Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-23-2008, 02:51   #9
Kullanıcı Adı
dildade
Standart KURAN-I KERİM MEALİ:NİSA SURESİ
161. Menedildikleri halde faizi almalarından ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemelerinden dolayı içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık.
162. Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.
163. Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, esbâta (torunlara), İsa'ya, Eyyûb'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettik. Davud'a da Zebûr'u verdik.

Peygamber kendisine vahiy gelen büyük insandır. Bu vahyi insanlara tebliğ ile mükellef olanlarına elçi manasında “resul” denir. Vahiy Allah’ın kullarına, dilediğini söylemesi ve bildirmesi için seçtiği özel bir iletişim yoludur. Melek aracılığı ile olduğu gibi aracısız da olabilir. Vahye mazhar olan peygamber kendisinde, Allah’tan olduğunda asla şüphe etmediği bir bilgi ve aydınlanma bulur. Ayette geçen “torunlar”dan maksat Yakup peygamberin çocukları ve torunlarıdır.


164. Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

Hadislerde yüz binlerce peygamber gelip geçtiği bildirilmiştir. Bu ayet de sayı vermeden aynı gerçeği dile getirmektedir. Buna göre yeryüzünde insanların bulunduğu yerlere her zaman, ilahi mesajı ulaştırmak üzere çok sayıda peygamberin gönderildiği anlaşılmaktadır.


165. (Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir.
166. Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de (buna) şahitlik ederler. Ve şahit olarak Allah kâfîdir.
167. İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır.
168. İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onlan (başka) bir yola iletecek de değildir.
169. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onlanrı yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır.
170. Ey insanlar! Resûl size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır. (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.
171. Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

Hıristiyanlar bir türlü Allah’ın birliği (tevhid) inancına gelememiş, Allah ile peygamberini birbirinden ayıramamışlardır. Hz. Musa ve Hz. İsa, ehl-i kitaba tevhid inancını getirdiği halde, sonradan sapan bu toplumlar Hatemü’l-enbiya’nın sağlam ve aydınlatıcı açıklamalarına rağmen, çoğu itibariyle, gerçeği kabul etmemişlerdir. Hıristiyanlar: "Allah, baba, oğul ve ruhu’l-kudüs’ten ibaret olmak üzere üçtür”, yahut “Allah üç unsurdan meydana gelmiştir, bunların üçü dü birbirinin aynıdır, her biri tam ilahtır ve üçü birden bir tek tanrıdır” diyerek çelişkiye düşerler. Yukarıdaki ayetler onları, gerçek Allah inancı üzerinde aydınlatmak üzere gelmiştir. Ayette Hz.İsa için “Allah’tan bir ruh” ve “Allah’ın kelimesi” denilmiştir. Al-i İmran suresinin 45-47. Ayetlerinde ikinci vasıf açıklanmış, bundan maksadın, Allah’ın “Ol” demesinden ibaret bulunduğu bildirilmiş, Hz.İsa’nın mucizevi bir şekilde yaratıldığı beyan edilmiştir. Meryem suresinin 17. Ayetinden itibaren de birinci vasıf açıklanmış, “Ruh”un, Cebrail olduğuna işaret edilmiştir.


172. Ne Mesîh ve ne de Allah'a yakın melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar. O'na kulluktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır.
173. İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.)
174. Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

Kesin delil Resulullah, nur ise Kur’an-ı Kerim’dir.


175. Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi bilmektedir.

Surenin başlarında 12. ayette geçen kardeşler ana bir kardeşler idi. Buradaki kardeşler ise ana-baba bir ve baba bir kardeşlerdir.



dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla