Gazetenin özgürlük anlayışı mı değişti yoksa gazete yönetiminde “Fehmi Koru ile baş edemeyiz” korkusu mu var?
Bilemiyoruz.
O dönemde Ahmet Taşgetiren, toplumun geneli tarafından fazla da yadırganmayan
ölçülü bir eleştiri getirmişti Başbakan’ın politikalarına karşı…
Konuyla ilgili şu an yaygın olan genel kanaat “Köprünün altından çok sular aktı ve Başbakan, bugün tekrar Ahmet Taşgetiren’le
paralellik arz eden bir noktaya geldi bile.”
Burada benim vicdanımı rahatsız eden esas mesele; şu ya da bu şekilde gazete yönetiminin Koru’ya gösterdiği
toleransın binde birini, taa kuruluşundan beri gazetenin başyazarlığını yapan Taşgetiren’e göstermemesi.
Bunun nedenini sorguladığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
Efendim gazete yönetimi şöyle düşünmüştür. “Ahmet Taşgetiren garibandır.
Ölçülüdür, sesini fazla yükseltemez. Köşesine çekilir. Çirkeflik yapmaz. Onu pek savunan da çıkmaz. Savunsa savunsa sadece Vakit gazetesi savunur. Bir de Ahmet Taşgetiren mütevekkil bir adamdır, kaderine razı olur, sineye çeker.
Oysa Fehmi Koru öyle mi?
Elinden gelen her şeyi yapar, gürültü çıkartır. Ahmet Taşgetiren gibi tevekkül etmez. Özel ilişkilerini devreye sokar. Bilderbergciler’le bile aralarına katılana kadar mücadele etmişti. Onun için Koru’yla
uğraşmaya gelmez!”
Tablo bu.
Şimdi dönelim Koru’nun mukayesesine:
Koru’nun eleştirisi, Taşgetiren’in eleştirisine göre orantısız, çok daha ağır ve çok çirkindi. Yenilir yutulur tarafı yoktu.
Koru, Başbakan’a, “Obama gibi geldiler Bush gibi oldular” ithamında bulundu.
Obama daha başa gelmemişken, Fehmi Koru nasıl böyle bir
yargıda bulunabilir, anlamak mümkün değil.
Neyse, kronolojik hatayı görmezden gelelim.
Ağzından çıkanı kulağı duymazcasına
insafsız izansız bir eleştiri yaptı…
Nasıl mı?
O Bush ki;
Afganistan’da kadın, çocuk, yaşlı, erkek demeden binlerce Müslüman’ı
katlettirdi, namusları
kirlettirdi ve zulme hâlâ devam ediyor.
Irak’ta 1 milyondan fazla insan
öldürttü, 3 milyon insanı da
göç ettirdi. Ölen ve göç eden sayısı da her geçen gün artıyor.
Somali’de istikrarlı bir düzen kuran Müslümanların üzerine Etiyopya’yı saldı ve asker göndererek, oradaki masum halkı ve haneyi
tarumar etti.
İsrail’e sınırsız destek vererek, daha çok Filistinli
katlettirdi, hâlen de katlettiriyor.
Komutanları, Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına
çuval geçirdi.
Her gün
‘İran’a vuracağım’ tehditleriyle, dünyanın psikolojisini bozdu.
Türkiye’nin baş belası olan PKK’nın askerlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkmasına
örtülü destek verdi...
Ha bu arada Koru, Obama’yı ne kadar tanıyor ki!
Daha bugün Habervaktim Dış Haberler Müdürü Nedim Aslan, Prof. Noam Chomsky’e Obama’nın ne olduğunu sormuş, ki Chomsky Bush’u da Obama’yı da çok daha iyi tanıyor.
Obama’nın, Koru’nun pek de öyle algıladığı gibi bir isim olmadığını söylüyor Chomsky. Ne diyor peki: “Obama’yı destekleyenler, bugünkü finans krizinin sorumlularıdır.
Obama’nın Beyaz Saray Sekreteri Yahudi Rahm Emanuel İsrail ve savaş yanlısıdır ama Obama da en az onun kadar
İsrail yanlısıdır. Obama’nın etrafındakiler Demokrat Parti’nin sağ kanadını temsil ediyor.”
Fehmi Koru’nun Başbakan’a getirdiği eleştiriyi şimdi nasıl okumalı? Elbette, bir yazarın, düşüncesini gazete yönetiminden bağımsız bir şekilde ifade etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Ancak, Başbakan’a bu eleştiriyi
başka bir Yeni Şafak yazarı yapsaydı, acaba gazete yönetimi nasıl davranırdı? Ahmet Taşgetiren’in akıbetine uğrar mıydı?
Varın bunun hesabını siz yapın!
Adaletin bu mu medya!