...::... Salât ü Selâmın Kıymet ve Lezzeti ...::...
Yaşadığı bu garip hâlet-i ruhiye, namazda gerçekleşmiştir. Bediüzzaman, bu metinde mekanın Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin tecellileriyle munis bir mahiyet aldığı gibi zamanın da Resûl-i Ekrem’in manevî riyasetiyle anlam kazandığını ve korku veren özelliklerinin kaybolarak ünsiyet edilen bir hâle inkılap ettiğini söylemiştir. âdeta eşya üzerinde Ilâhî isimlerin tecellileri gibi zamanın da nübüvvet nuru ile aydınlandığına ve anlam kazandığına işaret etmiştir. Başka bir risalesinde Allah Resûlü’nü (aleyhissalâtu vesselâm) tanımayan bir Müslüman'ın Rabbini de tanıyamayacağını, hatta ruhunda hiçbir kemâlin kalmayacağını söyleyen Bediüzzaman Hazretleri, böyle bir insanın “Mahiyetindeki bütün menziller ve lâtifeler karanlığa düşer ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet olur.” diyerek, Allah Resûlü’ne imanın insana kazandırdığı manevî kazançları ifade etmektedir. (24. Söz, 5. Dal). Nebî-i Zişan’a imanı her daim tazeleyen bağlılığımızı ifade eden ise salât ve selâm’dır. Nübüvvet mişkâtından yansıyan nurun zamanı aydınlatması ile zaman kudsileşir. Allah Resûlü’ne salât ve selâm getirmek ise zamanın kudsiliğini hissetmenin yollarını açan bir anahtar gibidir. Bundan dolayı zamanla kayıtlı olduğumuz şu âlemde maddi ve manevî lütuflara nail olmanın yolu Allah Resûlü’ne salat ve selam okuyarak sünnetine ittiba etmeye bağlıdır.
|