olarak değerlendirilir. İtfaiye Merkezi: *Kubbetüssah-ra’nın kuzeyinde olup kuzey ve batı kemerleri arasındaki geniş binadır. Osmanlı döneminde yapılmıştır Mescid-i Aksa’nın itfaiye merkezi olarak kullanılmaktadır.
Mescid-i Aksa Güvenlik Müdürünün odası:*Kubbetüssahra’nın kuzeyinde yer alan Osmanlı binasıdır. halvet (inziva) odası olarak kullanılan oda günümüzde Mescid-i Aksa’nın güvenlik müdürünün ofisi olarak kullanılmaktadır.
Kayd Bayd Çeşmesi:*Bu çeşme de Mescid-i Aksa’da bulunan bir Osmanlı eseridir. Çeşmenin üzerine nakışlarla kubbeyi inşa edenin adı ve yapılış tarihi yazılmıştır. Filistin’de böyle güzellikte bir çeşme daha yoktur. Şalan Çeşmesi Mescidi:*Günümüzde mihrapsız bir şekilde güvenlik odası olarak kullanılan mescit 1651’de Sultan IV. Mehmet tarafından inşa edilmiştir.*
Bederi Çeşmesi:Kudüs kaymakamı Mustafa Ağa gözetiminde Osmanlı Sultanı I. Mahmut tarafından yapılmıştır.
Asardiye Medresesinin namaz-gâhı:*Bu namazgâh, Asardiye Medresesi’nin güneydoğu tarafındadır. Osmanlıların son zamanlarında inşa edilmiştir.
Peygamber Âşıkları kubbesi:*Bu kubbe 1808’de Osmanlı padişahlarından Sultan II. Mahmut Dönemi’nde yapılmıştır. Osmanlı Medresesi:*Eşrefiye Medresesi’nin ve Mathara Kapısı’nın arasında yer alır iki kattan oluşmaktadır. medreseyi ele geçiren pencerelerini taşlarla örmüşlerdir. pencereler Mescid-i Aksa’nın avlusuna bakan tarafta yer almaktadır Osmanlılar’ın bıraktığı eserlerin tümünü ifade etmek elbette mümkün değildir. Her karış toprağında Osmanlı izi taşıyan Kudüs’te tüm insanlığın adalet numunesi olan Osmanlı fotoğrafını görmek mümkündür.
hayranlık ve minnet duygularımızı kabartan eserler ancak ve ancak kutsal bir sorumluluk ve ilahî bir aşkın neticesi olarak vücut bulmuşlardır.
Ecdadımız, “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” düsturuyla iş ve eser üretmişler ve bıraktıkları eserlerle dimdik ayakta durmayı başarmışlardır.
Yapıtları ile tüm insanlığın saadet ve huzurunu hedefleyen Osmanlının, insanlığa katkısı tüm dünyada kabul edilmektedir.*Sayısız cami, çeşme ve külliyesiyle her karış toprağında inşa ettiği eserlerini insanlığa miras bırakan Osmanlı izleri, maalesef bugün yok oluş tehdidi ve tehlikesi ile de karşı karşıyadır Tüm eserler elbette ki insanlık için, ümmet için övünç kaynağıdır. insanlığa ve ümmete düşen görev; övünmek mi, yoksa sahip çıkmak mı?
Kaynak mirasımız.org
Kudüs'teki Osmanlı Varlığı
Yavuz Sultan Selim Mercidabık savaşında Memlüklüleri yendikten sonra tüm Şamı Osmanlı topraklarına kattı ve Kudüse gelerek Mescid-i Aksa ve Mukaddesatı ziyaret etti. Osmanlının Kudüs Fethi Kudüs halkını çok sevindirdi Sultanı yemeğe davet ettiler sultan selim Kudüs halkına ekonomik reformlar ve düzenlemeler için söz verdi. düzenlemeleri sağlayamadan vefat etti. Osmanlının Kudüs Fethin den sonra ispanya kralı Hristiyanların Kudüs’ü ziyaret etmes için Yavuz Sultan Selimden harç karşılığında izin aldı.
Kanuni Sultan Süleyman Kudüs için birçok hizmette bulundu, -Kudüs Şehrinin surlarını yenilettirdi,Kudüs kalesinin restoresini yaptırdı,
Bir çok sayıda çeşme,Kubbetüs sahranın yer döşemesi,Mescid-i Aksanın Surlarını ve Kapılarını Restore edip yenilettirdi,Meryem validemizin kapısını açtırdı,Silsile kubbesinin fayanslarını yenilettirdi,Bab-ı Zehebi kapısını kapattırdı,
Kanuninin Eşi Hürrem Sultan Tekkesini inşa ettirdi. Bu tekkeden çok sayıda Fakirin yemek ve ihtiyaçları karşılanıyordu,Kanuni Sultan Süleyman Kudüs şehrinin istikrarı ve güveni için Kudüs-Yafa şehri arasındaki yolun kontrolünü El-gavş kabilesine verdi Kanuni Döneminde de Hristiyan hacılardan harç alınıyordu.
Sultan 4.Murat Döneminde Kudüsde istikrar tehlikeye girdi. Sultan Murat Kudüs-El Halil yolu üzerinde Şehrin güvenliği için kale inşa ettirdi. kalenin içinde mescit ve kışla vardı. Kalenin içinde Dizdar ve 40 asker görev yapmaktaydı. Kudüs Şehri Sultan Murad döneminde Sayda ve Akka eyaletine bağlı bir sancaktı Napolyon Gazze, Yafa ve Ramla şehirlerini işgal ettikten sonra Kudüs halkına yazı yazarak emirlerine uymalarını istedi Kudüs halkı Akka eyaletine bağlı olduklarını ve akadan emir gelirse size uyarız dediler. Napolyon Akka şehrine saldırdı fakat Ahmet paşa şehri surlarla çevirmişti ve Napolyon başarısız oldu. Kudüs 1820 de Şam eyaletine bağlandı. 1831 de mısır prensi İbrahim paşa Kudüs ve Şamı işgal etti ve çok sayıda çatışma oldu. 1841 de Sultan Abdülmecid döneminde Osmanlı Kudüs’e tekrar hâkim oldu.
Sultan Abdülmecid Mescidi Aksanın restoresini yaptırmıştır ve 20 000 altın harcamıştır. Kudüs şehrinin nüfusu artmıştır 1858 de insanlar Kudüs surları dışına yerleşmişlerdir Sultan Abdülaziz döneminde 1867 de , Kudüs çok gelişti bir çok yol ve çarşı inşa edildi. Kudüs-Yafa ve Kudüs-Nablüs şehri arasındaki yollar mermerlerle döşendi, bu döşemeler mevcuttur. Sultan Abdülaziz mescidi aksanın süslemesi ve restoresine 30 000 Osmanlı akçesi harcadı ve Ömeri camisini inşa ettirdi. 1892'de Kudüs-Yafa şehri arasında tren yolu inşa edildi*1909 da El-Halil kapısının yanına büyük kale inşa edildi ve çeşme yaptırıldı.Kudüs şehri Osmanlı Döneminde 400 yıl boyunca barış ve huzur içinde yönetildi. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Kudüs'ün yönetimi Osmanlı idaresinden çıkarak İngiliz mandasına geçti. 1948 tarihinde İsrail Devleti Batı Kudüs te kuruldu. 1967 tarihinde İsrail Kudüs’ün tamamını işgal etti
Kaynak yeniakit.com
Kutsal Belde Kudüs'te Görülmesi Gereken Yerler
Allah Katında Tek Din Olan İslam'dan Başka, Diğer İki Büyük Din İçin de Önemi Büyük Olan Kudüs,
İlk kıblemizin şehri. siyonist işgali altında olsa da , yıllardır kanayan yaramız, Filistin’imizin başkenti.
Hz. Musa’nın Mısırdan çıktıktan sonra Kızıldeniz’i geçip, Allah tarafından gitmekle emrolunduğu şehir…Hz. İsa’nın Allah tarafından semalar ötesine taşındığı şehir…Son Resul Hz. Muhammed (s.a.v.) hicret ettikten sonra 17 ay boyunca namaz esnasında yüzünü bu şehre döndü… O kutlu gecede, Allah ile görüşen peygamberimizin atını bağladığı Mescid-i Aksa’nın şehri… Tüm peygamberlere rehberlik yapıp Nebîler Nebîsi olduğu yer…Tüm Müslümanların dünya gözüyle görmesi, idrak etmesi, anlaması, yaşaması ve savunması gereken en önemli üç şehirden biri…
Ecdadımızın uğrunda kan akıttığı ve kanlarının aktığı kutsal şehir Kudüs… kutsal şehir Halife Hz. Ömer (r.a.) zamanında Müslümanların eline geçti. Bir çöp haline gelen Mescid-i Aksa’nın etrafını temizleten Hz. Ömer, Hacer-i Muallak’ı (Peygamberimizin ayak izinin bulunduğu kutsal taş) bulmak için işçilerle beraber taş taşıdı, ter akıttı kutsal şehri gezmek, dünya gözüyle görmek için gidilmesi gereken ilk yer, kuşkusuz Mescid-i Aksa’dır…
*
Mescid-i Aksa ilk kıblemiz, miraç mucizesinin yaşandığı kutsal yer, İsra suresindeki ayette belirtildiğine göre çevresinin bereketli kılındığı bölge, Müslümanlar için Mekke ve Medine’den sonra en kutsal üçüncü mekan. Miraç mucizesinden peygamberimizin* Burak’ı bağladığı Mâbed.
*
Genellikle Mescid-i Aksa olarak Kubbet-üs Sahra’nın fotoğrafları gösterilir. Bu gösterişli yapı, Emevilerce yaptırılmış, İslam mimarisindeki ilk kubbeli eserlerdendir. Yahudiler için de kutsaldır haçlıların işgalinden sonra kiliseye çevrilmiş, kubbesine haç yerleştirilmiş, 1187 de Selahaddin Eyyubi tarafından Kudüs fethedildikten müşrik ifadeler sökülmüş eski haline döndürülmüştür.
*
Yad Vashem, Holokost zamanında öldürülen Yahudiler için inşa edilmiş bir anıttır.
*
Ağlama Duvarını,*Süleyman aleyhisselamın yaptırdığı Mâbedden bir kalıntı olarak kabul ettikleri için kutsal bir mekan olarak gören Yahudiler, mabedin yıkılış*yıl*dönümünde dua ediyorlar. *
*
Kutsal Kabir Kilisesi Hristiyanların inancına göre, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yerin yakınındadır. Hristiyanlar için en önemli hac noktasıdır dış yapısı gösterişli değildir. kilisenin içinde, Hz. İsa’nın ölü bedeninin yıkandığı ve o günden itibaren ıslak kaldığına inanılan taşa insanlar yüz sürüyorlar. Birkaç yahudiye güç yetiremeyip ölen bir Tanrı
*
Muallak Taşı Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Miraç gecesi Allah’ın huzuruna yükselirken üzerine bastığı taş.Yahudilere göre ise Mesih, dünyaya indikten sonra bu kayanın üzerinden tebliğ ve irşad vazifesine başlayacak. Ecdadımızın kan döktüğü ve ecdadımızın kanının döküldüğü bu kutsal topraklar, dünya gözüyle görülmeli, buraları tanımalı, anlamalı…
Kaynak yenişafak.com
Filistinli Meryem Kudüs ebedi başkentimiz
Gazze Şeridi'nde düzenlenen "Büyük Dönüş Yürüyüşünde İsrail askerleri tarafından ağır yaralanan 16 yaşındaki Meryem tedavi için Türkiye’ye getirildi. Vurulma anını ve tedavi sürecini anlattı Meryem, yeniden yürüyebilmenin sevincini yaşıyor.16 yaşındaki Meryem, Mart ayında düzenlenen "Büyük Dönüş Yürüyüşü"ne katıldı. Ve yaralandı, Gazze'nin Refah ilçesinde yaşamını sürdüren 16 yaşındaki hafızlık eğitimi alan yetim kız Ebu-Matar, İsrail askerlerinin açtığı ateşte ayağından yaralandı.3 yaşında iken babası şehit olan İHH Vakfı'nın "Yetim Sponsorluk Sisteminde Gazze'de ailesine destek olunan Ebu-Matar, gösterilerde silah, kesici-delici alet bulunmadığı halde vuruldu. Ebu-Matar’ın ilk tedavisi Gazze'de gerçekleştirildi yetersiz kaldığı için Türkiye'ye sevk edildi.
Ebu-Matar yaralandığı günü şu ifadelerle anlattı;
“Büyük Dönüş Yürüyüşü, Martda başladı. İçimde vatanımı savunmak için cesaret hissettim. Annem, kız kardeşim ve komşularımızla yürüyüşe destek için çıktık. Kendimizi çok onurlu hissediyorduk. Ahirette yaşanacakların dünyadakinden güzel olduğunu öğrettiler bunun için yürüyüşe katıldık. Herkeste cesaret vardı her adımda cesaretlendim. İsrail kurşunlar, ve bombalarla ortalığı ateşe verdi. Her biri bize isabet ediyordu. korkmuyorduk güçleniyorduk. korkumuz yoktu. 16 yaşındaki Meryem: Vuruldum ama vazgeçmedim İsrail askerleri 16 yaşındaki Meryem'i parça tesirli mermi ile ayağından vurdu. Türkiye'de tedavi edilen Meryem iyileşiyor. Meryem'in bir hedefi var: Vurulurken elimde olan Filistin bayrağını Kudüs'teki zeytin ağaçlarının yanına dikeceğim.
Babasını da İsrail şehit etmişti
4 aydır ciddi tedavi süreci gören Meryem; “Ben yetimim. Babam şehit. Gazze'deki İHH bana yardım ediyordu. vurulduğumda İHH Türkiye'ye davet ettiler. Türkiye'ye ilk geldiğimde ameliyat oldum 7 saat sürdü. Yoğun bakıma alındım. Ameliyat başarılı oldu. Elhamdülillah çok daha iyi hissediyorum. Umudum var” dedi.
“Kudüs ebedi başkentimiz”Biz İsrail'i devlet kabul etmiyoruz. Filistin devletimizin ebedi başkenti Kudüs'tür. Birlik olacağız, dik duracağız. işgalci İsrail ne yaparsa yapsın bizi durduramayacak. bu bizim sorumluluğumuz. Türkiye ve Türk halkına teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Filistin'e desteği için teşekkür ediyorum. “
Kutsal Topraklarda Huzurla Kucaklaşın!
Kaynak gezelimgörelimbilelim.com
Yelken ol, Kürek ol, Dümen ol, Balık ol, Su ol; Git Gidebildiğin Yere !!!
Filistin'de Nereler Gezilir ?
Kudüs’ün kutsallığı. Ve Filistin’de Küçüklüğüm TRT Haberlerinde Kudüs’te bomba patladı, *haberleri ile geçti, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın poşulu fotoğrafı en net hatıraydı çocukluğumdan. merak ediyordum Filistini Filistinli’lerin acısını Kudüs’e 10 km mesafedeydi aklıma gelen ise İsrail’in filistin kamplarına attığı bombalar Filistin’e gitmekten çekindiğim için kendimi ayıplıyorum.
Filistin iki parça. Kudüs yakınında Batı Şeria ve Mısır sınırındaki Gazze en sorunlu bölge Batı Şeria ise ortadoğu şehri ve güvenli.Ramallah; Filistin’in en büyük şehri ve Arafat’ın mezarı burada Ölüdeniz’de ise dünyanın en alçak noktası olan tarihi Lut Gölü
Utanç Duvarı Beytüllahimdeki ilk durağımız Filistinli’lerin Utanç Duvarı, İsrail’lilerin Güvenlik Bariyeri olarak adlandırdığı duvar 2.Dünya Savaşından kalmış gibi görünen duvar, Filistini Çin seddi *gibi sarmalamış. Filistin’lilerin duvarın öteki tarafına geçmeleri yasak Duvarı protesto etmek için çok sayıda gösteri yapılmış ve bu çok sayıda çocuk israil tarafından öldürülüp ve tutuklanmış Duvarı protesto etmek için ise, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden grafiti sanatçıları buraya gelmiş ve duvarı boyamışlar. Elinde taş yerine çiçek atan Filistinli ve İsrail askerini arayan küçük filistinli kız çocuğu en ünlü grafitilerden.isterseniz tüm günü duvarın öyküsü ile geçirebilirsiniz
Aida Mülteci Kampı Kamp İsrail’in ilk işgalinde 1948 de Birleşmiş Milletler tarafından kurulmuş ve BM tarafından idare ediliyor. Bu kampta, İsrail’in işgaliyle yerlerinden olan Filistin’li mülteciler kalıyor. ilk mültecilerin çocukları ve torunları burada çünkü onların gidecek başka bir yeri yok
Mülteci Kampları Türkiye’deki varoşlara benziyor, dar sokaklar eski ve yıkık evlerden oluşuyor bizden bir mahalle kampta yaşamı zorlaştıran en önemli unsur, Susuzluk, elektriğin olmaması ve en ufak olay çıktığında İsrail helikopterlerinin açtığı ateş
Filistin’de yaşamanın en büyük zorluğu en lüks mahallede yaşasan, bir duvarın içinde hapissin hapisten çıkmak için İsrail’den izin almak zorundasın. Yurt dışına gitmek çok zor.
İsrail, Filistin’deki şehirlere 25 günde 3 defa su veriyor tüm evlerde büyük su tankları var. Elektrik kısıtlı ve yiyecek içecek girişi de kısıtlı. İsrail’in seçtiği portakallar içeri giriyor filistin kapana kısılmış Özgürlük ve yaşam hakkı İsrail’in elinde. İnsanları isyan ediyor. *1945 te filistine ait olan topraklar şimdi İsrail’in elinde. Tel Aviv, küçük bir Filistin köyü iken şimdi milyonlarca İsrail’linin yaşadığı dev bir metropol Zeytinyağı fabrikası Filistin’in en önemli sanayi tesislerinden
Hz. İsa’nın Doğduğu Mağara ve Kutsal Doğum Nativity Kilisesi Kudüste; Hz İsa’nın yürüdüğü, çarmıha gerildiği, kutsandığı, göğe yükseldiği, son duasını ettiği vs bir çok yeri gördük. Ancak burası çok özel Hz İsa’nın doğduğu ve vaftiz edildiğine inanılan ve üzerine kilise inşa edilen bölge Filistin’in en çok turist çeken bölgelerinden
şehir merkezinde kalmış.rehberimiz tam bir ortadoğulu gibi gitti görevli ile konuştu ve bizi tüm yabancı turistlerin ve sıranın en önünden içeri aldırdı. Ortadoğulu Filistinli Türk ve Müslüman olmayı seviyorum* Mağarada Hz. İsa’nın doğduğuna ve vaftiz edildiğine inanılıyor. Hristiyanlar vaftiz edildiği yere yüz sürüyor
El Halil (Hebron) Filistin’in en büyük ve en ilginç kentlerinden H1 ve H2 olarak ikiye ayrılmış. H1; Filistin yönetimini H2 İsrail Yönetimindeki toprakları temsil ediyor. *İsrail Yönetimindeki topraklarda Filistinlilerin “Settlers” olarak adlandırdıkları ve düşman gözü ile gördükleri “Yerleşimciler” işgalciler yaşıyor. iki bölge birbiri içerisine girmiş insanlar uzaklaşmışlar.
Yerleşimciler, New York ve Londra başta olmak üzere tüm dünyadan yahudi lobisinin finans gücü ile gelip dini amaçlarla Judean çöllerine yerleşen koyu dinci Yahudiler filistinli rehber diyorki bir israilli işgalci ile bir arada olmaya imkan yokmuş. birbirimizi boğazlarlarız Yerleşimciler çalışmıyor, ibadet edip çocuk doğuruyorlar Her bir yerleşimci ailesi 15 çocuktan oluşur
El Halil (Hebron)’de isgalci*yerleşimcilerin sayıları gün geçtikçe artıyor. El Halil*çarşısında Alt kattaki dükkanlar Filistinlilere ait ve çarşıda yalnızca Filistinliler dolaşırken, üst katlar yerleşimcilere ait. Çarşının üzerine gerili tel örgü iyukarıdan aşağıya atılan her türlü pisliği tutmak için yapılmış. Yerleşimcilerin amacı Filistinlileri bıktırırarak kaçmalarını sağlamakmış. yerleşimciler yalnızca Filistinlilerin değil İsrailinde baş belası. İsrail İçişleri bakanını ölümle tehdit ettiler Hz İbrahim’in ve ailesinin mezarının bulunduğu Süleyman Camii ve Sinagog’u Dünya’daki dinler içinde en sevilen insan Hz. İbrahim’in mezarının bulunduğu cami El Halil (Hebron)’de h1 ve h2 bölgelerinin kesiştiği noktada. Müslümanlar yalnızca camii gezebiliyorken, museviler havra tarafına girebliyor hristiyanlar her iki tarafı ziyaret edebiliyor. *Caminin girişinde Hz. İbrahim’in ailesi çocukları İsmail ve İshak’ın ve karısı Sera’nın mezarları var. Arka tarafta Hz. İbrahim’in mezarını . Mezarın diğer tarafı ise Sinagog’a açık.
Camiden çıktıktan sonra El Halil’de*Filistinli bir ailenin evine ziyaretçi olduk. Filistin ailesini bireylerini gördük. Evin sevimli bücürü Muhammed çok şekerdi Hebron şehiri İstanbul’un 60’lı yıllardaki halini anımsattı Eski arabalar, arabesk yaşam tarzı eski evler. birbirini tanıyan insanlar.
İsrail saldırmadıkça Filistin dünyanın en güvenli bölgesi, İsrail saldırmadıkça. insanların hepsi birbirini tanıyor ve İnsanlar yabancı turisti seviyorlar. yabancı turistlere durumlarını anlatma ve çektiklerini açıklayabilme ve seslerini duyurabilme fırsatları oluyor. yabancılar, İSrail’li olmadıkça, çok rahat bir şekilde ülkeyi gezebiliyor. Gazze’de durum başka orada açlık ve sefalet var.
Filistin’de Türk olarak dolaşmak çok farklı. *Türkiye deyince insanların gözleri parlıyor. Ramallah ve Ölü Deniz’i de görmek güzel ölüdeniz’de suya batmadan yüzmenin keyfi kulağa güzel geliyor. Hebron’a uzak gidersem, mutlaka göreceğim
*
*
israili ve mazlumlarla savaşan batı ülkelerini kınıyorum …. filistin ve arap mazlumları korkmayın ALLAH BİRDİR GÖREN VE DUYAN ŞÜPESİZ ODUR O HERSEYIN HAYIRLISINI BİLİR ALLAH VE BIİZLER YANINIZDAYIZ HER DAİM ELIMIZDEN BİRŞEY GELMİYOR DEMEK ÇOK KÖTÜ rabbim sen israili KAHHAR isminle kahreyle.işte ihanetin en büyüğünü israilde görüyoruz sene 1946 da kendilerini hiçbir ülke kabul etmemişti müslüman ve ensarlık ruhunu kalbinde yaşayan mücahid ve mücahide kardeşlerimiz onlara vatanlarını açmıştı kardeş misali onlar ise olmaz işkenceyi bir dünya malı nedeniyle yaptılar .siz dün neydiniz de bugün zulum yapıyorsuzuz sizin topunuz 8 milyon ama arkanızda sizi koruyan itler var rabbim onlarıda kahretsin inşaallah…EY MÜSLÜMANLAR;YARINLAR MUTLU GÜNLER, YORGUN OLANLARIN DEĞİL,RAHATINDAN VAZGEÇENLERİN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİNİ KORUYANLARIN OLACAKTIR…SELAMUN ALEYKUM…
kesinlikle mutlaka kudüs’ e gidilmeli,mescidi aksa’da namaz kılınmalı kardeşlerimizin gözündeki sevinç ve hüzün payasılmalı …Türkiye’ den geldik deyince sarılıp biz kardeşiz, burası sizin de şehriniz ,bizi yanlız bırakmayın diyorlar
filistine yardım et allahım onları yalnız bırakma. öyle bir mucize verki yahudiler geldikleri gibi geri dönsün .filistinli kardeşlerimiz 1948 den önce ki vatanlarına topraklarına kavuşsunlar Filistinin her yerinde Osmanlı imzası var.
Kaynak vahdet.info.tr
Filistin toprakları
Filistinin en önemli cazibesi tarihteki rolü ve statüsünden ileri gelir. Filistin'in vahye dayanan bütün dinlerde özel bir önemi vardır. birçok peygamber yaşamış Yüce Allah'ın bu toprakları kutsal kılmıştır Kudüs'ün ve Filistin topraklarının İslâm açısından taşıdığı değer ve kutsiyet dolayısıyla Medine İslâm devletinin kuzeye doğru sınırlarının genişlemesiyle Müslümanlar Filistine yöneldiler Siyonist Hertzl. Avrupa'da Yahudilerin belli bir toprakta bir araya getirilmeleri ve bir devlete kavuşturulmaları amacıyla 1897'de Siyonist hareketi ortaya çıkardı . Yahudi halkının bir araya getirileceği toprak olarak Filistin'i seçti. Osmanlı padişahı II. Abdülhamid zamanında Siyonistler Filistin'den toprak elde edlmek için girişimlerde bulundular.
Osmanlıların bütün dış borçlarını ödemeyi taahhüt eden siyonistler Sultan Abdülhamid'den hiçbir ilgi görmediler. İttihad ve Terakki zamanında Filistin topraklarına yerleştiler tarafından Filistin topraklarında çiftlikler kurdular 2 Kasım 1936'da Filistin topraklarının yahudilerle Araplar arasında paylaştırılmasını tavsiye etti. Filistin'de İngiliz işgaline karşı tepki ve direniş eylemleri arttı İsrail işgal devleti kurucularından Ben Gurion ve İngiliz Churchill'le Siyonist Batılı sömürgecilerin ürünüdür İslam aleminin kalbine saplanan hançerdir.
1933'de Avrupa'da bir Nazi fırtınası esti Hitler Yahudileri katletti, fırında yaktı Yahudiler çekirge sürüleri gibi Filistin topraklarına akın etti 1933-45 arasında 12 yıllık süre içinde bu topraklardaki Yahudi nüfus 800 bine çıktı.
tarihçiler Hitler'in Siyonistlerle işbirliği yaptığını ileri sürmüşlerdir. yahudi terör örgütünün militanları Kral Davud Oteli'ni bombaladılar Siyonistler Filistin topraklarına yerleşti Yahudiler oranın asıl sahipleri Filistinlileri buradan çıkarmak için terör örgütleri kurdular. Haganah, Irgun gibi terör örgütleri bunların başındaydı . Siyonist terörden işbirlikçi İngiliz işgalciler de nasiplerini aldı Kral Davud Oteli'nin havaya uçurulması İngiliz işgalcilere karşı gerçekleştirilen terör eylemlerinin başta gelen örneklerindendir.Siyonist işgalciler Arap ülkelerinin ihanetlerinden yararlanarak 1967'de işgal alanını genişletti savaş başlattılar. savaşta tüm ülkeler Filistin halkına ihanet etmişlerdir.
Mısır'ın kontrolünde olan Gazze, Ürdün'ün kontrolünde olan Doğu Kudüs ve Batı Yaka işgalcilere teslim edildi. Suriye'nin Golan tepeleri ve Mısır'ın Sina yarımadası işgalci Siyonistlere geçti.Filistin halkı 1987'de Siyonist işgale karşı intifada adlı direnişi başlattı. direnişin öncülüğünü ise Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS) yaptı. HAMAS, Müslüman Kardeşler cemaatinin Filistin kanadının oluşturduğu bir harekettir. 1987 intifadasında bu isimle ortaya çıktı. Bu Müslüman Kardeşler'den kopuş değildi aktif bir direniş organize edildi
Hz. Ebu Bekir (r.a.) Filistin üzerine 633'te iki küçük birlik gönderdi. önemli başarılar gösterdiler. 634'te Halid ra nın ordusu Remle yakınlarında Bizans ordusuna karşı kazandığı zaferle*Kudüs*dışındaki Filistin topraklarının fetheddi. Kudüs'ün fethi 638'de ikinci halife Hz. Ömer (r.a.) döneminde gerçekleşti. Hz. Ömer (r.a.) Kudüs'ün anahtarlarını teslim aldığında halka, din hürriyeti ve güven içinde yaşayacaklarına dair yazılı bir eman vermiştir.
fetihten sonra Kudüs ve çevresi 1099'a kadar Müslümanların hâkimiyetindeydi haçlıların kırk gün süren şiddetli kuşatmalarında kutsal belde hıristiyanlara geçti. Haçlılar Kudüs'ü işgal ettikten sonra şehirde katliam yaptılar. Müslümanlardan yetmiş bin kişi öldürüldü.
Katliamdaki kan gölünde haçlı atlarının dizleri kana gömüldü Haçlı işgali seksen sekiz yıl sürdü. işgale 1187 de Salahuddini Eyyubi son verdi. Sultan Selim'in 1516'da gerçekleştirdiği Mısır seferi sonrasında Kudüs ve Filistin Osmanlıya bağlandı. 1918 İngiliz işgaline kadar Osmanlıda kaldı.
Yahudilerin bir devlete kavuşturulmaları amacıyla 1897'de Siyonizm ortaya çıktı. Yahudi halkının bir araya getirileceği toprak olarak Filistin'i seçildi
Siyonistler Filistin'den toprak elde edmek için Osmanlıların dış borçlarını ödemeyi taahhüt ettiler. zamanın Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'den hiçbir yakınlık görmediler. Hertzle Sultan Abdülhamid bay Hertzl bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satamam. bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışdır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere muharebede kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir. Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. yahudiler milyarlarını saklasınlar. imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde otopsi yapılmasına müsaade edemem."
Osmanlı Devleti'nden bir şey koparamayan siyonistler İngilizlerle ve diğer Batı ülkeleriyle işbirliği yapdılar. Osmanlı Devleti'ni yıkmak veya zayıflatmak için her fırsatı değerlendiren Batı siyonistleri fırsat gördüler. 1916 yılında Fransa, İngiltere ve Rusya arasında Sykes - Picot Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma İslâm topraklarınn Fransa, İngiltere ve Rusya arasında paylaştırılmasını öngörüyordu. Anlaşmanın Filistin'le ilgili maddesinde şöyle deniyordu: ortakların ve Mekke şerifinin muvafakati alındıktan sonra Rusya ile de istişare yapılarak uluslararası bir yönetim kurulsun."İngiliz dışişleri bakanı Arthur Belfur'dan adını alan Belfur deklarasyonunda da şöyle deniyordu: "Haşmetli İngiliz kraliyet hükümeti, Filistin'de yahudi halkı için milli bir devlet kurulmasını memnuniyetle karşılıyor. Bu gayeye ulaşmak için en değerli mesailerini harcayacaktır. bilinmelidir ki, haşmetli kral, Filistin'de yahudiler dışındaki milletlerin dini ve medeni haklarına zarar verecek veya yahudilerin başka bir ülkede elde ettikleri haklarını ve siyasi nüfuzlarını zedeleyecek hiçbir şey yapmayacaktır."
deklarasyondan sonra 1918 de İngilizler Filistini işgal*ettiler. İngilizlerin işgali gerçekleştirmeleri zamanın Mekke şerifi ve bugünkü Ürdün krallığının kurucusu Şerif Hüseyin'in yardımıyla oldu. İngilizlerin Şerif Hüseyin'e vaatlerde bulundular amaçları yahudi devletini kurmaktı 1922'de Milletler Cemiyeti'nin kararıyla Filistin, İngiltere'nin himayesine verildi. Milletler Cemiyeti bugünkü*BM gibi sömürgeci ve işgalcilerin önünü açmak ve gayri meşru işgalleri uluslar arası alanda meşrulaştırmak amacıyla kullanılıyordu.
Filistinli Müslümanlar İngiliz işgalcilere ve yahudi göçüne karşı mücadeleler verdiler. ayaklandılar 27 Şubat 1920 de Filistin halkından 40 bin kişi Mescidi Aksa'da gösteri düzenledi. 8 Mart 1920 tarihinde ilk silahlı çatışma meydana geldi. yedi yahudi öldürüldü.
Kudüs'te de Filistinlilerle yahudiler çatıştı Filistinliler İngiliz işgaline ve yahudi göçüne karşı mücadele etlmek için örgütler kurdular.
İngilizlerin Filistin'i işgal etmelerinin amacı Yahudileri buraya toplamaktı göçlerini kendilerini buralardan mülk sahibi yaptılar. tarihin çarpıtılmasından ve tarihi gerçeklerin saptırılmasından kaynaklanan yaygın bir kanaat vardır. O da Filistinlilerin kendi yurtlarını kendi elleriyle Yahudilere sattıkları iddiasıdır. bu iddia gerçeklere tamamen aykırıdır. İngilizlerin Filistin'i işgal etmelerinin başlangıç döneminde Yahudiler göç etmeye rağbet etmediler Yahudi göçmenlerin toprak miktarı fazla değildi
Yahudiler elde ettikleri toprakların çok az bir kısmını ilk sahiplerinden satın aldı buna
İngiliz işgalciler sebep olmuşlardır en yaygın metot ağır vergi uygulamasıydı. İngiliz işgalciler Filistinlilere ağır vergiler koyuyor, bu vergileri ödeyemeyenlerin mülklerine el koyuyor, buraları ya Yahudilere bağışlıyor sembolik fiyatlarla satıyorlardı. Siyonistler buraları bizzat Filistinlilerden satın aldıklarını ileri sürerek Müslüman kamuoyunu yanıltmış, Müslüman kamuoyu da bu tarihi yalana inanarak Filistin halkını suçlu çıkarma kolaycılığına sapmıştır.
Yahudilerin toprak sahibi olmalarına yardımcı olanlar ihanetçi emlakçilerdir.
Siyonistler için ihanet içindeki bazı emlakçilerle işbirliği yapıyor, satılık arazilere talip oluyor, arazi sahipleri yahudiye satılmaması şartıyla verilen arazileri naylon satış yaparak yahudiye satıyorlardı. Yahudilerin mülk sahibi olmalarına sebep olan emlakçiler Filistinlilerce cezalandırılmış ve Filistin topraklarından kaçmışlardır. İngiliz işgalcilerin ve işbirlikçi hainlerin çabalarına rağmen, 1948'de Siyonist devleti kurulduğunda Yahudi göçmenlerin sahip oldukları arazi iki milyon dönümdü. tüm Filistin'in % 7'sine tekabül ediyordu. 650 bin dönümü yani üçte birini Osmanlı devleti mülk edinmişti mülk edinmeleri ise Kanuni zamanında başlamıştır.
Osmanlı devletinde ilk yahudi lobisini oluşturan Yusuf Nassi'nin Kanuni'yle iyi ilişkilerinden dolayı Kanuni ona Taberiye gölünde bazı arazile bağışlamıştı. mülk edinme çabalarıyla 1918'de Filistin'in işgaline kadar geçen sürede toplam 650 bin dönüm arazi edinmişlerdir. arazinin önemli bir kısmının Yahudilerce mülk edinilmesinde de İttihat ve Terakkinin sağladığı kolaylıklar ve arazilerin Yahudilere bazı devlet bağışlanmasının önemli rolü vardır. 300 bin dönümünü İngiliz işgalciler bağışlamışdır. 200 bin dönümünü yine İngiliz işgalciler, yahudilere göstermelik şekilde parayla satmışlardır. bağışlanan ve satılan arazilere vergi oyunuyla el konulmuştu ve satım işlemi sembolik paralarla gerçekleşti.
600 bin dönümünü de kendileri Filistin dışından olan, Lübnan ve Suriye'de ikamet edip Filistin'de mülk edinmiş bazı Araplardan satın almışlardır.
yahudilerin 1948'e kadar edindikleri arazilerin 8'de 7'sinde Filistinlilerin müdahalesi söz konusu değildir. Filistin halkının en az % 99'u göçmen yahudilere arazi satmama konusundaki kararlılıklarını korumuştur kararlılığa bağlı kalmayanları içlerinde barındırmamışlardır. Her halkın içinde mutlaka muhalefet edenler, kararlılığa uymayanlar çıkar. yahudi göçmenlerin, yahudi göçünü teşvik eden örgütlerin cazibeli fiyat tekliflerine rağmen 30 yıl içinde satılan toplam arazi miktarı binde dokuzda kalmışsa bu, Filistin halkının dayanışmasını, kararlılığını ve üstün mücadele azmini gösterir.
ne yazık ki Filistin halkı bütün kararlılığına rağmen iftiraya uğramıştır. Bu iffetini koruma konusunda oldukça dikkatli bir insana fuhuş iftirasında bulunulması gibidir.Yahudi göçmenlerin 1948'den sonra gayrimenkul edinmeleri tamamen işgal, gasp ve göçe zorlama yoluyla olmuştur. İngiliz işgalciler Siyonist örgütlerle işbirliği içinde hareket Yahudilerin Filistin topraklarına göç ediyordu Yahudiler, göçe rağbet etmiyorlardı. Göçenleri yoksul Doğu Avrupa ve Asya ülkeleri Yahudileri oluşturuyordu. İngiliz işgalinden önce yerleşmiş olanlar ve doğal nüfus artışı da dâhil olmak üzere 1933 öncesinde Filistin topraklarındaki Yahudi sayısı 200 bini bulmamıştı. 1933'de Avrupa'da Nazi fırtınası esti
Her tarafta Hitler'in Yahudileri kitleler halinde öldürüldü fırınladı söylentileri yayıldı. Hitler'in adamları Yahudileri öldürüp kamyonet arkasına atarak onların yaşadığı sokaklarda dolaştırdılar tehdit ettiler Yahudiler çekirge sürüleri gibi Filistin topraklarına akın etti. Böylece 1933-45 arasında geçen 12 yıllık sürede Yahudi nüfus 800 bine çıktı. Hitler'in Siyonistlerle işbirliği yaptığı ileri sürüldü Hitler'in en yakın çevresindeki adamlar Yahudiydi Hitler'in Yahudileri fırınladığı, kitleler halinde öldürdüğü iddiaları tarihi gerçeklere uymamaktadır. Siyonist örgütlerin sürekli kullandıkları katliamlarla ilgili verdikleri rakamlar Hitler'in tahakkümüne giren bölgelerde yaşayan Yahudilerin sayısından fazladır. Yahudilerin birçoğunun Filistin'e göç ettiği bazılarının da kendilerini gizlediği rakamların gerçekçi olmadığı anlaşılır. Öldürülenler diğerlerinin Filistin topraklarına göç etmelerinin sağlanması için öldürülmüşlerdir.
Siyonistlerin o topraklarda devlet kurmalarına imkân verecek insan potansiyeli bu yollarla oluşmuştur. Siyonistler Filistin topraklarına Yahudi göçünü teşvik ederken oranın asıl sahipleri Filistinlileri buralardan çıkmaya zorlamak için terör örgütleri kurdular. Haganah, Irgun gibi terör örgütleri bunların başındadır. birçok Siyonist terör örgütü kuruldu. Bu örgütler cinayet ve katliam konusunda hiçbir sınır tanımadı. büyük terör eylemine imza attılar Siyonist terörden işbirlikçi ve onlara her imkânı sağlayan İngiliz işgalciler de nasiplerini almışlardır. Kral Davud Oteli'nin havaya uçurulması İngiliz işgalcilere karşı gerçekleştirilen terör eylemlerinin başta gelen örneklerindendir
örgütler Deir Yasin katliamı başta olmak üzere Filistinlileri hedef alan birçok katliam gerçekleştirdiler. Filistin köyleri yok edildi Katliamlarda öldürülenler arasında savunmasız kadın ve*çocuklarda vardı Siyonist teröristler cinayetlerde filistinli kadınların kollarını keserek bileklerindeki bileziklerini alıyor, sonra kendilerini öldürüyorlardı. terör örgütleri 1947'den itibaren devletleşdiler. ayrı ayrı örgütler ve gruplar halinde çalışan Siyonistler tek bir çatıda toplandılar. 1947'nin sonuna doğru "İsrail" kuruldu devletin ilk kurucuları terör örgütlerinin elebaşlarıydı.
"İsrail" adı verilen işgalci Siyonist devlet BM tarafından 1948'de resmen onaylandı. meşru olmayan bir işgale, emperyalizmin "meşrulaştırma" mekanizması olarak çalışan BM tarafından meşruiyet kazandırıldı
gayri meşru bir işgal devleti olarak ortaya çıkan İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden biri de inönüydü
İşgalci Siyonist devletin oturmasında ve güç kazanmasında Arap ülkelerinin ihanetinin rolü olmuştur. İngilizlerin Filistin'i işgal etmelerine yardımcı olan Şerif Hüseyin'in çocuklarının kurduğu Ürdün İsrail'in hâkimiyetini tanıdı İsrail'in ilan edilmesinin hemen ardından Filistinlilerle Siyonistler arasında savaş çıktı. Filistinli direnişçiler birçok bölgeyi işgalcilerden kurtardı. Ürdün yönetimi Glop Paşa adı verilen bir İngiliz paşasının komutasında askeri birlikler göndererek Filistinlilere: "Biz düzenli orduyla olaya müdahale ettik. Kurtardığınız bölgeleri bize verin" dediler. zor kullanarak aldıkları bölgeleri daha sonra Siyonistlerle göstermelik çatışmalara girerek ve yenilme numaraları yaparak teslim ettiler. Bu ihanet sonraki dönemlerde de aynen sürmüştür.
Siyonist işgalciler Arap ülkelerinin ihanetlerinden yararlanarak 1967'de işgal altında tuttukları alanı genişletme amaçlı bir savaş başlattılar. savaşta bölgedeki tüm ülkeler Filistin halkına ihanet etti ihanet sonucunda Mısır'ın kontrolünde olan Gazze, Ürdün'ün kontrolünde olan Doğu Kudüs ve*Batı Yaka*işgalcilere teslim edildi. Suriye'nin Golan tepeleri ve Mısır'ın Sina yarımadası işgalci Siyonistlere geçti. Filistin'de İngiliz işgaline ve Siyonist işgale karşı mücadele verilmiştir. ne yazık ki mücadele sürekli Arap ülkelerinin ihanetine uğramıştır. Arap ülkelerinin ihanetlerini belgeleyen pek çok olaydan söz etmek mümkündür. Filistin'de örgütlü direnişin tek çatı altında toplanması için 1965'te Filistin Kurtuluş Teşkilatı oluşturuldu.
bu örgüte girmekte tereddüt eden ve kendisinin kurduğu el-Feth'in başkanlığını yapan Yasir Arafat iki yıl sonra liderliğe getirildi. 1987 intifadasında Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'ın öne çıkmasına kadar Filistin halkını ve direnişini temsil eden örgüt bu oldu. Filistin halkı 1987'de Siyonist işgale karşı intifada adli direnişi başlattı. direnişin öncülüğünü ise Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS) yaptı. HAMAS, Müslüman Kardeşler cemaatinin Filistin kanadıdır 1987 intifadasında bu isimle ortaya çıktı. aktif bir direnişin organize edilmesi ve yönlendirilmesi için örgütsel bir yapılanmaya gidilmişti.İntifadanın kısa sürede bütün Filistin'e yayılması işgalci Siyonistleri zorladı . HAMAS'ın sesinin ve bayrağının yükselmesi FKÖ'nün arka plana itilmesine sebep oldu.
işgalci devlet kendisini zorlayan şartlardan kurtulmak, FKÖ de yeniden öne çıkıp diplomatik alanda Filistin halkını temsil etmek için masaya oturmayı kendi açılarından faydalı buldular. 1991'de Madrid süreci veya "Ortadoğu*barışı" başlatıldı. Yapılan görüşmelerde 1993'te FKÖ tarafından desteklenen bir grupla işgal devleti arasında Oslo Anlaşması imzalandı. 1994'te Kahire Anlaşması veya Gazze-Eriha Anlaşması adı verilen ilk uygulama imzalandı. Anlaşmaya bağlı olarak Gazze ile Batı Yaka'nın Eriha kasabasında özerk yönetim oluşturuldu. imzalanan anlaşmalarla Batı Yaka'da özerk yönetimin kontrolüne verilen şehir merkezlerinin sayısı sekize çıkarıldı. anlaşmalar özgürlük ve bağımsızlık getirmedi Filistin halkına bir şey kazandırmadı
HAMAS, anlaşmaların tümüne karşı çıkmış ve işgalci Siyonist devletin Filistin topraklarındaki hâkimiyeti sona erinceye kadar mücadeleyi vurgulamıştır. Göstermelik*barış*sürecinde allandırılıp pullandırılan*barış*anlaşmalarının içi boş balonlardan su vermeyen seraplardan ibaretti Filistin halkı yeniden direnişe geçti İşgalci Siyonistlerin saldırgan görüşleriyle öne çıkan ve "Beyrut kasabı" unvanıyla tanınan lideri Ariel*Şaron'un Mescidi Aksa'yı kirletme teşebbüsünde bulunması Filistin halkındaki tepkiyi direnişe dönüştürdü 29 Eylül 2000 tarihinde de*Aksa İntifadası*başladı.
|