Burdaki isyanlar 1800 yıl sonrasına ait daha öncesine gidelim. En dikkat çeken hayranlık duyduğum Kanuni Sultan Süleyman'a yapılan isyan.
BİTLİS HAKİM'İ DÖRDÜNCÜ ŞEREF HAN İSYANI (1533)
Bitlis Hakimi Dördüncü Şeref Han, Kürt beylerinden olup Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlıya bağlılığını bildirmişti.
1533 yılına gelindiğinde, Kanuni Sultan Süleyman'a vermiş olduğu sözünü unutup, asi tavırlar takınmaya başlayarak devlete isyan etti ve Şah İsmail (İran Şahı 1. Tahmasb)'in himayesine sığındı.
Bunun üzerine 1534 yılında Şeref Han azledilerek, Bitlis beyliği İran'ın Azerbaycan valisi iken Osmanlı Devletine sığınmış olan Ulâma Paşa'ya verildi. Bölgedeki kargaşayı bastırmak ve Şeref Han'ı tenkil (yola getirme) etmek üzere Ulâma Paşa yola çıkarıldı. Bitlis'e yaklaşan paşa, yöredeki sancaklardan da topladığı askerlerle Şeref Han'a saldırdı. Ulâma Paşa, şehri muhasara ederken Şeref Han, İran'dan temin ettiği yardımcı kuvvetlerle yetişip Ulâma Paşa'yı geri çekilmeye mecbur ederek Bitlis'i tekrar işgal etti. Yeniden yapılan savaşta Şeref Han'ın askerleri bozguna uğratılarak kendisinin de başı kesildi.
Şeref Han'ın kesilen başı Ulâma Paşa tarafından, bu sıralarda Irakeyn Seferi'ne (Bağdat Seferi) çıkmış olan ve Cabbarlı (veya Çınarlı) denilen mevkii de bulunan Sadrazam Damat İbrahim Paşa'ya gönderildi.
Kürtler, bundan sonra bir daha isyan etmeyeceklerine dair yemin ve tövbe ettiler. Bunun üzerine Bitlis'in yönetimi Şeref Han'ın oğlu Şemseddin Bey'e verildi ve kendisine buna ilişkin padişah buyruğu gönderildi.
Kendisine Bitlis Sancağı verilmiş olan Ulâma Paşa'ya da seçkin ve değerli bir görev yeri vaadi ile gönlü hoş edildi.
1535 yılına gelindiğinde, Şeref Han'ın oğlu Şemseddin, rahat durmadığı için Kanuni Sultan Süleyman tarafından Malatya Sancak Beyliği'ne tayin edildi ise de bu durumu kabul etmeyen Şemseddin, Şah 1. Tahmasb'a sığındı ve bir daha Bitlis'e dönemeyerek 67 yaşında Kazvin'de öldü. Şemseddin'den boşalan Bitlis Sancağı, Ulâma Paşa'ya tevcih edildi
|