Mevlana ve AKIL
Aşk konusunda belirtildiği gibi Mevlana , akıl-aşk mukayesesinde aşkın üstünlüğünden yanadır. bunun dışında aklı hem övdüğü, hem de yerdiği görülür. Bütün sofiler gibi Mevlana' nın yerdiği ve karşı çıktığı akıl; hissi ve maddi alemle ilgili olan tecrübi ve tabii akıl değil , bu alemin ötesine ait hükümler veren ve İlahi hakikati idrak etme iddiasında olan nazari ve metafizik akıldır. Bu konudaki itirazların büyük bir kısmı da , bilginin tek kaynağı olarak aklı esas alan ve aklın mutlak bilgi kaynağı olduğunu iddia edenlere ve filozoflaradır.
Akıl genel olarak ikiye ayrılır: Akl-ı cüz'i ve Akl-ı Külli. Cüz-i Akıl , insan düşüncesi, yani ferdi akıldır. "Hakikat -i Muhammediye" de denilen Külli akıl ise yaratıcı kudretin faal olarak görülmesine denilir.
Akl-ı kül her şeyi ortaya koyan , bulan , meydana getirendir. Cüz-i akıl , her zaman öğrenmeye muhtaçtır, Küll-i akıl ise öğretmendir. Peygamberler Akl-ı Küldür. Cüz-i Aklı Küll-i Akla Peygamberler ve Veliler bağlar. (Fihi Mafih, 220)Yeryüzünde görülen her şey külli Aklın gölgesidir. Mevlana'nın Cüz-i akla değer vermesi; "Külli akıldan bir parça olmasından, kaynağını , gücünü ondan almış olmasından dolayıdır. Diğer yandan akıl ; melek cinsindendir, ruh gibi latiftir:
"Akılla melek birdirler . Hikmet icabı iki surette göründü.
Hikmet icabı iki surette göründü.
Meleğin kuş gibi kanatları var. Akılsa , kanatsız uçmada.
Onlar birbirine yardım eden iki dost gibidir.
Hem melek , hem de akıl Hakkın keremi olup ; Adem'e yardımda bulunmuşlar ve secde etmişlerdir.
Nefis ve şeytan , bu iki kafirse Adem'e hem düşman oldular hem de haset ettiler. " (Mesnevi III, 3215-19)
Burada belirtildiği gibi aklın değerli olmasının bir diğere sebebi de nefsin zıddı oluşudur :
"Aklın hususiyeti neticeyi düşünmektir. Nefis ise akıbeti düşünmez. "(Mesnevi, II / 1569)
"Akıl galip olursa , nefsin zayıflar. Zira ağır biniciden eşek zayıf düşer. " (Mesnevi, II / 1877)
Ayrıca ;
"O yüce Peygamber ; 'Akıl ; oruçtan da , namazdan da yeğdir." diye ne güzel buyurmuştur.
Çünkü akıl cevher , onlarsa arazdırlar. Namaz ve oruç akıllılar için farz olunmuştur. " (Mesnevi, V / 456-457)
Diğer yandan Mevlana ; "Akıl ; Hakk'a ulaşma yolu değildir. " (Mesnevi I/ / 557) diyerek , aklın yetersizliğini dile getirir. Kastedilen Cüz-i Akıldır :
"Cüz-i akıl , keskin şimşek gibidir. Onun ışığı yolda rehber olamaz.
Şimşeğin nuru rehber olamaz, belki o buluta ağlamasını emreder.
Bil ki akıl şişeği de ağlamak içindir, ta ki yokluk , varlık için ağlasın !
Çocuk aklıyla mektepte bir şeyler öğrenir, yoksa kendi kendine bir şey öğrenemez.
Hatta , aklıyla hekime gider ama aklı tedavisinde işe yaramaz. " ( Mesnevi, III / 342-346)
"Bu aklın görüşü mezara kadardır. Basiret ehlininki ise sur üfleninceye kadar ." (Mesnevi, III / 3334)
Zekilik taslamak denizlerdeki yüzücü gibidir. , ekseriya o sonunda boğulur gider.
Yüzücülükten vazgeç, kin tutma . Bunu ırmak veya Ceyhun sanma , deryadır bu !
Hem öyle uçsuz bucaksız ve derin bir derya ki yedi deniz ona nispetle saman çöpüdür.
Aşk , has erlerin gemisidir. Onun afete uğraması nadir , kurtuluş ihtimali fazladır.
Akıllılığı bırak da , hayrete itibar et. Akıllılık zan , hayranlıksa nazardır.
Aklı Mustafa (S.A.)' nın yolunda kurban edip ; 'Allah bana yeter' le iktifa et"
( Mesnevi, IV / 1424-1429)
Mevlana bu sözlerle cüz-i aklın , insanı Cenab-ı Hakka yaklaştırmada yetersiz olduğunu , bu konuda aşkın gerekliliğini dile getirir. Esasen insana mahsus cüz-i aklın derecesi herkeste değişiktir:
"İnsanların akılları birbirinden farklıdır. Nasıl ki güzellerin görünüşleri de başka başka . " (Mesnevi, III / 1542)
"Bazı akıl güneş gibidir.. Bir diğeri Zühre'ye , kayan yıldıza benzer.
Bazı akıl ışıksız , yanmayan bir mum gibidir. Bir başkasıysa yıldız gibi parlar. " (Mesnevi , V / 762-763)
"Bir çok akıl birleştiği zaman, tek akıldan daha üstün olur. "
"Bu aydın akıllılar kandil gibidir. Elbette yirmi tanesi, bir tanesinden fazla aydınlık verir. " (Mesnevi, VI / 26-38)
İnsanın mutlaka aklımı , aydın bir akılla birleştirmesi gerekir. Zira ancak yaratılışta aklı keskin olanlar eğitimle bu melekeyi geliştirirler. :
"Aklı, ilim ve tecrübe arttırır; böylece insanlar daha bilgili olur ! derler.
Oysa bu batıldır. Zira küçük bir çocuk , herhangi bir tecrübeye sahip değildir.
O çocukken , hile ve tedbirlerle nice ihtiyarı aciz ve şaşkın bırakır.
Ancak yaratılıştan olan üstünlük , çalışıp çabalamakla artar. " (Mesnevi III, 1546-1549)
Mademki akıl , ölçüsü herkese göre değişen nispi bir kavramdır ve birden çok akıl bir araya gelince üstünlük kazanır, o halde :
İnsanın aklı , kolu kanadı gibidir. Aklı olmayan başka bir aklı rehber edinmelidir. "
( Mesnevi, VI/4109)
"Akıllılarla sohbet kuvvet verir. Şeker kamışı , şeker kamışından olgunlaşır. " (Mesnevi, II / 2300)
Neticede ; Mevlana'ya göre akıl hudutludur. Ancak bazı akıllar üstündür ki , bunlar da veliler ve peygamberlerdir. Yalnızca onlar insanın cüz-i aklını külli akla , yani Hakikat-ı Muhammedi'ye , yaradılış sırrına ulaştırabilir. Bu iki akıl arasındaki bağı teşkil edenler peygamberler ve veliler, onların yolları da aşktır. Öyleyse insan mahdut aklıyla yol almaya kalkışmamalı; aklın küçük adımlarını bırakıp , aşkın kanatlarıyla ilerlemelidir.