Türkiye'nin eleştirileri

Birçok davada iç hukuk yolları tüketilmeden karar vermesi, AİHM'yi son değil birinci mahkeme konumuna indirgiyor.

Zaman aşımında verdiği çelişkili kararlarla, ülkeler arasında ayrımcılık yapıyor.

Başvuru için harç ya da masraf istenmemesi, özendirici etki yapıyor.

AİHM'nin yüksek tazminatlara hükmetmesi, davacılar için kişisel zenginleşme fırsatı, avukatlar için de ekmek kapısı olarak görülmesine yol açıyor.
Birçok ülkenin paylaştığı ve destek verdiği Türkiye'nin eleştirilerine AİHM çevreleri farklı pencereden yanıt veriyor:
"Mahkemenin daha önce hükmettiği kararlarla benzerlik taşıyan başvurular alması, kararın söz konusu devlet tarafından gerektiği gibi uygulanmadığını gösteriyor.
Devletlerin AİHM kararlarını daha iyi uygulamaları gerekiyor. Bu da benzer davaların iç hukukta çözümlenmesini gerektiriyor. Böylelikle de davacının Strasbourg Mahkemesi'ne gelmesine gerek kalmaz." (AİHM Genel Sekreteri Erik Fribergh)
Kısacası
AİHM, iç hukukun Strasbourg Mahkemesi içtihatlarına uyumlu hale getirilmesini öneriyor.
Yani? Üstü kapalı olarak yargı reformu tavsiye ediyor.
Strasbourg'da reform isteyen Türkiye, kendi yargı sisteminde reform yapamayacak mı?
Son olayların etkisiyle yeniden ve daha yüksek sesle önerilen yargı reformu için AİHM bir kaldıraç ya da fırsat olamaz mı? Bizce bal gibi olur.
Erdal Şafak