Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-15-2007, 13:54   #1
Kullanıcı Adı
kobbal
Standart kürt siyasileri ikiye bölündü
22 Temmuz, Kürt siyasi hareketindeki temel bir ayrışmayı da gün yüzüne çıkardı. Bağımsız milletvekilleriyle Meclis’e giren DTP, sadece Kürt solcuların partisi. Kürt sağının adresi ise AK Parti.
Bugüne kadar suskun kalan diğer Kürt aydınları, 22 Temmuz sonuçlarından da cesaret alarak Kürt siyasi hareketlerini masaya yatırıyor. AK Parti’nin Güneydoğu’da oyların yarısını toplaması PKK sultası altında yürütülen siyaset anlayışını darmadağın etti. Bu sıcak gelişmeyle birlikte Kürtler, ‘muhafazakârlık’, ‘Kürt milliyetçiliği’, ‘Türk solu ve Kürtler’ gibi kavram ve konuları da yeni bir düzlemde tartışıyor.

‘Kürt milliyetçiliği’ kavramı bu tartışmanın en ‘yavan’ kısmını oluşturuyor. Önemli bir kesime göre, ‘Kürt milliyetçiliği’ sosyolojik anlamda doğru bir tabir değil; Kürtler ‘Kürtçülük’ yapıyor görüşü hâkim. Kürtlerin önemli aydınlarından Tarık Ziya Ekinci, Kürt milliyetçiliği yerine Kürtçülük kavramının kullanılması gerektiğini söyleyenlerden: “Kürtlerde milliyetçilik olamaz. Milliyetçilik ötekini dışlamaktır, ötekilere göre kendini üstün saymaktır. Kürtlerin çabası Türklerden üstün olduklarını ispatlamak değil, onlarla aynı seviyeye gelmek içindir. Bu yolda yapılanlar da Kürtçülüktür.”

SOL, KÜRT SİYASETİNİ HALKTAN KOPARIYOR

Ekinci’ye göre Kürtlerde sağ ve sol ayrımı var ve bu konuda Kürtler arasında bölünmeler söz konusu. Diğer bir sonuç ise Türk solunun Kürt hareketine büyük zarar verdiği yönünde. İşte fırtına da tam bu noktada kopuyor yani eski tüfek Kürtlerin, Türk solunun Kürtlere zarar verdiği tezini savunmasından… Kürt siyasi hareketlerine öncülük eden bütün partiler sol bir çizgiyi benimsedi ve dindar Kürtlere bu çizgi üzerinden ulaşmaya çalıştı. Tabanla hiçbir zaman uyum sağlayamayan siyasi Kürt hareketlerinin toplumun genelinde bir destek bulması söz konusu olmazken, Kürt siyasi partileri sandıkta en fazla yüzde 6 oranında oy alabildi.

Türkiye İşçi Partisi’nde (TİP) ve Doğu Devrimci Kültür Ocakları’nda (DDKO) aktif görev alan İbrahim Güçlü, sol konusunda Kürtlerin kafasının karışık olduğunu, artık bu meseleyi kendi aralarında tartışmaya başladıklarını vurguluyor. Güçlü, solun, siyaset yapan Kürtleri öz tabanından kopardığını düşünüyor: “Türk solu Kürtlerin hak ve taleplerini bir uçuruma götürdü. Ben TİP’e Kürt meselesini çözecek diye katıldım; ancak orada komünist oldum. Arkadaşlarım da öyle. Bu bizim açımızdan bir zaman kaybı oldu.”

Solculuk Kürtleri bir arada tutmaya yetmedi. Türkiye İşçi Partisi’nden sonra Kürtler kendi içinde çok sayıda bölünmelere gitti. Kawa, Rizgari gibi eğilimler, çok az sayıdaki mensuplarıyla Kürt meselesine kendince çözümler aramaya koyuldu. İbrahim Güçlü, solun Kürtleri nasıl parçaladığını özeleştiride bulunarak açıklıyor: “Sol Kürtlere göre bir yol değil. Kürtler için geniş katılımcı bir yapı lazım. Kürtler dindardır; buna dikkat edilmeli. Temel mesele Kürtlerin hak ve talepleri olmalı. İdeolojiler ön plana çıkmamalı.”

KÜRTLERE MARKSİST TEZGÂH

Solun Kürtleri sadece bölmekle yetinmeyip öz tabanından da koparma süreci hem terör örgütü PKK’yı doğurur hem de Kürtleri inanç temelleri bakımından sarsar. Aslında söz konusu süreç 27 Mayıs askerî darbesinden sonra başlar. Özellikle Türk Solu dergisinin birçok yayınında Kürtlere yönelik demokrasi, özgürlük söylemlerini dile getirilmesi Kürtleri sola ciddi bir biçimde yaklaştırır. Ancak Kürtlerin sol içindeki net duruşları (Türkiye İşçi Partisi) TİP ile olur. 1961’de kurulan TİP’te Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Sadun Aren gibi isimler vardır. Kürtlerin ileri gelenleri de TİP çatısı altına girer. Tarık Ziya Ekinci, Canip Yıldırım, Kemal Burkay, Dr. Naci Kutlay, Mehdi Zana, Burhan Tahsin Ünal, Zülfikar Tiğrel ve Tahsin Avcı gibi Kürtler TİP içinde Kürtlerin hakkını savunacaklarını düşünmeye başladılar. Kürtler Aybar çizgisini benimsediler. 16 Eylül 1967’de TİP’te yer alan Kürtler “Doğu Mitingleri” adı verilen eylemleri başlattılar. Bu eylemler daha sora Doğu Devrimci Kültür Ocakları’nın (DDKO) kurulmasına zemin hazırlar.

Bu tarihlerde Kürtlere katılan teröristbaşı Abdullah Öcalan yeni yeni isim yapmaya başlayacaktır. DDKO’da görev almayan Öcalan Türkiye Komünist Partisi Cephesi (TKPC) ile ilgilenmektedir. Mahir Çayan’nın teorilerini kuracağı yeni hareketin ana omurgasına oturtur. Ancak DDKO, TİP ve TKPC’de bulunanların ortak özelliği sol görüşlü olmalarıdır. Kürtler kısa süre sonra önce Türklerden kopar daha sonra da kendi aralarında ayrışırlar. Bu Kürtlerin bazıları TİP’de kalmayı tercih ederken kimisi de Rizgari, Ala Rizgari, Kawa, Kürdistan Ulusal Kurtuluşu (KUK), Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKÖ), PKK gibi gruplar altında toplanır. Ancak bütün grupların sol bir çizgide olmaları ve yer yer Marksist bir ideolojiyi benimsemeleri dikkat çeker. Kürt kelimesinin yanına komünizm, sosyalizm gibi kavramlar alarak yoluna devam eden Kürt ayrılık hareketleri, Kürtlerin muhafazakâr yönüne hiçbir zaman vurgu yapmaz nedense!...


Abdülmelik Fırat: DTP, KEMALİST SOLUN PARTİSİ

Eski milletvekili Abdülmelik Fırat, DTP ve PKK’yı Aksiyon’a değerlendirdi.

- DTP’nin yüzde 20 oranında oy kaybetmesi, partinin Kürt tabanına hitap etmediği yorumlarına neden oldu. Bu doğru bir değerlendirme mi?

Öncelikle kesin bir ayrım yapmak gerekir. DTP’nin tabanı Marksist değil Kemalist’tir. Türkiye’de kendisini Marksist veya aşırı solcu görenlerin yüzde 90’ı din düşmanıdır; örfe, âdete karşıdır. DTP, seçimlerde tek bir inançlı Kürdü aday göstermemiştir. Türklerin sosyalist bir iki adayını içlerine aldılar. Kürt halkını kandırdılar. Bunda bir terslik ve bir düzensizlik var. Bu tutarsızlık Kürtleri rencide ediyor.

- DTP solcu bir parti olduğunu açıklıyor.

Saddam ve Nasır sosyalistti; fakat namaz kılıyorlardı. Bizdekiler bütün bunları siliyor. Dini reddediyor. Birden ulusalcı kesildiler. Kürtler dindar insanlardır. Kürtleri kullanmaya çalışanlar bunları tespit edemiyor. Amerika PKK ile temas halindedir; ancak dindar Kürtleri destekleme diye bir durum yok.

- DTP çizgisi ve PKK’nın Kürtlerin dinî inancını zedelediği söylenir. Sizce bu doğru bir değerlendirme mi?

Kesinlikle doğrudur. Bugün PKK diye bir şey yoktur. Onu kurduran derin devlettir ve NATO’dur. Bu apaçık ortadadır. Onlar için PKK kurtarıcı can simididir. Onu terör olarak gösterip kendi iktidarlarını yürütmek istiyorlar. Kürtlerin yüzde 80’i dinine bağlıdır. Fakat bugün PKK bunların başına oturmuş idare etmeye çalışıyor. Sosyal bilimlerde bir tespit var; bir siyasi hareket yüzde 5’e ulaştığı zaman yüzde 95’i sürükler götürür. PKK böyle bir şeydir. Ancak PKK’nın destekleyenleri içinde oturaklı dindar Kürtler de var. Sıkışınca onlar da Kürt kelimesini görüp, buna aldanıyor ve PKK’yı destekliyorlar. Aslında PKK onların düşmanıdır. Ama denize düşenin yılına sarılması gibi bir şeydir.

- Sizce Kürt milliyetçiliği tanımı doğru mu?

Kürt milliyetçiliği yapan PKK’dır. Bu da Kürtleri garnitür olarak kullanıyor. Kürt milliyetçiliği nasyonalist değildir. Zaten bu Kürtlerde yerleşmemiştir. Millet denilen manada bir millî duyguları var. Her toplumda olduğu gibi. Ortadoğu’da en liberal düşünceye sahip millet Kürtlerdir. Araplardan zülüm görmelerine rağmen onlara karşı değil, Türklere, Perslere karşı değil... Ama Türkler Kürtlere karşı tavır alabiliyor. Amerika Irak’taki Kürtleri tutuyor. Araplar içinde Kürtleri desteklemesi menfaat içindir. Amerika aslında oradaki Kürtlere bir baskı uyguluyor. Bu yüzden Talabani ve Barzani Türklere merhaba demekten bile çekiniyorlar, korkuyorlar. Kürtlerin bazı sert açıklamaları bundan kaynaklanıyor.



Feridun Yazar ( Kürt DemokrasiForumu Genel Başkanı): TÜRKİYE KÜRTLERİ
MİLLİYETÇİLİK YAPMIYOR

“Kürtlerin kendi varlıklarını ortaya koyma ve haklarını talep etmeleri ile ilgili çalışmalar milliyetçilik değildir. Ama Kuzey Irak’taki Kürtler milliyetçilik yapabilirler. Onların bölgelerinde bir Kürt yönetimi var. Her türlü haklarını kullanıyorlar. Bundan sonra kendilerini başka milletlerle mukayese edebilirler. Bu yüzden MHP’de görülen milliyetçilik ile Kürtlerin yaptığı çalışmalar karıştırılmasın. Burada Türklerin üstünlüğü vurgusu vardır. Kuzey’deki Kürtlerin yaptığı ile MHP’nin yaptığı milliyetçilik aynıdır.”



Mehdi Zana: KÜRTLER SOL İDEOLOJİYLE ZAYIFLATILDI

“Türk solu Kürtlere zarar vermiştir. Solun içinde istihbaratçılar vardı. Bunlar Kürtlerle güzelce oynadı. Ben de içlerindeydim, benimle de oynadılar. Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde birtakım güçler hep oldu. TİP, İstanbul ve Ankara’da ortaya çıktı; ama Kürtleri bünyesine alarak güçlendi. Kürtler için artık ideolojiler olmamalı. Onlar da Kürtleri kullanmasın. Kürtler de kendi haklarını ve taleplerini yerine getiren bütün siyasi akımlar içinde yer alabilirler. Mesele burada Kürtlük olmalı.

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder