AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-08-2009, 20:49   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Hasan Celal Güzel "Kapitalizm, IMF ve yeni arayışlar "

Rahmetli Hocam Prof. Dr. Sabahattin Zaim, ‘İslâm Ekonomisi ’ isimli küçük bir kitapçık yayınlamıştı. Konferanslarından derlenen eserinde, İslâm Ekonomisi’nde yatırım ve büyümeden başka yol olmadığı izah ediliyordu. Zira, faizin ve lüks tüketimin yasaklandığı, biriktirmenin de (iddihar) zekât dolayısıyla eriyeceği için ekonomik olmadığı bir sistemde, tek çıkar yol yatırım oluyor, bu da büyümeye ve gelişmeye dönüşüyordu.
Bir dönemde Türkiye’nin dışında ve içinde ‘İslâm Sosyalistleri ’ türedi. Temeldeki materyalizm çelişkisine bakmadan sermaye düşmanlığına soyundular ve sosyal adaletle sosyalizmi birbirine karıştırdılar. Sağlam bir İslâmi altyapıya sahip olan merhum Özal, İslâmiyette ticarî/ekonomik faaliyetin ve özel mülkiyetin yerini hatırlattı ve bu iddialar tavsadı.
Türkiye, sosyalizmin farkına 1960’dan sonra vardı. 1848 Paris Komünü, bizde soğuk savaşın da tesiriyle 1968’lerde, yani Avrupa’dan 120 yıl sonra ortaya çıktı. Marks’ın, Engels ’in, Lenin’in teorileri ve kitapları ellerde dolaşıyor, ‘Komünist Manifestosu’nu okuyan öğrenciler ‘Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmadığını’ haykırıyor, diyalektik materyalizmin kolaycı tespitleriyle âdeta büyülenen solcu gençlik, ‘devrimi ’ gerçekleştirmek üzere ‘karşı devrimci ’ avına çıkarak ortalığı kana buluyordu.
Derken Sovyetler Birliği yıkıldı, Demirperde yırtıldı ve Kominizmin/Sosyalizmin bir anda sonu geldi. Faydacılığı ve homo economicus’u ihmal eden; kâr motivasyonu ile rekabet motorunun yerini dolduramayan sosyalizm iflâs etmişti. Merkezi plânlama, hiçbir şekilde piyasa ekonomisinin yerini dolduramamıştı.
Hangi ekonomik sistemde olursa olsun, ekonomi biliminin temeli piyasa ekonomisine ve arz/talep mekanizmasına dayanıyordu.
* * *
Piyasa ekonomisini temel alan ve iktisat biliminin gelişmesine kaynak teşkil eden kapitalizmin de büyük problemleri çıktı. İki büyük probleminden birincisi ekonomik krizler idi. Konjonktür dalgalanmaları bazen krizlere dönüşebiliyor ve sistemin çökmesine sebep oluyordu. Kapitalizmin tarihindeki en büyük kriz, ‘Büyük Buhran’ (Great Depression ) diye adlandırılan 1929 Krizi oldu. Bundan sonraki en büyük kriz ise 2008’de başlayan ve ‘Küresel Malî Kriz’ dediğimiz, hâlen de tesirinden kurtulmaya çalıştığımız krizdir.
Kapitalizmin bizce daha önemli meselesi, önce kolonyalizmin sömürüsü ve emperyalizm şeklinde kendisini gösteren 19. ve 20. yüzyılın saldırganlığı; daha sonra ise bazılarının ‘vahşî kapitalizm’ diye adlandırdığı sınırsız ihtirasının sebep olduğu istismardır. Esasen son krizde bu sınır tanımaz ihtirasın büyük ölçüde tesirli olduğu görülmektedir.
***
IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları İstanbul’da yapılıyor. Zirveye, 186 ülkenin (yani bütün dünyanın) maliye bakanları, merkez bankası uzmanları, işadamları, akademisyenleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılıyor. Toplantı neticesinde küresel ekonomik krizle ilgili ‘İstanbul Kriterleri’nin açıklanması bekleniyor.
IMF Başkanı Strauss-Khan, 90 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğunu ve bu durumun savaşlara bile yol açabileceğini, devletlerin krize karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi. Dünya Bankası (IBRD) Başkanı Robert Zoellick ise, sorumlu bir küreselleşmeyle yeni bir dünya inşa etmeliyiz dedi.
Zirve’nin en çarpıcı ve güzel konuşmasını Başbakan Erdoğan yaptı. Âdeta küresel bir manifesto veren Erdoğan’ın konuşmasını, ‘Büyük Buhran’dan sonra ‘New Deal’ (Yeni Anlaşma, Görüş) politikasını açıklayan ABD Başkanı Roosevelt’in tavrına benzettik. Erdoğan, “Dünyanın bir bölümü sınırsız ölçüde tüketirken diğer bölümü açlıktan hayatta kalma mücadelesi veriyor (...) Yaşadığı acıları, merhametsizlikleri kapitalizmin vahşi yüzü olarak niteleyenlerin sayısı hiç de az değil (...) Barış, refah, kardeşlik ve güvenliğin küreselleşmediği bir dünyada kimse mutlu ve huzurlu olamaz (...) Dünyadan yükselen çığlığa, taleplere ve şu salonun dışındaki protestolara kulak vermemiz gerekir.”
Salonun dışındaki protestolara gelince, ne yazık ki soğuk savaş kalıntısı komünist zombilerin araya karışması ve haklı protestoları sabote etmesi, hem halkın huzursuzluğuna ve zarar görmesine sebep oldu, hem de şiddetle ilgisi olmayan gerçek protestocuları haksız duruma düşürdü.
***
Sonuç olarak, piyasa ekonomisi yıkılmıyor ama post-keynesyan bir anlayışla, kapitalist sistemin müdahale edilmeden kontrolünü sağlayacak ve dünyadaki gelir dağılımını düzenleyecek yeni enstrümanlara ihtiyaç olduğu artık ortaya çıkıyor.

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi