Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-17-2008, 19:29   #9
Kullanıcı Adı
Berika
Standart 28 Şubat' a bakışınız nedir?
Can Dündar: Sayın Güzel sizinle devam edelim. Aslında paşamın bıraktığı yerden devam edebiliriz ama aynı soruyu size yönelteceğim. Siz 27 Mayıs’ı da, 12 Mart’ı da, 12 Eylül’ü de gördünüz.



Hasan Celal Güzel: Darbelerin çocuğuyum ben yani.



Can Dündar
: Hepimiz öyle sayılır biraz. Acaba bu da onlar gibi bir darbe miydi sizin literatürünüzde?



Hasan Celal Güzel: Onlar gibi değildi ama ondan önce şunu söyleyeyim epeyce beraber olacağız. Ben vatansever anlamında bir milliyetçi olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Türk ordusuna çok sevgi ve saygı duyan bir insanım. Bunu şunun için baştan söylüyorum; çünkü normal ordu mensuplarıyla darbecileri birbirinden ayırmak lazım. Kanunlara uygun hareket eden ve kendi görevini yapan ordu mensuplarını başımızın üzerinde taşırız. Onları çok severiz millet olarak, bende öyle ama kanunlara aykırı olarak, anayasaya aykırı olarak müdahalede bulunan kişiler artık klasik, normal ordu mensupları hüviyetini aşmış demektir. O ayrımı yapmak zorundayım, yanlış anlaşılmasın. Bir anti militarist değilim ben. Efendim 28 Şubat bana göre bir darbedir ama deminki sorunuza vereceğim cevapta da tekrarlıyorum, bu 27 Mayıs gibi, 12 Mart gibi, 12 Eylül gibi bir darbe değildir. Zaten esasında diğer 3 müdahaleyi de inceleyecek olursanız birbirinden epeyce farklı olduklarını görürsünüz. 27 Mayıs’ta bir cunta vardır, biliyorsunu milli birlik komitesi. Onlar genelkurmay başkanına rağmen hatta onu da enterne ederek darbe yapmışlardır. 12 Mart bir muhtıradır. Gerçi yine darbe sonucunu vermiştir ama 9 Mart’taki bir Markist devrimci gruba karşı silahlı kuvvetlerin üst yönetimi ki o üst yönetimde de daha önce 9 Mart grubundayken sonradan değişenler var bildiğiniz gibi. Uluç beyde Ankara’dan takip ediyor, o çok iyi bilir.



Can Dündar: Evet Uluç beye de sorabiliriz.



Hasan Celal Güzel: 27 Mayıs tamamen farklıdır, 12 Eylül. O da bir hiyerarşi dahilinde silsileyi meratine göre eski tabiriyle bütün silahlı kuvvetlerin el koyması gibiydi. 28 Şubat bunlardan farklıdır ama darbedir. Niye darbedir? Darbeden kastım bir askeri müdahaledir. Çünkü ortada her ne kadar yanlış tutumları da olsa, yanlış icraatları da olsa bazı kesimler tarafından şüpheli karşılanabilecek bir takım biraz evvelki filmde de görüldüğü gibi icraatları da olsa meşru bir iktidardır. 1995 Aralık’ında yapılan genel seçimlerde birinci olarak bitirmiştir. Evvela bu iktidara verilmek istenmemiştir, sayın paşamın da söylediği gibi zaten bir kuşku duyulmaktaydı, eskiden beri bu kuşku vardı ve bu yüzden de hatta genelkurmay’ın üst kademesinin gazetelerin manşetlerine intikal ettiği gibi Uludağ’da yaptığı bir takım efendim temaslar neticesinde Çiller ile Yılmaz biraraya getirilmek istenmiştir ve ilk koalisyon böyle kurulmuştur ama sonra bu koalisyon yürümeyince bildiğiniz gibi yaz ayında 96’nın Refahyol denilen o iktidar meydana gelmiştir. Ancak geldiğinden itibaren kurt kuzuyu yemeyi kafasına koymuştur. Onun dışındakiler lafıgüzaftır yani baştan hoşlanılmayan ....



Can Dündar: Burada kuzu Erbakan oluyor.



Hasan Celal Güzel: İrticacı pek iyi tabi haliyle pek kuzuya benzemiyor ama, şaka bir tarafa. İrticacı efendim kabul edilen, geçmişi itibariyle politikada ve laiklik konusunda kendisinden bilhassa zinde güçlerin, bürokratik güçlerin jakoben oligarşinin çok şüpheyle baktığı birisidir. Dolayısıyla ona böyle bir iktidarı teslim etmek konusunda zaten sıkıntı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Erbakan’ın hataları olmamış mıdır, olmuştur. Biraz siz başbakanlıkta dediniz tarikat liderlerini, sonra paşam onu düzeltti köşkte. Başbakanlık köşkü de demek konutu demek, kendisinin evi demektir. İftar daveti vermiştir, bir bakıma mazurdur ama ben olsaydım vermezdim. Çünkü bu hassasiyetleri bilmesine rağmen bunun üzerine gitmesi yanlış olmuştur. Libya seyahati ve daha sonra Suriye, İran efendim Nijerya seyahatleri çok büyük yanlışlıklar ihtiva etmektedir. D8 gibi ideal bir maksada yönelmişte olsa hele Kaddafi’nin daha önce Abdullah Gül’ün, Abdüllatif Şener’in ikazına rağmen büyükelçisinin ikazlarına rağmen hatta benim bile hiçte üzerime vazife olmamasına rağmen telefon açıp hükümet üyelerine aman sakın gidilmesin bu deli adamın yanına denilmesine rağmen gidilmiştir ve yanlış olmuştur.



Can Dündar: Ama bunlara rağmen.



Hasan Celal Güzel: Bütün bunlara rağmen kusura bakmasın kimse ama bütün bunlar bahanedir, bir mazerettir. Aslında kurt kuzuyu yemeye kafaya koymuştur ve daha evvel de bütün şeyler, yönlendirmeler buna göre yapılmıştır.



Can Dündar: Ne amaçla yani Tuncer paşa diyor ki;



Hasan Celal Güzel: Yani şunun için yapılmıştır.



Tuncer Kılınç: Özür dilerim bu arada tabi kurdu da tarif etmekte yarar var. Kurt kimdir?



Hasan Celal Güzel
: Peki Türk Silahlı Kuvvetleri değil müessese olarak.



Can Dündar: Siz bir çete tanımı yapıyorsunuz.



Hasan Celal Güzel: Kurt kılıcından çıkarak siyasete müdahale etme eğilimini gösteren 28 Şubatçı güçlerdir.



Can Dündar: Kimdir onlar?



Hasan Celal Güzel: Kurt’un tarifi bunlar. İsterseniz isimlendiredebiirim ama bence lüzum yok.



Can Dündar: Hayır yani ne amaçla yani ayrı bir örgütlenme mi?



Hasan Celal Güzel: Yani şudur; biraz evvel sayın paşamın söylediği gibi yani iktidardan uzaklaştırmak için bu yapılmıştır. Bu bir darbedir, niye darbedir? Deniliyor ki aslında tank, top yoktur, işte Hasan Korkmazcan türkü söylememiş, borazanlar ötmemiş, Nato’ya bağlılık mesajları verilmemiştir ama klasik bir darbe olarak yine de darbedir, niye darbedir? Çünkü bir defa meşru iktidar çoğunluk partisi netice olarak iktidardan uzaklaştırılmıştır. Yani yakasından tutup ille de adalara, modalara götürerek değil ama parlamento içi bir operasyonla uzaklaştırılmıştır. İkincisi, tank yürütülmüştür, her ne kadar sonra tatbikat yapıldı falan denilse de ortaya çıkmıştır ki bizzat tank yürüten korgeneral İzzettin paşa biz bunu ayarlamak için yaptık demiştir ve gazeteye intikal eden kendisinin tesvip etmediği ifade de şu; Doğu Aktulga paşa da diyor ki; bu kanunlara aykırı suç teşkil ediyor ama yine de sen bilirsin İzzettin paşa diyor. Bu sonradan efendim secaat arzederken söylenilmiş haberler bildiğiniz gibi. Tankta yürümüştür, neticede efendim ültimaton da verilmiştir, muhtıra da verilmiştir. Çünkü 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararı aslında bir muhtıradır, siyasi iradeye ve hükümete bir muhtıradır ve bir zorlamadır. Sonra hukukta kullanılmıştır, çok enterasan. 27 Mayıs’ta yüksek adalet divanı adı altında toplanıpta başsavcı Egesel’in söylediği gibi sizi içeriye tıkan güç bunu böyle istiyor şeklinde müptezel hale getirilen hukuk maalesef 28 Şubat’ta da siyasallaştırılmıştır. Nasıl siyasallaştırılmıştır? Anayasa’nın 138’nci maddesi açıkça hiçbir şekilde hakimlere emir ve talimat verilemez, tavsiye ve telkinde bulunulamaz denilmesine rağmen genelkurmay’a çağrılmışlar, genelkurmay efendim istihbarat dairesi tarafından ve istihbarat başkanlığı tarafından hazırlanan brifinglere tabi olmuşlar ve komutlarla alkışlattırılmışlardır. Bu bizim hukukun yüzkarasıdır 28 Şubat’ta. Üstelik burada da cunta vardır. Yani aynı 27 Mayıs gibi cuntanın adı da batı çalışma grubudur. İllegal bir örgüttür, batı çalışma grubunun kanuni bir meznevi yoktur, yasal yani mevzuata yönelik hiçbir dayanağı da yoktur. Bir tek onay bile yoktur, ben bu konuda bunları iddia ettim senelerce, durmadan da yargılandım.



Can Dündar: Bu yüzden yargılandınız değil mi? Yani bunu batı çalışma grubu faaliyetleri ...



Hasan Celal Güzel: Efendim şu yüzden yargılandım; meşhur 301. Şimdiki 301 bizim zamanımızda efendim onun adı 159’du. Orada da askeri muhafaza kuvvetlerini tahkir ve tevzif vardı. Benim söze başlarken beyan ettiğim gibi bir milliyetçi bir vatanseverin kendi askeri kuvvetlerini tahkir, tevzif temacı olur mu? Ama eğer o asil kuvvetlerden içinden çıkan birileri kanunlara aykırı olarak batı çalışma grubu ismini verdikleri bir darbe, cunta örgütü kurmuşlarsa, fişlemeye girmişlerse onun belgelerini getirdim isterseniz. Tek tek ben bunları açıkladım zaten.



Can Dündar: Onları açıkladığınız için yargılandınız.



Hasan Celal Güzel: Açıkladığım için bir de yargılandım, devlet sırrını ifşadan, halbuki bende kalktım dedim ki; ben devlet sırrını değil, cunta sırrını ifşa ettim. Aksine Türk Ceza Kanunu’nun, eski Türk Ceza Kanunu’nun 151’nci maddesine göre bir suçsa muttari olup ta bir suçakla bilgi alıp ta onu ihbar etmeyen vatandaşlık görevini yapmaz sayılır. Ben vatandaşlık görevimi yaptım dedim, götürdüm Nuh Mete Yüksel’e verdim, ertesi gün de gözaltına alındım. Sonra ya sen bu adam kaçacak filan değil. Niye diye gözaltına alıyorsunuz parti genel başkanından diye bir müşterek dostumuz sorunca Nuh Mete Yüksel; ya ne yapayım, genelkurmay adli müşaviri Erdal paşa, Erdal Şener paşa tuğgeneral 24 saat hiç değilse gözaltında bulundurun dedi demiş.



Can Dündar: Ama sonunda beraat ettiniz.



Hasan Celal Güzel: O davadan ettim ama sonradan halkı isyana teşvikten 30 sene devlet memurluğundan sonra 1 sene ağır hapse mahkum oldum, 312 ve 5 ay Ayaş cezaevinde yattım.

Can Dündar: Çok teşekkür ederim
  Alıntı ile Cevapla