Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-23-2008, 01:31   #182
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
1. Hz. Hâcer’in Gayreti ve Tevekkülü :
Hacer, Mekke çevresindeki kuru ve yanık dağlar arasında, su bulabilmek için tek başına koşuşturmaya başladı. Tam bir arayışla, hareketle, gayretle, himmetle, kararlılıkla, kendine güvenle, kendi ayakları üzerinde durmakla, kendi iradesiyle kendi düşüncesiyle... Bir kadın bir anne ve yapa yalnız bir telaş ve büyük bir arayışla...

Hacer, perişan ve sancılı, korumasız, sığınmasız, evsiz, toplumsuz, sınıfsız ırksız, kabilesiz ve ailesiz ama ümitli... Umutlu bir esir, bir garip, bir cariye, kimsesizlerin kimsesine sığınarak, her şeyin ona döneceğine ilmi, ayni ve yakini imanla gayretini sürdürdü.

Yüksek tepelerde bağırıp çağırmadan, saçını başını yolmadan, umutlarını yitirmeden, büyük bir tevekkülün ardında, yapılması gereken gayretini konuşturmaya ve koşuşturmaya çalışıyor. Bebeği cancağızı için bir yudum su arıyor...

Peki burası susuz bir vadi, kupkuru bir yer değil mi? Suyun olmadığını Hacer bilmiyor mu veya unuttu mu? Unutmadıysa bu ne koşuşturma! Yerine otursa ve beklese ya...

Hayır hayır.. O bu şekilde oturmaz ve oturamaz. Oturursa iradesi sa’yı ve gayreti ne olacak?

İsmail, biricik yavrusu, su su diye ağlamıyor mu? Yoksa suyu gökten mi bekliyor, yerden çıkan bir su yok ki, yoksa tevekkülünden bir şey mi eksildi?

O bu şekilde emr olunmuştu, yani ilk önce gayret, sonra tevekkül, asla kolaycılığı seçemezdi, kesinlikle tembelliğe baş vuramazdı, kaderciler gibi davranamazdı. Bir şeyler yapmalı ve en azından su aramalıydı, Allah’ın yardımı için bir şeyleri yaptığını ortaya koymalı idi. Çünkü Allah bizden sa’y istiyor, ibadet istiyor, dünyayı ve ahireti mamur etmemizi istiyor.

Bu da ancak Hacer gibi koşuşturmakla mümkündür, yani biz bir adım atmalıyız ki, Allah da bize doğru on adım atsın, biz O’na koşacağız ki, O da bizi rahmetine gark etsin, biz O’nu sevmeliyiz ki O da bizi, cennetiyle kuşatsın.

Hacer gökten değil, yerden kaynayan bir suyu, manevi değil, maddi bir suyu yani içme suyunu bulmak için koşuşturuyordu.

Herkesin bildiği ve onsuz yapamadığı, yeryüzünde bulunan akıcı bir madde su. Maddi hayatın yanı başında olduğu halde susuzluğunu çektiği şey, bedenin maddi ihtiyacı ve kana kana içtiğimiz su, annede süte dönüşen bebeğin ağzındaki temel gıda olan su....

Su arama çabası; su mücadelesi, maddi hayatın ve yeryüzündeki yaşamın sembolüdür. Somut bir ihtiyaçtır. Ademoğlunun toprakla, dünyayla olan bağıdır! Bu dünyanın cennetidir. Yeryüzünün ziyafetidir![1]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] A. Şeriatı, Hac, s. 73.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla