Reşat Nuri Erol
Adil Düzen Medeniyeti 2 Liberallik ve sosyallik
Biz "Adil Düzen" ve
"Adil Ekonomik Düzen" diyor; sadece demekle kalmıyor, bunun gerekçelerini ve mekanizmalarını açıklıyoruz.
Milenyumun, III. bin yılın başına geldik,
"yeni bir medeniyet" kuracağız diyoruz ve nasıl kurulacağını açıklıyoruz; bunun
"Adil Düzen Medeniyeti" olacağını ortaya koyuyoruz.
İnsanlık
"demokrasiyi, lâikliği, liberalliği ve sosyalliği" benimsemiştir ama bunların gerçek tanımlarını ve mekanizmalarını ortaya koyamamıştır diyoruz. Bunu dedikten sonra da; gerçek
"demokrasiye, lâikliğe, liberalliğe ve sosyalliğe" nasıl ulaşılacağını ortaya koyuyor, mekanizmalarını da kuruyoruz...
Önceki yazıda
"demokrasi" ve
"lâiklik" dedik...
Bugünkü yazıda da
"liberallik" ve
"sosyallik" diyoruz...
***
"Liberallik" özel mülkiyettir; insanların serbestçe iş yapmalarıdır, kimsenin başkasının işçisi olmak zorunda kalmasına izin vermemektir.
Gerçek ve olması gereken "liberallik" böyledir.
Batı ise bu tanımda ifade edilen iyilik ve avantajları sadece
"tekel sömürü sermayesi sahiplerine" tanımıştır. Yani krallar ve yöneticiler, kilise ve diğerleri sömürmesin; sadece biz tekel sermaye sahipleri sömürelim, havra da bu sömürüye ortak olsun diye liberalliği kendilerine göre tanımlamışlar, sömürü mekanizmasını da buna göre kurmuşlardır.
"Adil Düzen" ve "Adil Ekonomik Düzen" ise liberalliği özel mülkiyete dokunulmazlık ilkesi şeklinde getirmiştir. Hakemlerden oluşan yargı kararları dışında insanların çalışmalarına ve yaşamalarına müdahale edilmez, edilemez.
"Faiz" yasaktır, faizsiz krediler vardır, selem kredisi vardır. "Vergi" de üretim, ticaret ve hizmet şekline göre beşte birdir, onda birdir, kırkta birdir; kesinlikle daha fazla değildir. Daha fazla vergi almak devletlerin ve yerel yönetimlerin hakkı değildir.
"Sosyallik" deyip istismar ediyorlar. Batı dünyası sosyalliği paralı sigorta şeklinde görmüştür. Adına "sosyallik" denilerek sigorta kurumları yoluyla sömürüyü geliştirmiştir.
"Sosyal Sigorta" demek, küçük işletmelerin iş yapamaması demektir, bu sistemle ezilmesi demektir. Sigortasız olan kimselerin aç ve hasta ölmesi demektir. Bugün ölmek üzere olan kimseyi yanınızdan geçen bir arabaya para verip hastaneye götüremezsiniz; çünkü sigortasızdır! Onu çalıştıramazsınız; çünkü sömürü sermayesi adeta çalışma yasağını koymuştur; açlıktan ölebilir ama çalışamaz! Sendika, grev, lokavt bu zulüm içindir!
"Adil Düzen ve "Adil Ekonomik Düzen" ise 'yeryüzü bütün insanlarındır, herkesin yeryüzünden kira payı vardır' demektedir.
-Çalışmayanların, çalışamayanların da yaşama hakları vardır.
-Aidatsız ve primsiz bütün insanlar sigortalıdır ve güvencededir.
-Hasta olanlar tedavi edilirler ve genel hizmetlerden yararlanırlar.
-Bunun dışında yollar ve diğer kamu alanları bütün vatandaşlara açıktır.
-İnsanlar buralardan ve benzeri bütün kamu alanlarından parasız yararlanırlar.
-Hattâ su, elektrik, gaz gibi maddelerin ve haberleşme araçlarının asgari tüketim miktarı da bedelsiz olarak halka verilmektedir. İnsanlardan zaruri denebilecek belli bir kilometreye kadar ulaşımlarında yolculuk yani ulaşım ücreti alınmamaktadır.
***
Bir zamanlar yeryüzünde Hakka ve adalete dayalı
"Adil Düzen Medeniyeti" vardı. Bugünkü
"Avrupa Batı Uygarlığı" işte o medeniyetin kuvvete ve zulme dönüşmüş şeklidir.
Şimdi yeryüzündeki
"zulüm düzeni" sona erecek, yeniden
"Adil Düzen" kurulacak ve bu düzen kısa zamanda bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmak üzere
"Adil Düzen Medeniyeti" seviyesine ulaşacaktır.
Vesselâm...