Bu çağda hala daha bunları konuşmak son derece çağ dışı buluyorum. Ayrıca altta yazan yazıyı son derece dikkatli okuyunuz.
Osmanlı ülkesinin vatandaşları kılık-kıyafetleri ile tam bir karışık görünüşe sahiptiler. Müslüman, Hıristiyan din adamları ibadet yerlerinde taşıdıkları giysilerle her yerde dolaşıyorlardı. Pek çok vatandaş şalvar, potur içinde, kafaları garip külahlarla süslü biçimde gülünç bir durum gösterirlerdi. Sivil aydınların elbiseleri Batılı görünüşteydi. Ancak kafada mutlaka fes bulunuyordu. Fes, Müslümanların büyük önem verdiği, müminlerin saygı işareti olarak başlayan kırmızı bir başlıktır. Ayrıca Kuran’da belirtildiği gibi güneşliksiz başlık, “yüzü güneşe dönük” savaşmanın da bir işareti olarak kabul edilir. Fes bir Yunan başlığı idi. II. Mahmur modernleştirmeye çalıştığı bürokraside, memurların düzgün bir kılıkla görünmeleri için bunun giyilmesini zorunlu kılmıştı. O zamanlar din adamları büyük itirazlarda bulunmuşlar, fes giyenin “kafir” sayılacağını söylemişlerdi. Zamanla fes bir İslam başlığı durumuna gelmiş Osmanlılığın bir sembolü olmuştur. Elbisesi Batılı kimselerin fes giymesi gülünç bir durum yaratıyordu. Fes Türk halkının başından atılmalıydı. Böylece hem kıyafet laikleşecek, hem de Türk vatandaşı modern dünyanın insanları gibi giyinmiş olacaktı. Bütün sorun, halkın kıyafetini laikleştirerek, dinsel hayatın simgelerini günlük yaşayıştan uzaklaştırmak ve kılık-kıyafet ile din arasında bir ilişki olmadığını göstermekti.
Kadın kıyafetlerinde 2. meşrutiyet döneminde halk arasında bazı değişiklikler meydana gelmiş, Balkan savaşları sonrasında bu değişiklik hız kazanarak devam etmiştir. Kadının çalışma hayatına katılması da kadın kıyafetlerinde değişikliklere yol açmıştır. Kadınlar eski şartlarda giymek zorunda kaldıkları kıyafetlerini bırakarak daha pratik ve kullanımı daha rahat kıyafetler benimsemeye başlamışlar ve bu yüzden zaman zaman polis müdahalelerine maruz kalıp bazen de muhafazakar grupların saldırılarına uğramışlardır. Bu dönem cemiyetleri özellikle Türk ocakları, İttihat ve Terakki Partisi ve bazı kadın cemiyetleri kadınların kıyafetlerinin değişmesini isteyen faaliyetlerde bulunarak, kadının sosyal hayata katılmasını kısıtlamayacak yeni bir giyim tarzını topluma benimsetmeye gayret etmişlerdi. Özellikle Halide Edip’in Yeni Turan romanında peçesiz, başörtülü, mantolu kadın kıyafeti “Müslüman Türk Kadın Kıyafeti” olarak Türk Ocakları tarafından topluma örnek kadın kıyafeti olarak sunulmuştur.
Atatürk 1925 yılı Ağustos ayında Kastamonu’ya bir geziye çıktı. 25 Ağustos’ta Kastamonu’ya vardı. Kastamonu tutucu olmakla tanınmış bir yerdi. Atatürk’ün bu önemli adımı neden orada attığını herkes merak ediyordu. Bunun nedenini soran arkadaşlarına şöyle cevap vermiştir: “Kastamonu dolaylarına il kez gidiyordum. Halk benim başımda ne görürse onu hemen kabullenecekti. Halbuki örneğin, İzmir’de bu işi yapsaydım, yalnız şapkamı göreceklerdi. Atatürk’ün halkı ne kadar iyi tanıdığı bu sözleri açıkça göstermektedir. Kastamonu halkının şapkayı hemen kabullenmesi yurdun her yerine yayıldı. Herkes hemen fesi attı. Bu olay, Türk ulusunun fesi asla benimsemediğini gösterir. Fesin yasaklanması ve yerine şapkanın konmasıyla, gerek değişik din ve mezhepten, gerekse değişik görüşten yurttaşlar arasında Müslüman ve Müslüman olmayan ayrımı yapılması da son buldu. Her birey, dini, mezhebi, görüşü, cinsiyeti… ne olursa olsun başka bireylerin de kendisiyle eşit haklaya sahip yurttaş olduğunu ve her günkü yaşamıyla kavrayıp uygulama olanağını buldu. 25 Kasım 1925’te “Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun” çıkarıldı. Şapka Türk ulusunca benimsendi.
Şapkanın kabul edilmesinin inkılap tarihimizdeki yeri büyüktür. Çünkü bu serpuş, Doğu ve Batı medeniyetini ayıran bir sembol hükmündeydi. Şapka taşıyanlar kafir sayıldığı için onların medeniyet eserleri de yüzyıllarca küfür sayılmıştı. Meşrutiyet devrinde Türkiye’de yeni fikirleri temsil eden kimselerin karikatürleri tahrik edilirdi. Şapkanın alınmasıyla, II. Mahmut döneminde başlamış olan kıyafet devrimi tamamlanmış olduğu gibi, fes ile ifade edilmiş olan Batı Medeniyeti düşmanlığı zihniyetinin de ortadan kaldırılması için çok önemli bir hareket yapılmış oldu.
|