Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-23-2008, 03:27   #1
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Dini Terimler Sözlüğü (K)
KIYÂMET:

1. Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın sûr denilen ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir âlete üfürmesi, (nefha-i ûlâ: Birinci üfürme) ile bütün canlıların ölüp, her şeyin yok olması, kâinâttaki (varlık âlemindeki) nizâmın, düzenin bozulması, kıyâmetin kopması. (Bkz. Sâat)

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Kıyâmet muhakkak gelecektir. Bunda hiç şüphe yoktur. (Hac sûresi: 7)

Ey insanlar! Rabbinizin azâbından korkun. Muhakkak kıyâmetin zelzelesi (sarsıntısı) pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, analar, emzirdikleri çocuklarını bırakıp unutur, hâmile kadınlar çocuklarını düşürür. O günün dehşetinden sen insanları sarhoş bir hâlde görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Fakat Allahü teâlânın azâbı çok şiddetlidir. (Hac sûresi: 1,2)

Kıyâmet kötü insanlar üzerine kopar (iyi insanlar bulundukça, Allahü teâlâ kıyâmeti koparmaz). (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)

Yeryüzünde Allah diyen bir kimse kalıncaya kadar kıyâmet kopmaz. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)

Allahü teâlâ, sûr üfürüldükten sonra, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu vakit, dağlar uçar, bulutlar gibi yürümeye başlar. Denizlerin bâzısı bâzısına taşar. Güneşin nûru giderek simsiyâh olur. Dağlar toz hâline gelir. Âlemler birbirine girer. Yıldızlar, dizili incinin kopup dağıldığı gibi olur. Gökler gülyağı gibi erir ve değirmen döner gibi döner ki, şiddetli bir şekilde hareket eder. Bâzan toplanır, bâzan da dümdüz olur. Allahü teâlâ, göklerin parça parça olmasını emr eder. Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ve kürsîde diri olarak kimse kalmaz. Her canlı vefât etmiş olur ve eğer rûhânî ise, rûhu gitmiş olur. Yerde taş üstünde taş kalmaz. Göklerde hiç canlı kalmaz. (İmâm-ı Gazâlî, Kurtubî, Kâb-ül-Ahbâr)

2. Her canlının ölüp, âlemin nizâmının düzeninin bozulmasından bir müddet sonra, yine Allahü teâlânın emri ile İsrâfil aleyhisselâmın ikinci defâ sûra üfürmesi ile bütün ölülerin yeniden dirilip, hayat bulmasından, yeni bir hayâtın başlamasından sonra herkesin bulundukları yerden, kabirlerinden kalkıp, mahşer (Arasât meydanı) denilen yerde toplanıp, dünyâda yaptıklarından hesâba çekilecekleri ve herkesin Cennet'e veya Cehennem'e gidinceye kadar devâm edecek olan zaman. Bu zamâna kıyâmet günü de denir.

...O (Allahü teâlâ) elbette sizi kıyâmet günü mahşerde (Arasât meydanında) kabirlerinizden toplayacaktır. Bunda aslâ şüphe yoktur... (Nisâ sûresi: 87)

Kıyâmet günü, herkes dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamayacaktır. Ömrünü nasıl geçirdi? İlmi ile nasıl amel etti? Malını nereden kazandı ve nerelere harcadı? Cismini bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)

Kıyâmet Alâmetleri:

Kıyâmetin kopmasının yaklaştığına dâir Resûlullah efendimizin haber verdiği büyük ve küçük alâmetler, işâretler.

On büyük alâmet görülmeyince kıyâmet kopmaz. Bunlar: Duhan (duman), Deccâl, Dâbbet-ül-erd, güneşin batıdan doğması, Îsâ aleyhisselâmın gökten inmesi, Ye'cüc ve me'cüc'ün çıkması, doğuda, batıda ve Arabistan'da yer batması, bunlardan sonra Yemen'den bir ateş çıkıp, insanları bir araya getirmesidir. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Kıyâmet alâmetleri, büyük ve küçük olmak üzere iki kısımdır. Küçük alâmetlerin sayıları pekçok olup, bir kısmı ortaya çıkmış ve çıkmaya devâm etmektedir. Bâzıları şunlardır: İnsanlardan ilim, emânet kalkar, câhillik artar. Emîn kimse bulunmaz. Oyun ve çalgı âletleri çok kullanılır. Adam öldürmek ve fitne çok olur. İnsanlarda, birbirine karşı sevgi kalmaz. İslâmiyet'e uygun işler ayıp sayılıp, terk olunur. (İbn-i Hacer-i Mekkî, İmâm-ı Süyûtî)

Kıyâmet-i Kübrâ:

Büyük kıyâmet. Canlıların öldükten sonra tekrâr diriltildikleri gün, zaman. Kıyâmet günü.

Kıyâmet-i Suğrâ:

Küçük kıyâmet, herkesin kendi ölümü.

 

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder