Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-07-2011, 05:40   #3
Kullanıcı Adı
Bilal Baştan
Standart
KUŞLUK NAMAZI

2991 - Hz. Aişe (rdıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kuşluk namzını her kılışında mutlaka ben de kıldım.''

Buharî, Teheccüd 5, 32 ; Müslim, Müsafirîn 75, 77, (717, 718) ; Muvatta, Kasru's-Salât 29, (152,153); Ebu Dâvud, Salât 301, (1292,1293); Nesâî; Savm 35, (4,152).

2992 - Abdurrahman İbnu Ebî Leyla (rahimehullah) anlatıyor: "Bize, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kuşluk namazı kıldığını Ümmü Hâni 'den başka kimse anlatmadı. O dedi ki:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Fetih günü, benim eve geldi, yıkandı ve sekiz rek'at namaz kıldı. Ben bundan daha hafif bir namazı hiç görmedim. Ancak rükû ve secdeleri tam yapıyordu.''

Buharî, Teheccüd 31, Taksîru's-Salât 12, Megâzî 50 ; Müslim, Hayz 71, (336) ; Müsafirîn 80, (336) ; Muvatta, Kasru's-Salât 28, (1, 152); Ebu Dâvud, Salât 301, (1290, 1291); Tirmizî, Salât 346, (474); Nesâî, Tahâret 143, (1, 126); Gusl, 11, (1, 202).

2993 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dostum aleyhissalatu vesselâm, bana her ay üçgün oruç tutmamı, iki rek'at kuşluk, yatmazdan önce de vitir' namazı kılmamı tavsiye etti.''

Buharî, Teheccüd 33, Savm 60; Müslim, Müsafirîn 85, (721); Ebu Dâvud, Salât 342, (1432); Tirmizî, Savm 54, (760);Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl 28, (3, 229).

2994 - Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Her gün, sizin her bir mafsalınız için bir sadaka terettüp etmektedir. Her tesbih bir sadakadır. Her tahmîd bir sadakadır, her bir tehlîl bir sadakadır. Emr-i bi'l-ma'ruf bir sadakadır. Nehy-i ani'l-münker de bir sadakadır. Bütün bunlara, kişinin kuşlukta kılacağı iki rek'at nemaz kâfi gelir."

Müslim, Müsâfirîn 84, (720); Ebu Dâvud, Salât 301, (1286).

2995 - Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"İnsanda üçyüzaltmış mafsal vardır. Her bir maf sal için bir sadakada bulunması gerekir. ''

(Bunu işitenler): "Buna kimin gücü yeter?" dediler: Aleyhissalatu vesselam:

" Mescidde toprağa gömeceği bir balgam, yoldan bertaraf edeceği, bir engel... Bunları bulamazsa, kuşluk vakti kılacağı iki rek'at namaz!"

Ebu Dâvud, Edeb 172; (5242).

2996 - Ebu Zerr ve Ebu 'd-Derdâ (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâlâ hazretleri dedi ki: "Ey Ademoğlu! Günün evelinde benim için dört rek'at namaz kıl, ben de sana günün sonunu garantileyeyim. ''

Tirmizî, Salât 346, (475).

2997 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim kuşluğun bir çift (namaz)ına devam ederse, deniz köpüğü kadar çok da olsa, Allah günahlarını affeder."

Tirmizî, Salât 346, (476).

2998 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki:

"Kim kuşluk namazını oniki rek'at kılarsa Allah Teâlâ Hazretleri, cennette onun için altından bir köşk bina eder.''

Tirmizî, Salât 346, (473).

2999 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kuşluğu dört kılar, (bazan) dilediğince de artırırdı.''

Müslim, Müsâfirîn 78, 79, (719).

3000 - Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyundular ki: "Kuşluk namazı, boduğun (yani deve yavrusunun) ayağı kumdan yanmaya başladığı andan itibaren kılınır."

Müslim, Müsâfirîn 43, (748).

RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI

3001 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'nin anlattığna göre: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksadla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir."

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) -bu tavsiyesi herhangi bir değişikliğe uğramadan- vefat etti. Bu durum (terâvihin ferden kılınması) Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanında böylece devam etti, Hz. Ömer'in hilâfetinin başında da böyle devam etti.''

3002 - Bir rivayette şöyle gelmiştir:"Kadir gecesinin, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümüidiyle ihya ederse geçmiş günahları affedilir.''

Buharî Terâvih 1, Müslim, Müsâfirîn174 (759); Ebu Dâvud, Salât 318, (1371); Tirmizî, Savm 83, (808) ; Nesâî, Siyam 39, (4,154,155) ; Muvatta, Salât fi Ramazan 2, (1,119).



Buharî, Ramazan kıyamı ile, Kadir gecesi kıyamı üzerine ondan merfu rivâyet kaydeder.

3003 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde. geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı, izârını da bağlardı."

Buharî, Fadlu Leyleti'l-Kadir 5, Müslim, î'tikâf 8, (1175); Ebu Dâvud, Salât 318; (1376); Tirmizî, Savm 73, (796) ; Nesâî, Kıyâmu ' 1-leyl 17, (3, 218).

3004 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ramazanda geceleyin namaz kılardı. (Bir gece) gelip yanında ben de namaza uydum. Sonra bir erkek daha geldi, o da namaza uydu, derken (sayımız arttı ve) bir cemaat olduk. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bizim arkasında olduğumuzu hissedince namazı hızlandırdı. Sonra (selam verip) ayrıldı ve evine girdi. Orada bizim yanımızda kılmadığı bir namaz kıldı. Sabah olunca kendisine:

"Bizim arkanıza durduğumuzu geceleyin farketmiş miydiniz?" diye sordum. Bana:

"Evet. Ve işte bu, beni o yaptığıma sevkeden şeydir. (Yani sizi arkamda hissedince namazı hızlı kılarak yanınızdan ayrıldım)" buyurdu.''

Müslim Siyam 59, (1104).

3005 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhisalâtu vessalâm) (bir gece) mescidde (nafile) namazı kılmıştı. Bir çok kimsede (on iktida ederek) namaz kıldı. (Sabah olunca "Resulullah gecleyin mescidde namaz kıldı" diye konuştular.) Ertesi gece de Efendimiz namaz kıldı. (Halk yine onları konuştu,katılacakların) sayısı iyice arttı. Üçüncü (veya dördüncü) gece halk yine toplandı.(Öyle ki mescid, insanları alamayacak hâle gelmişti.) Ancak aleyhissalâtu vessalâm (bu dördüncü gecede) yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz:

"Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır" dedi. İşte bu hâdise ramazanda ceryan etmişti."

Buharî Salatu't-Terâvih 1, Cum'a 29, 5; Müslim, Müsafirîn, 177, (761); Muvatta; Salât-fi'r Ramazan 1, (1, 113); Ebu Dâvud, Salât 318, (1373, 1374); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl: 4, (3, 202).

3006 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan'da, mescidin bir kenarında namaz kılan bir guruba uğramıştı.

"Bunlar ne yapıyor?" diye sordu. "Bunlar, yanlarında (ezberlenmiş fazla) Kur 'an bulunmayan kimselerdir, Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) bunlara namaz kıldırıyor! '' dediler. Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm: "İsabet etmişler, bu davranış ne kadar iyi! '' buyurdular.''

Ebu Dâvud, Salât 318, ( 1377)

3007 - Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile (bir ramazan) ayında beraber oruç tuttuk. Ay boyunca bize son yedi güne kadar hiç (ziyade) namaz kıldırmadı. Ayın son yedinci gününde gecenin üçte biri geçinceye kadar bize namaz kıldırdı. Altıncı gününde yine bir şey kıldırmadı. Beşinci gününde gecenin yarısı geçinceye kadar namaz kıldırdı: Kendisine: "Bu gecemizin geri kalan kısmında da bize nafile kıldırsanız! ''dedik. Talebimize karşı:

"Kim imamla namaza başlar, sonuna kadar devam ederse, kendisine gecenin tamamını namazla geçirmiş (sevabı) yazılır '' buyurdular. Sonra Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), aydan son üç gece kalıncaya kadar başka namaz kıldırmadılar. Üçüncü gece bize namaz kıldırdılar. Ehline ve kadınlarına dua ettiler. Bize (o kadar uzun) namaz kıldırdılarki "Felâh''ı kaçırmaktan korktuk. (Ebu Zerr 'e "Felâh '' nedir? diye soruldu:

"Sahur!'' cevabını verdi. (Sonra ayın geri kalan kısmında bize namaz kıldırmadı.)"

Ebu Dâvud, Salât 318, (1375); Tirmizı, Savm 81, (805); Nesâî, Sehv 103, (3, 83, 84), Kıyamu'l-Leyl 4, (3, 202).

3008 - Abdullah İbnu Ebi Bekir anlatıyor: "Ubeyy (radıyallahu anh)'i dinledim, diyordu ki:

"Ramazanda (teravih) namazından ayrılıp, hizmetçilerden alel acele sahuryemeği getirmelerini isterdik, çünkü vaktin çıkmasından korkardık.''

Muvatta, es-Salât fi'r-Ramazân 7, (1, 116).

BAYRAM NAMAZLARI

3009 - İbnu Abbâs (radıyaIlahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram günü - çıkıp iki rek'at namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırdı.''

(Buhari, Iydeyn 8, 16, 18, 26, 32, Ezân 161, Zekât 21, 33, Tefsir, Mümtahine 1, Nikâh 124, Libâs 56, 57, 59, İ'tisam 16; Müslim, Iydeyn 13, (884); Ebu Dâvud, Salât 256, (1159); Tirmizi, Salat 387, (537); Nesai, Iydeyn 29, (3, 193).

3010 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), fıtr (ramazan) ve kurban bayramlarının namazlarında, birinci rek'atte yedi (ziyade) tekbir getirirdi, ikinci rek'atte ise, iki rüku tekbirinden başka beş (ziyade) tekbir getirirdi."

Ebu Dâvud, Salât 252, (1149, 1150.

3011 - Kesir İbnu Abdillah an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayramlarda birinci rek'atte kıraatten önce yedi kere tekbir getiriyordu. İkinci rek'atte de kıraatten önce beş kere tekbir getiriyordu.''

Tirmizi, Salât 386, (536).

3012 - Câbir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte, birçok kereler bayram namazını ezansız ve ikâmetsiz kıldım.''

Müslim, Iydeyn 7, (887); Ebu Dâvud, Salât 250, (1148); Tirmizi, Salât 384, (532).

3013 - Nâfi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anhümâ), bayram namazlarını hutbeden önce kılarlardı."

Buhari, Iydeyn 7, 8; Müslim, Iydeyn 8, (888); Tirmizi, Salât 383; (531) Nesâi, Iydeyn 9, (3, 183).

3014 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden önce, ezansız ve ikametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilâl (radıyallahu anh)'e dayanarak kalktı. AIlah'tan korkmayı emretti ve O'na itaate teşvik etti. İnsanlara vaaz edip (ölümü, ahireti, cenneti, cehennemi) hatırlattı.

Sonra kadınlar bölümüne geçti. Onlara da aynı şekilde vaaz etti, hatırlatmalarda bulundu. Ve:

"Allah için tasadduk edin, zira sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!'' buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak:

"Niçin ey Allah'ın Resülü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)'' Resulullah açıkladı:

"Zira siz kadınlar çok şikâyette bulunuyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz."

"Bunun üzerine kadınlar takılarından tasadduk etmeye başladılar. Hz. Bilâl'in eteğine atıyorlardı."

Buhari, Iydeyn 7; Müslim, Iydeyn 4, (885); Ebu Dâvud, Salât 248, (1141); Nesai, Iydeyn 19, (3, 186, 187).

3015 - Ubeydullah İbnu Abdillah lbni Utbe İbni Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh), Ebu Vâkid el-Leysi (radıyallahu anhümâ)'ye sordu:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) kurban ve ramazan bayramlarında ne kıraat buyururdu?"

"Resulullah bu namazlarda Kâf ve'l-Kur'ani'I-Mecid, İkterebeti's-sâatu ve'n-Şakka'l-Kameru surelerini okurdu" diye cevap verdi."

Müslim, Iydeyn 14, (891); Muvatta, Iydeyn 8, (1, 180); Ebu Dâvud, Salât 252, (1154), Tirmizi, Salât 385, (534); Nesâi, Iydeyn 12, (3, 183, 184).

3016 - Nu'mân İbnu Beşir (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm); bayramlarda ve cum'ada Sebbihi'sme. Rabbike'l- A'!â, Hel etake hadisu'l ğâşiye okurdu. Bazan cuma ve bayram bir günde birleşirlerdi. Resulullah bu surelerin her ikisini de (cuma ve bayram) namazlarında birlikte okurdu."

Müslim, Cum'a 62, (878); Muvatta, Cum'a 19, (1, 111); Ebu Dâvud, Salât 242, (1122, 1123); Tirmizi, Salât 385, (533); Nesai, Iydeyn 13, (3, 184).

CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI

3017 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu gününüzde iki bayram bir araya geldi. Dileyene (bayram ) cum'a için de yeterlidir. Biz her ikisini birleştiriyoruz."

Ebu Dâvud, Salât 217, (1074); İbnu Mâce, İkâmet 166, (1311).

3018 - Ebu Ubeyd Sa'id İbnu Ubeyd'in anlattığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh) ile bir bayramda beraber olmuştur. Hz. Ömer önce namaz kıldırmış, sonra hutbe okuyup halka şöyle hitab etmiştir:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sizleri bu iki bayram gününde oruç tutmaktan men etti. Bu iki bayramdan biri oruç tuttuğunuz aydaki ramazan bayramınızdır. Diğeri de kurbanlarınızdan yediğiniz günün bayramıdır!''

Ebu Ubeyd der ki: "Ben Hz. Osman (radıyallahu anh) ile de bayram geçirdim. O da hutbeden önce namaz kıldırdı. Hatta bu bir cum'a günüydü. Avâli halkına şöyle dediler:

"Kim cumayı beklemek isterse beklesin, kim de ailesine dönmek isterse dönsün, kendisine izin verdik.''

Buhari, Edahi 16, Savm 66, 67; Müslim; Siyam 138, (1137).

3019 - Atâ İbnu Ebi Rebâh merhum anlatıyor: "İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhümâ), bize bir cum'a günü gündüzün başında (bayram) namazı kıldırdı. Sonra biz (öğle vakti) cum'a namazı kılmak üzere (mescide) gittik. İbnu'z-Zübeyr, bize (namaz kıldırmak üzere mescide) gelmedi. Biz de tek başımıza (öğle namazlarımızı) kıldık. O sırada İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) Tâif'te idi. Medine'ye döner dönmez durumu ona açtık.

"Sünnet'e uygun haçeket etmiş!'' dedi.

3020 - Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "İbnu'z-Zübeyr zamanında ramazan bayramı cum'a gününne rastIamıştı."

"İki bayram, aynı günde bir araya geldiler"! dedi. Sonra ikisini birleştirip iki rek'at hâlinde sabah erkenden kıldırdı. Artık, ikindiyi kılıncaya kadar başka bir şey kılmadı.''

Ebu Dâvud, Salât 217, (1071, 1072); Nesâi, lydeyn 32, (3, 194).

3021 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi."

Buhari, Iydeyn 4, Tirmizi, Salât 390, (543).

3022 - Hz. Ali (radıyallahu anh) demiştir ki: "Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce birşeyler yemen sünnettendir.''

Tirmizi, Salat 382; (530); İbnu Mâce, İkamet 161, (1296).

3023 - Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ramazan bayramı namazında bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban bayramında ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi."

Tirmizi, Salât 390, (542).

3024 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.''

Ebu Dâvud, Salât 254, (1156).

3025 - Ümmü Atiyye (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah bize, bayram namazlarına genç kızları, çadırda kalan genç bâkireleri, ve hayızlı kadınları da çıkarmamızı emretti. Hayızlıların da katılmaları müslümanların cemaatlerini görmeleri, dualarında hazır bulunmaları içindi, bunlar namazgahların dışında kalacaklardı."

Buhari, lydeyn 15, 20, Hayz 23, Salât 2, Hacc 81; Müslim, Iydeyn 10, (890); Ebu Dâvud, Salat 247, (1136-1139); Tirmizi, Salât 388, (539, 540); Nesâi, Iydeyn 3, 4, (3, 180, 181).

3026 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ve Kurban bayramlarında yanında bir mızrak olduğu halde musallaya çıkıyor, (namaz sırasında kıble cihetine) sütre olarak dikiyor, ona doğru namazını kılıyordu."

Nesai, Iydeyn 10, (3, 183).

3027 - Sa'lebe İbnu Zehdem anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) Ebu Mes'ud (radıyallahu anh)'u paymıh başına koyup kendisi bayram günü namaza gitti ve: "Ey insanlar! dedi, imamdan önce namaz kılmak sünnette yoktur!''

Nesâi; lydeyn 6, (3, 181, 182).

KÜSÛF NAMAZI

3028 - Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında güneş tutulmuştu. Hemen kalkıp halka namaz kıldırdı. Namazda kıraatı uzun tuttu. Sonra rükuya gitti, rükuyu da uzun tuttu. sonra başını kaldırdı, bu sırada uzun okudu, ancak bu okuyuşu öncekinden daha kısa idi. Sonra tekrar rüku yaptı ve rükuyu uzattı, ancak önceki rükudan kısa idi. Sonra başını kaldırdı, sonra secdeye gidip gidip iki secde yaptı. Sonra kalkıp, birinci rek'atte yaptıklarını aynen yaptı. Sonra selam verdi. Artık güneşde açıldı.

Sonra kalkıp halka hitab etti. Dedi ki: "Bilesiniz, güneş ve ay bir kimsenin ölümü veya hayatı için tutulmaz. Onlar Allah'ın ayetlerinden iki ayetidir, kullarına gösterir. Bunların tutulduğunu görünce namaza koşun."

Buhari, Küsüf 2, 4, 5, 13, 19, el-Amel fı's- Salât 11, Bed'ü'l-Halk 4, Tefsir, Maide 13; Müslim, Küsüf 1, 8, (901, 902, 903); Muvatta, Küsüf 1, (1, 186); Ebu Dâvud, 261, 263, 264, 265, (1177, 1180, 1187, 1188, 1190, 1191); Tirmizi, Salât 396, (561, 563); Nesâi, Küsüf 6, 7, 10, 11, (3, 127, 128, 129, 130).

İSTİSKA (YAĞMUR) NAMAZI

3029 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "İnsanlar kıtlığa maruz kaIdılar. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cum'a günü hutbe verirken bir bedevi kalkıp:

"Ey Allah'ın Resulü, malımız helâk oldu, horantamız kaldı, bizim için Allah'a dua ediver!'' dedi. Buunun üzerine aleyhissalâtu vesselâm ellerini kaldırdı. Biz gökte bir bulut göremiyorduk. Nefsim elinde olan Zât'a yemin olsun, daha ellerini geri çekmeden, semâda dağlar gibi bulutlar peydah oldu. Derken daha minberden inmemişti bile ki, sakalından yağmur damlaları dökülmeye başladı. O gün, ertesi güne kadar yağmur yağdı. Daha sonraki günde de yağdı, onu takib eden günde de yağdı, hatta müteakıp cum'aya kadar yağış devam etti. Öyle ki, o bedevi veya bir başkası kalkıp:

"Ey Allah'ın Resulü, binalarımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu, bizim için Allah'a dua ediver (artık yağmur kesilsin)'' dedi. Aleyhissalâtu vesselâm ellerini kaldırıp:

"Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!'' diye dua ettiler. Eliyle bulutlara doğru hangi istikametteki buluta işâret etti ise, bulutlar orada açıldı. Bütün Medine buluttan temizlendi."

Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Allahım, (yağmur) etrafımıza yağsın,

üzerimize değil! Allahım, dağların ve tepelerin üzerine, vadilerin içine ağaç biten yerlere olsun!'' Hz. Enes der ki: "Bulut hemen çekildi biz de çıkıp güneşte yürüdük.''

Buhari, İstiskâ 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 24, Menâkıb 25 Cum'a34, 35, Edeb 68, Da'avât 24; Müslim, İstiskâ 9, (897); Muvatta, İstiskâ 3, (1, 191); Ebu Dâvud, Salât 260, (1174, 1175); Nesâi, İstiskâ 1, 9, 10, 17, 18, (3, 154, 155, 158, 160, l65, 177).

3030 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a yağmur kıtlığından şikâyet edildi. Bunun üzerine bir minber getirilmesini söyledi. Musallaya minber kuruldu. Halka, oraya gidilecek gün tesbit edidi.''

Hz. Âişe devamla der ki: "Güneşin kızıllığı ufukta görülür görülmez yola çıktı. Musallaya varıp minbere oturdu. Tekbir getirdi. Allah'a hamdetti. Sonra:

"Sizler memleketinizin kuraklığıa uğradığından, yağmurun normal yağma zamanında gelmeyip gecikmesinden şikayetlendiniz. Allah (celle celaluhu) kendisine dua etmenizi emrediyor. Duanıza icabet edeceğini vaadetti" buyurdular ve sonra şöyle dediler.

"Hamd âlemlenin Rabbine aittir. O, Rahman ve Rahim'dir, âhiret gününün sâhibidir. Allah 'tan başka ilah yoktur, O dilediğini yapar. Ey Rabbimiz, sen kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın. Sen zenginsin, biz fakiriz. Üzerimize yağmur indir. İndirdiğini bize kuvvet ve güç kıl. Ecel zamanımıza kadar yetecek kıl!"

Bunu söyledikten sonra ellerini kaldırdı. O kadar yukarı kaldırdı ki, koltuk altı beyazlığı göründü. Sonra sırtını halka dönderdi, elbisesini ters çevirdi, elleri bu sırada hep kalkmış vaziyette idi. Sonra tekrar halka yöneldi: Minberden indi ve iki rek'at namaz kıldı. Anında Allah bulut hâsıl etti. Gök gürledi. Şimşek çaktı. Allah'ın izniyle yağmur başladı.

Resullullah daha mescidine dönmeden seller aktı. Aleyhissalâtu vesselam, cemaatin sığınağa dönmekteki acelelerini görünce azı dişleri görününceye kadar güldü. Ve: "Şehadet ederim ki, Allah her şeye kâdirdir ve ben de Allah'ın kulu ve Resulüyüm" buyurdular."

Ebü Dâvud, Salât 260, (1173).

3031 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberken bize yağmur isâbet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bedenine yağmur isabet etti.

"Bunu niye yaptınız?'' diye sorduk.

"O Rabbinden yeni geliyor'' buyurdular.''

Ebu Dâvud, Edeb 114, (5100), Müslim, İstiskâ 13, (898).

CENAZE NAMAZI

3032 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim üzerine namaz kılıncaya kadar cenaazede hazır bulunursa kendisi için bir kirat sevab vardır. Kim de cenaze gömülünceye kadar hazır bulunursa iki kiratlık sevab vardır. Bir kirat'ın miktarı Uhud dağı kadardır."

Buhari, Cenâiz 59; Müslim, Cenaiz 57, (946); Ebu Dâvud, Cenâiz 45; (3168); Nesâi, Cenaiz 54, 59, (4, 54-55, 76, 77); Tirmizi, Cenâiz 49, (1040); İbnu Mâce, Cenâiz 34, (1539).

3033 - Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Necaşi rahimehullah'ın vefatını, ölümünün aynı gününde haber verdi. Ashabıyla musallaya musallaya gitti, orada saf bağlatıp dört tekbir getirerek namaz kıldırdı."

3034 - Sahiheyn ve Nesâi'de gelen bir diğer rivâyette şöyle denir: "(Resulullah aleyhissalâtu vesselam) Necâşi'nin ölüm haberini öldüğü günde haber verdi ve:

"Kardeşiniz için (Allah'tan) mğfiret taleb edin" dedi ve başka bir şey söylemedi."

Buhari, Cenaiz 4, 55, 61, 65; Menakibu'l-Ensar 38; Müslim Cenâiz 62, 63, (951); Muvatta, Cenâiz 14, (1, 226, 227); Ebu Davud, Cenaiz 62, (3204); Tirmizi, Cenâiz 37, (1022); Nesâi, Ceaiz 76, (4, 72).

3035 - Abdurrahman İbnu Ebi Leyla anlatıyor: "Zeyd İbnu Ebi Erkâm cenazelerimiz üzerine dört tekbir getirirdi. Bir ara bir cenaze üzerine de beş tekbir getirmişti. Sebebini kendisinden sordum, dedi ki: "Resulullah o tekbirleri getirirdi."

Müslim, Cenaiz 72, (957); Ebu Dâvud, Cenâiz 58, (3197); Tirmizi, Cenâiz 37, (1023); Nesai, Cenâiz 76, (4, 72).

3036 - Humeyd İbnu Abdirrahmân anlatıyor: "Hz. Enes İbnu Mâlik (radıyallahu anh) (cenaze) namazı kıldı. Yanılıp üç-sefer tekbir getirdi ve selâm verdi. Kendisine (üç sefer tekbir getirdiği) söylendi. Bunun üzerine kıbleye yönelerek dördüncü bir tekbir daha getirdi ve sonra selâm verdi.''

Buhari, Cenaiz 65. (Bunu ta'lik olarak, bab başlığında zikretmiştir).

3037 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, bir cenaze üzerine namaz kılmış ve namazda Fâtiha'yı okumuştur. Bu hususta kendisine (niye onu okuduğu) sorulunca: "Bu, sünnettendir!'' diye cevap vermiştir.''

Buhari, Cenâiz 6; Ebu Dâvud, Cenaiz 59, (3198); Tirmizi, Cenâiz 39, (1026); Nesâi, Cenâiz 77, (4, 74, 75).

3038 - Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer, cenaze için kılınan namazda kıraata yer vermezdi."

Muvatta, Cenaiz 19, (1, 255).

3039 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölü üzerine namaz kıldınız mı ona ihlasla dua edin."

Ebu Davud, Cenaiz 60, (3199); İbnu Mace, Cenaiz 23, (1497).

3040 - Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kendisine: "Cenaze üzerine nasıl namaz kılarsın?" diye sorulmuştu. Dedi ki:

"Ailesinin evinden takibe başlarım, yere kondu mu tekbir getirir, Allah'a hamd, Resulüne salat eder, sonra şu duayı okurum:

"Ya Rabbi o senin abdindirr, abdinin oğludur, cariyenin oğludur. O, senden başka ilah olmayıp sadece senin ilah olduğuna, Muhammed7in senin kulun ve elçin olduğuna şehadet ederdi, sen onu (bizden) daha iyi bilirsin. Ay Allahım, eğer o muhsin ise ona yapacağın ihsanı artır. Eğer kötüllerden ise, günahlarını affet. Ey Allahım, bizi (ona kılınan namazın) ecrinden mahrum etme, ondan sonra bize fitne verme."

Muvatta, Cenaiz 17, (228).

3041 - Avf İbnu Mâlik (radıyallahu anlı) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cenâzenin namazını kıldırdı. Okuduğu duadan şunları ezberledik:

"Allahım, şunu mağfıret et ve şuna rahmet eyle. Afiyet ver, affeyle, vardığı yerde ikramda bulun, girdiği yeri genişlet. Onun (günalarını) kar ve buzla yıka, hatalardan pâk eyle, tıpkı elbisenin kirden pâk edilmesi gibi. Onu dünyadaki evinden daha iyi bir eve, ailesinden daha hayırlı bir aileye koy, eşinden daha hayırlı bir eşe ulaştır. Onu kabir azabından, ateş azabından sakındır.''

Avf (radıyallahu anh) der ki: "(Resulullah'ın bu dualarını işitince) o ölünün yerinde kendimin olmasını temenni ettim.''

Müslim, Cenâiz 85, (963); Tirmizi, Cenâiz 38, (1025); Nesâi, Cenâiz 77, (4, 73).

3042 - Hasan Basri (rahimehullah): "Ç'ocuk üzerine‚ Fâtiha okunur'' der ve şöyle dua ederdi: "Ey Allahım; bunu bize öncü yap, karşılayıcı kıl, (ahiret) azığı ve ücret yap."

Buhari, Cenâiz 66. (Bab başlığında senetsiz olarak geçmiştir.)

3043 - Atâ (radıyallahv anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) oğlu İbrahim (ölünce) üzerine namaz kıldırdı. O zaman çocuk yetmişinci gününde idi."

Ebu Dâvud, Cenâiz 53, (3188).

3044 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çocuk (doğumunda) ağlamadan ölürse üzerine namaz kılınmaz, varis olmaz, ona da varis olunmaz."

Tirmizi, Cenaiz 43, (1032); İbnu Mace, Cenaiz 26, (1508).

3045 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın oğlu İbrahim onsekiz aylık iken öldü; Âleyhissalâtu vesselam, üzerine namaz kılmadı.''

Ebu Dâvud, Cenâiz 53, (3187).

3046 - Nâfi İbnu Ebi Galib anlatıyor: "Hz. Enes (radıyallahu anh) bir erkeğin cenâze namazını kıldırmıştı. Başının yanında durdu. Dört kere tekbir getirdi. Bir kadın üzerine de namaz kıldırdı. Kadının arka tarafında durdu, dört kere tekbir getirdi. Kendisine, Resulullah böyle mi yapardı?'' dendi. "Evet!'' cevabını verdi.''

Ebu Dâvud, Cenâiz 57, (3194); Tirmizi, Cenâiz 45, (1034).

3047 - Hz. Osman, Hz. Ebu Hüreyre, İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) hazerâtı eıkek ve kadınların cenâzeleri için namaz kılarlardı. Erkekleri imimamın yanına, kadınları da kıble cihetine koyarlardı."

Muvatta; Cenâiz 24, (1, 230).

3048 - Muhammed İbnu Ebi Harmele anlatıyor: "Zeyneb Bintu Ebi Seleme ölmüştü, o sırada Medine valisi Târık idi. Sabah namazından sonra cenazesi getirildi ve Bâki mezarlığına konuldu. Târık, sabah namazını alaca karanlıkta kılardı. İbnu Ömer radıyallahu anhüma cenazenin sahibine:

"Cenazenizi namazı ister hemen kılın, isterseniz güneşin yükselmesine kadar te'hir edin" dedi."

Muvatta, Cenâiz 20, (1, 229).

3049 - Nafi anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ), sabah ve ikindi namazları vaktinde kılınmış ise bunlardan sonra cenaze namazı kılardı."

Muvatta, Cenâiz 21, (1, 229).

Buhari'nin bab başlığında, senetsiz olarak şu rivâyet kaydedilmiştir: "İbnu Ömer mutlaka tâhir olarak cenaze namazı kılardı. Güneş doğarken ve batarken cenaze namazı kılmazdı. Ellerini (de her tekbirde) kaldırırdı."

Buhâri, Cenâiz 57.

3050 - Hz. Aişe (radıyallalıu anhâ) 'den anlatıldığına göre, Sa'd İbnu Ebi Vakkâs (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman, Hz. Aişe:

"Onu mescide sokun da ben de üzerine namaz kılayım'' dedi. Ancak onun bu teklifi yadırgandı ve hüsn-ü kabul görmedi. Bunun üzerine Hz. Aişe:

"İnsanlar ne çabuk unutuyorlar, Allah'a yemin olsun Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Beyzâ'nın iki oğlu Süheyl ve kardeşinin namazlarını mescidin içinde kıldırdı" dedi."

Müslim, Cenâiz 99, (973), Muvatta, 22, (1, 229); Ebu Dâvud, Cenâiz 54, (3189, 3190); Tirmizi, Cenâiz 44, (1033); Nesâi, Cenâiz 70, (4, 68).

3051 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "(Babam) Ömer İbnu'l Hattâb'ın cenâze namazı mescidde kılındı.''

Muvatta, Cenâiz 23, (1, 230).

3052 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim cenaze namazını mescidin içinde kılarsa kendisine (bir sevap) yoktur'' -bir nüshada- "aleyhinde bir şey yoktur."

Ebu Dâvud, Cenâiz 54, (3191).

3053 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Siyahi bir kadın -veya bir genç- mescidin kayyumluk hizmetini yürütüyor (süpürüp temizliyor)du. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir ara onu göremez oldu. "Kadın -veya genç- hakkında (ne oldu?'' diye) bilgi sordu.

"O öldü!'' dediler. Bunun üzerine

"Bana niye haber vermediniz?'' buyurdular. Ashab sanki kadıncağızın -veya gencin- ölümünü (mühim addetmeyip) küçümsemişlerdi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Kabrini bana gösterin!" diye emrettiler. Kabir gösterildi. Resul-i Ekrem kadının kabri üzerine cenaze namazı kıldı. Sonra:

"Bu kabirler, sâhiplerine karanlıkla doludur. Allah, onlar için kıldığınız namazla kabirleri onlara aydınlatır" buyurdular."

Buhari, Cenâiz 67, Salât 72, 74; Müslim, Cenâiz 71, (956); Ebu Dâvud, Cenâiz 67, (3203).

3054 - Hz. Enes (radıyallahıu anh): "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir kabrin üzerinde namaz kıldı'' buyurmuştur.''

Müslim, Cenâiz 70, (955).

3055 - İbnu'l-Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: "Ümmü Sa'd (radıyallahu anhâ), Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yokken vefat etti. Gelince üzerine namaz kıldı. Bu esnada bir ay geçmişti.''

Tirmizi, Cenâiz 47, (1038).

3056 - Ukbe İbnu Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Uhud şehidleri için sekiz yıl sonra, sanki dirilerle (de) ölülerle (de) vedalaşıyormuşcasına cenaze namazı kıldı..''

Ebu Dâvud, Cenâiz 75, (3223, 3224); Nesâi, Cenâiz 61, (3, 61, 62).

3057 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bugün Habeşli sâlih bir kimse öldü, haydi üzerine namaz kılın.''

Râvi der ki: "Hemen saf yaptık (namaza durduk), ben ikinci safta -veya üçüncüde- idim. Aleyhissalâtu vessalâm onun üzerine (gıyabında) namaz kıldı.''

Buhari, Cenâiz 55, 54, Menâkibu'l Ensâr 38; Müslim, Cenâiz 64, (952); Nesâi, Cenâiz 72, (4, 69, 70).

3058 - Ebu Berze el-Eslemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mâiz İbnu Mâlik'in cenazesine namaz kılmadı. Ancak ona namaz kılınmasını yasaklamadı da."

Ebu Dâvud, Cenâiz 52, (3186).

3059 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a üzerinde borç olan bir ölü getirildiği zaman:

"Borcunu ödeyecek bir mal bıraktı mı?'' diye sorardı. Eğer yeterli mal bıraktığı söylenirse namazını kılardı. Aksi takdirde:

"Arkadaşınızın namazını kılın!" derdi. Ancak Allahu Teâla Hazretleri Resülüne fetihler müyesser ettiği zaman (her getirilenin) namazını kıldı ve (borcu var mı? diye) sormadı. Şöyle derdi:

Ben mü'minlere nefislerinden evlayım. Öyleyse, kim borç veya ağır bir yük veya horanta bırakırsa o banadır, benim üzerimedir. Kim de mal bırakırsa o da kendi varislerinedir."

Buhari, Ferâiz 4, 15, 25, Kefâlet 5, İstikrâz 11, Tefsir, Ahzâb 1, Nafakât 15; Müslim, Feraiz 14, (1619); Tirmizi, Cenâiz, 69, (1070); Nesai, Cenaiz 67, (4, 66).

3060 - Câbir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselam)'a, kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı."

Müslim; Cenâiz 107, (978); Tirmizi, Cenâiz 68, (1068); Nesâi, Cenâiz 68, (4, 66).

3061 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Üzerine müslümanlardan, kendisine şefaat taleb eden yüz kişinin namaz kıldığı her ölüye mutlaka şefaat edilir.''

Müslim, Cenâiz 58, (947), Tirmizi, Cenâiz 40, (1029); Nesâi, Cenâiz 78, (4, 75).

3062 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, diyordu ki:

"Bir müslüman ölür, cenaze namazına Allah'a şirk koşmayan kırk kişi katılırsa, Allah, bunların onun hakkındaki şefaatini mutlaka kabül eder.''

Müslim, Cenâiz 59, (948); Ebu Dâvud, Cenâiz 45, (3170).

3063 - Mâlik İbnu Hübeyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir müslüman ölür ve üzerine, müslümanlardan üç saf namaz kılarsa, (Allah şefaati) mutlaka vâcib kılar.''

(Hadisin râvisi) Mâlik (radıyallahu anh), cenazeye katılanlar az olursa, bu hadis sebebiyle cemaati üç safa taksim ederdi.''

Ebu Dâvud, Cenaiz 43, (3166); Tirmizi, Cenâiz 40 (1028).
Bilal Baştan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla