Ak parti iktidara geldiğinde Başbakan “bize üç yıl müsaade edin!” demişti. Ben o açıklamayı dinlediğim gün “üç yıl feda olsun!” dedim. Üst üstte yaşadığımız krizlerden bunalmıştık zaten. Üç yıl içinde düzelsin yeter ki diye düşünmüştüm. Ancak aradan altı yıl geçti. Biz hala ekonomik krizi konuşuyoruz.
Birisi yazarımıza krizin Erdoğan, AK Parti vs. tarafından değil; küresel olduğunu söylerse iyi etmiş olur.
Ve başabakan '3 yıl müsaade edin' demişti. Evet, bizde ÜÇ YIL FEDA OLSUN demiştik..
Ama daha 3 yıl bile olmadan her seçimde oyunu ARTIRARAK gittiyse demek ki ÜÇ YIL FEDA OLSUN diyenler gerçekten de o '3 yıl müsaade' isteminden memnun ve arzuların yerine getirildiğinden tatminkar vaziyette imiş.
İlk defa alış veriş yaptığım bir esnafa işlerini sordum, alışveriş sonrası çayını içerken.
“Ne sen sor ne de ben söyleyeyim” diye söze başladı esnaf. “Bir dokun, bin ah işit” sözüne hak verircesine başladı anlatmaya.
İşte fark burda sanırım. Yazarımızın '3 yıl müsaade esnafı' öyle diyor. Bizim '3 yıl müsaade esnafı vs.'miz hep şükr ediyor. Gerçeği de biliyor görüyor beraberinde hali kötü de olsa BAŞINDA CHPde olsa 'şükrolsun Yaradana' diyor...
Fark burda sayın yazar.
“Devleti yönetmek çoluk çocuk işi değil” demişti Erbakan hoca, Ak Partinin ilk yıllarında. Bu cümleleri duyduğumda çok kızmıştım. Bugün yaşananlara baktığım zaman, Erbakan hocanın ne kadar büyük bir Siyasetçi olduğunu, ne kadar büyük bir ferasete sahip olduğunu daha iyi anlıyorum.
Baba da yahut büyük de o 'devlet yönetme' dirayeti yok ise, PES diyor ise; dirayeti ve azimli ÇOCUK o işi HAYLİ HAYLİ yapar ve yapıyorda.
Devleti yönetmek çocuk işi değil... Hadi böyle olsun...
Peki, ama şimdi onun oyunun bekçisi olan Numan Kurtulmuş'ta o ÇOCUK kategorisine giriyor.
DEVLET YÖNETMEK ÇOCUK İŞİ Mİ Kİ DE ONA BEL BAĞLANDI?...
Her şey tuhaf. Sebebe bakarsak sonuç bile absürd (çıkabiliyor böyle).... 