Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-02-2009, 23:49   #3
Kullanıcı Adı
HAKK DAVA
Standart
Daha sonra söz alan Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, yaptıkları konuşmalarda, askerlerin önerilerine sıcak baktıklarını belirttiler. Ancak Çiller, konuşmasında, yine de demokrasi üzerinde durmayı ihmal etmedi:

"Demokratik rejimin kesintiye uğrayacağı yolundaki iddialar, Batı nezdinde Türkiye'yi zor duruma sokmaktadır. Demokrasinin de, laikliğin de teminatı biziz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi.


Toplantı boyunca sakin görünen Başbakan Erbakan, söz sırası kendisine geldiğinde, önce, bir görevliden, Cumhurbaşkanı’nın önünde duran Anayasayı kendisine getirmesini rica etti ve sakin bir üslupla şunları söyledi:

"Önce, tüm üyelerin, samimi duygularını, içtenlikle dile getirmiş olmasından dolayı, bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim. Son zamanlarda, bazı odaklar, REFAHYOL Hükümetiyle TSK'yı, karşı karşıya getirme gayreti içindeler. Biz, Refah Partisi ve REFAHYOL Hükümeti olarak, hiçbir zaman rejimi değiştirme gayreti içinde olmadık ve olmayız. Biz, laikliğin din düşmanlığı olarak gösterilmesine karşıyız ve laikliğin, her fırsatta inançlı insanlara karşı kullanılmasından rahatsızlık duyuyoruz."

Ancak, Türkiye'de laiklik, bazı çevreler tarafından din düşmanlığı şeklinde anlaşılıyor. Laiklik, din düşmanlığı olarak algılanmamalıdır. Biz, Avrupa ve Amerika'daki laiklik uygulaması ne ise, ülkemizde de, aynen öyle olmasını istiyoruz. Buna karşı dindarlık da, laiklik karşıtı olmak, demek değildir.

REFAHYOL olarak, gayemiz, devlet-millet kaynaşmasını temin etmektir. Bu bakımdan, Hükümetimiz hakkında yapılan bu tür propagandalar, maksatlıdır. REFAHYOL Hükümeti'nin, bugüne kadar laiklik karşıtı hiçbir icraatı olmamıştır. Birkaç partilinin yaptığı bazı hareket ve sarf ettiği sözlerin hükümet icraatı gibi algılanmaması gerekir.

Kurulun asker üyesi arkadaşlarımız, bazı tekliflerde bulundular. Bu teklifler, MGK Kararı haline getirilsin, dediler. Anayasayı korumak, elbette hepimizin görevi. Ancak, Anayasa bir bütündür. Anayasayı korumak, bütününü korumakla olur. Onun için ben, şimdi size, Anayasanın 2. maddesini okuyacağım, ama yarısını değil, tamamını okuyacağım... Önce yapılan teklifler bu maddedeki prensiplere uygun mu, ona bakmak lazım. Biz Milli Güvenlik Kurulu olarak sadece laikliği değil, bu maddede yazılı olan hususların her birini korumakla yükümlüyüz...

Görülüyor ki, bu maddede toplumun huzuru var, milli dayanışma faktörü var, adaletle muamele ilkesi var, insan haklarına saygı var. Bunların her birini, ayrı ayrı dikkate almak zorundayız. Yapılan önerileri, önce bu kriterler açısından değerlendirmemiz gerekir. Vakit hayli geç oldu, ama müzakerelere devam edebiliriz... Toplantının uzaması, dışarıda bazı tedirginliklere yol açabilir derseniz, toplantıyı yarına erteleyelim, yarın kaldığımız yerden devam edelim, ama mutlaka tartışalım. İsterseniz yapılan bu teklifleri MGK Genel Sekreterliği'ne gönderelim, onlar bu Anayasal kriterler açısından teklifleri incelesin, ondan sonra önümüze getirilsin, konuşalım."

Konuşmanın bu noktasında, Erbakan'ın sözünü kesen Demirel, şu öneride bulundu:

"MGK Genel Sekreterliği'nde bu incelemeyi yapmak için, ne ye*terli hukuk müşaviri kadrosu var, ne hukuk uzmanları. Bence Genel Sekreter bunları, bir yazı ile Hükümete göndersin, incelemeyi Hükümet yaptırsın!"

Demirel'in yaptığı bu çok yerinde teklif, tüm üyeler tarafından tartışılmadan kabul edildi. Böylece, Genelkurmay Başkanlığı tarafından tavsiye kararı haline getirilmesi için yapılan öneriler, Milli Güvenlik Kurulu kararı haline getirilmeksizin Başbakanlığa gönderilmek üzere Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne tevdi edildi.

Böylece, yoğun medya ilgisi altında, saat 15.00'da başlayan MGK toplantısı 9 saat devam eden tartışmalı bir çalışmadan sonra, gece yarısı saat 24.00'a doğru, yine aynı medya ilgisi altında sona eriyordu.
HAKK DAVA isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla