Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-22-2008, 03:23   #58
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
2.2 Mantıklı Düşünmek ve Delille Konuşmak :
Düşünceden çıkan bir sonucun tutarlığı ve bilinmeyenlerin bu vesileyle bilenebilmesi için mantık gereklidir. Hz.İbrâhim’in mesajı dogmatizm ve taklitçilikle savaşta yoğunlaşmıştır. O, düşünceyi oluşturacak hükümler arasında bağ bulundurma işi olan “Akıl yürütmeyi” toplumuna öğretmiştir. İnanç dünyasında O’nunla yeni bir devir açılmıştır. O tahkik öğreten bir peygamberdir. Mantıklı düşünme ve huccet’le konuşma öğretmenidir.

“H.C.C” harfleri, gelmek ve kasdetmek anlamındadır. Bu kök, bir âlime gelmeyi, Kâbe gibi belli ve önemli bir yere yönelmeyi ifade etmek için kullanılır. Bu harflerden türemiş olan “Huccet” kelimesi, doğru bir maksada ulaşmak için, hasmın da kabul ettiği önermeler üzerine getirilen delil, hasmı delilsiz bırakarak susturup kendisiyle zafer elde edilen burhan[1] anlamındadır.

Kur’ân-ı Kerim’in uslûbundan anlaşıldığına göre; Huccet getirmenin zıddı, zanla konuşmak, ilimsiz söz söylemek ve atmaktır. Öyleyse mükemmel huccet de Allah katında olacaktır. Kur’ân şöyle buyurur:

“Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka birşeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz, Mükemmel huccet Allah’ındır. O dileseydi hepinizi toptan doğru yola iletirdi.”[2]

K.Kerim, sözü geçen kökten, Delil anlamı taşıyan yirmi kullanım getirir. Bunlardan birisi yukarıda geçen âyettekidir. Bu yirmi kullanımın biri de Sonraki Hayat’da delil getirme durumundan söz eder.[3] Geriye kalan on sekiz kullanımın tamamı ise, peygamberlerden sâdece ikisine ve onların devirlerine âittir. Onlar da, Hz.İbrâhim ve Hz.Muhammed’dir.[4] O âyetlerden ikisi şöyledir:

“İşte bunlar; kavmine karşı İbrâhim’e verdiğimiz huccetlerdir. Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz.”[5]

“Kabul edilişinin ardından Allah hakkında tartışmaya girenlerin huccetleri Rableri katında geçersizir.”[6]

Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus da şudur. Hz.İbrâhim, akıl yürütmelerinde huccetlerini yaratılış düşüncesine vardırmadan bırakmamaktadır. Gök cisimleriyle istidlâl, bu hususta güzel bir örnek oluşturur.

“Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben puta tapanlardan değilim.”[7]

İşte bu nedenle, ünlü müfessir Râzi, O’nu “Muvahhidlerin” reisi ve Kelâmcıların öncüsü” olarak nitelemektedir.[8]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Burhan için bkz. Kur’an-ı Kerim: 2/11; 21/24; 23/117; 4/174; 28/32.

[2] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/148-149.

[3] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/148,149.

[4] Kur’an-ı Kerim: 2/258; 6/80-83; 3/61-66; 3/20; 2/139; 2/139; 2/76; 3/73; 42/15-16; 45/25.

[5] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/83.

[6] Kur’an-ı Kerim: Şura, 42/16.

[7] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/79.

[8] Fahruddin Er-Râzi, Tefsîr-i Kebîr Mefâtihu'l-Gayb: 16/120’de İbrâhim as. hakkında ki ilgili görüşüne bkz.; Ahmet Baydar, İbrâhimi Okuyuş, Beyan Yayınları: s.116-118.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla