Böyle bakıldığında 27 Mayıs'tan bugüne uzanan darbelerle şu an yaşamakta olduğumuz sürecin niteliksel olarak farklı olduğunu söylemek durumundayız. Geçmiş darbelerde dizginler ordunun elindeydi. Zamanlamasını kendileri saptadılar, olayları yönlendirdiler ve koşulların olgunlaşmasını beklediler. Öyle ki darbe noktasına gelindiğinde risk de asgariye inmiş, kurumun yıpranma ihtimali kalmamış, hatta Silahlı Kuvvetler'in bir kurtarıcı olarak görülmesi, demokrasinin temel direği olarak sunulması mümkün olmuştu. Öte yandan darbe yapmamanın da riski son derece azdı. Kimse yaşananlardan dolayı askeri sorumlu tutmadığı gibi, ordu yıpranmayan tek kurum olarak ayakta durmaktaydı. Diğer bir deyişle Türkiye'de darbeler her zaman eyleme geçmenin de, geçmemenin de kurumsal riskinin minimumda olduğu noktada yapıldı. Bu müdahale geleneğine rağmen, ama belki de tam bu nedenle, orduya duyulan 'güven' sürdü. Eğer bir benzetme gerekirse, ordu, balığın oltasına gelmesini sabırla bekleyen balıkçı gibiydi...
|