![]() |
#1 |
![]() ![]() SAFRANBOLU - AA - Karabük'ü tarihi konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde, 20 yıl önce bir üniversite öğrencisinin önerisiyle öğretim üyelerinin keşfederek imar koruma planı uygulaması başlattığı "Yörük Köyü"nün UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ndeki koruma alanları arasına girmesi için çalışma başlatıldı. ![]() Safranbolu'ya 11 kilometre uzaklıktaki Yörük köyü, en eskisi 450 yıllık olduğu bildirilen tarihi konakları ile dikkat çekerken, Arnavut taşlı sokakları, çamaşırhanesi, camisi ve çeşmeleriyle Osmanlı döneminin tüm özelliklerini yansıtıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 1997'de tarihi yapılarının zenginliği nedeniyle koruma altına alınan köyün, geleneksel halk kültürü ve yaşam tarzı da mimarisiyle özdeşleşiyor. Estetik unsurlardan vazgeçilmeden inşa edilen konaklar, toplumsal yaşama ait mimari özelliklerinin yanı sıra birbirlerinin manzarasını engellememesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahip. Bütün olarak korunan tarihi mimarisiyle, dünyadaki önemli kırsal alanlardan biri olarak gösterilen Yörük köyünün varlığını sürd ürebilmesi için hazırlanan İmar Koruma Planı'nın, Karabük Kültür ve Tabiat Varlıkları nı Koruma Bölge Kurulu'nca onaylanmasının ardından, UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ndeki koruma alanları arasına girmesi hedefleniyor. ![]() Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyesi ve Karabük Üniversitesi Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aysun Özköse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UNESCO'nun dünya miras alanları arasına girmek için çalışmaları nın sürdüğünü söyledi. UNESCO'ya başvurmak için gerekli prosedürleri tamamlamaya çalıştıklar ını ve sadece kentlerin değil kırsal alanların da dünya mirası listesinde yer aldığını anlatan Özköse, şöyle konuştu: "Yörük köyü kırsal yerleşimi temsil eden, yerel mimari örneklerini içinde bulunduran, kendi döneminin taşınmaz ve kültürel değerleri ile geleneklerini sürdürün bir mekan olması bakımından UNESCO'nun listesinde yer almalı. UNESCO yetkililerin buraya gelip incelemesi gerekiyor. İmar planıyla kurumsal yapı tamamlamış oldu. Bize bu çalışma köyün geleceği için umut veriyor. Artık UNESCO'nun kriterleri eskisi gibi değil. Geleceğe yönelik yönetim planına, bununla ilgili özelliklere, bakanlık düzeyinde bütçe ayrılıp ayrılmadığına ve halk arasında bilinçlenmeye kadar çeşitli kriterler göz önüne alınıyor. Yörük Köyü Kültür Mirasını Koruma Vakfı ile birlikte UNESCO'nun koruma alanları arasına girmek için çalışmalarımız sürüyor. Dünya mirası alanlarında biri olmak, korumacılık, proje desteği ve tanıtım anlamında bize büyük yarar sağlayacaktır." Doç. Dr. Aysun Özköse, Yörük köyündeki çalışmaların bu aşamaya gelmesinin 20 yıl öncesine dayandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Safranbolu Meslek Yüksekokulu'nda öğretim üyesiyken bir öğrencimiz vasıtasıyla köyü tanıdık. Öğrencimiz (bizim köye de gelin çal ışma yapalım) diye öneride bulundu. Böylece ziyaret ettiğimiz köyde çalışmalar başladık. Birkaç yapı ve sokak dokusunda onarımı yapıldı. Bir bütün olarak korunmuş Yörü k köyü gibi çok az yer var. Kültür ve Turizm Bakanlığı burayı ihya edebilir. Yüzümüzü n akı olan köyü çeşitli etkinlikler kapsamında ziyaret eden konuklar, Safranbolu'dan bile daha güzel buluyorlar. Köye adım attığınızda sanki zamanda yolculuk yapıyor ve bir anda Osmanlı dönemine gidiyorsunuz." Köydeki konutların çoğunun tescilli olduğunu, diğerlerini de onarımlarla dokuya uygun hale getirilebileceğine işaret eden Özköse, şöyle dedi: "En büyük hayalimiz UNESCO'nun Venedik ve Floransa gibi kentlerdeki restorasyon okullarının bir benzerinin Yörük köyünde oluşturulmasıdır. Neden Yörük köyünde özellikle ahşap ve ker*** mimarisi üzerine, yerinde eğitim verilen uluslararası bir okul olmasın? Dünyadaki uzmanlar nasıl Floransa'ya gidip restorasyon eğitimi alıyorsa burada da ahşap mimari konusunda yetiştirilebilir. Bu tarz projeler yapıp sunmalıyız. Artık ahşap ve ker*** mimarisinin örnekleri dünyada kalmadı. Bunlarla ilgili kurslar düzenlenebilir. O zaman Safranbolu ve Türkiye'ye önemli katkı sağlanabilir." Safranbolu'nun hemen yanı başındaki 750 yıllık Yörük köy ündeki "Odabaşı Evi", 450 yıldır ayakta olan görkemiyle gelmiş geçmiş en eski ev unvanına sahip. Aynı mimari özelliklere sahip evleriyle asırlardan bu yana bozulmadan bugüne kadar varlığını sürdüren köyün tamamı adeta açık hava müzesi şeklinde. Asırlık Yörük köyünü keşfetmek isteyenler, İstanbul veya Ankara'dan özel araçla otoban üzerinden Gerede kavşağına kadar ulaşıp, Samsun istikametine yol dönmeli. Daha sonra Karabük ve Safranbolu güzergahını geçerek Kastamonu'ya giden yol üzerinden ayrılarak yaklaşım 1,5 kilometre içeride bulunan Yörük köyü ne ulaşabilir. Yolcu otobüsleriyle gitmek isteyenler ise Karabük'e giden otobüsleri tercih etmeli. Karabük kent merkezinden sabah ve akşam saatlerinde köye minibüs seferlerinin yapılmakta. Konaklama tesislerinin bulunmadığı köyde bir gece geçirmek isteyenler, pansiyon evlerden kiralayabilir. Şayet kiralayacak pansiyon bulunmadığı taktirde Safranbolu'da da konaklanabilir. Bu arada köyde hizmet veren iki ayrı kafede ıspanaklı, mantarlı, peynirli ve kıymalı gözleme ile Yörük'lerin eşsiz lezzetini keşfedebilir. Kafede ikram edilen ayran ve ev baklavası da oldukça meşhur. Köydeki bir işletmenin sunduğu Yörük yemekleri de damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakıyor. Çeşitli hediyelik eşya satışının yapıldığı kö yün sokak aralarından satılan kabartmalar ve minyatür pencereler büyük ilgi görüyor. Köydeki bir çok iş yerinde ise organik olarak üretilen reçel, pekmez, salça, turşu, salça, tarhana, erişte, ıhlamur, nane ve kekik bulunuyor. 1879 yılında yapılıp 1996 yılında onarım gören ve şu an sanat galerisi olarak kullanılan "Çamaşırhane" ile köydeki Yörük mezarlığında bulunan süslemeli mezar taşları görülebilecek eserlerden bazılarını oluşturuyor KYNK
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Yörüklerin kültürlerini yaşatma mücadelesi
![]() ![]() ![]() ![]() MUĞLA - AA - Muğla'da yaşayan Yörükler, yıllarca göçebe hayatı yaşadıktan sonra yerleşik düzene geçen atalarına ait kaybolmaya yüz tutan kültürü, müzede sergilenen etnografik eserlerle yaşatmaya çalışıyorlar. Toroslar Yörük Türkmen Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Kıvrak, Muğla'nın Saburhane meydanındaki Yörük Türkmen Müzesi ve Kültür Merkezi'nde, binlerce yıllık geçmişi olan Yörük Tükmen geleneğinin devam ettirildiğini söyledi. Yörüklerin Allah'ına, bayrağına, milletine, doğasına, insanına saygılı, yaratılan her şeyi seven ve onlarla birlikte yaşamaya alışkın kişiler olduğunu belirten Kıvrak, "Yörükler yok ederek değil, yaşatarak yaşamaya çalışır. Gördüğü her şeyi yaşatarak, atalarının 'bir olun, iri olun, diri olun' öğüdünü tutar. Yüzyıllardır özellikle son 50 yıldır yetiştirdiği ürünlerle şehirliyi doyuran insanlardır" dedi. Hedeflerinin, atalarından gelen kültürü yaşatırken teknolojiyle birlikte dünyaya açılarak, kültürlerini korumaya devam etmek olduğunu ifade eden Kıvrak, şunları söyledi: "Bizim hedefimiz Yörük çocuklarının havada pilot, denizde kaptan, fabrikada mühendis, hastahanede doktor olup vatanına, milletine hizmet etmesidir. Çocuklarımızın ne yaparsa yapsın dürüst çalışmasını sağlıyoruz. 2 milyona yakın üyemizle birlikte atalarımızdan bugüne ulaşan kültürel değerlerimizi yaş atıp gelecek nesillere bırakmak istiyoruz. Atalarımız bize bu topraklarla birlikte bir kültür bıraktı. Burada en önemlisi dilimiz Türkçe yaşamalıdı r. Halk müziğimiz, oyunlarımız, örf, adet, gelenek ve göreneklerimiz ve yemek kültürümüz yaşamalıdır. Çünkü bu topraklarda yetişen bizim geleneksel yemeklerimizi yersek insanlar daha sağlıklı olur. 50-100 yıl önce bu kadar çeşitli hastalık yoktu ama şimdi hastalıklar çoğalıyor. Tabii ki teknolojiyle birlikte dünyaya açılmalı yız. Ancak kültürle. Bu açılım kültürsüz olmaz. Kültürünü kaybeden kendini kaybeder." Muğla'da 4 tane Yörük Türkmen Müzesi kurduklarını ve bunların 3 tanesinin Fethiye'de bulunduğuna işaret eden Kıvrak, "Biz buralarda Yörüklerin günlük hayatta kullandıkları malzemelerden, yaşam tarzları, giyim kuşamları, yemekleri, sosyal ve kültürel etkinlikleri ile ilgili malzemeleri bulunduruyoruz. Yörük ne gördüyse ne yaşadıysa onların hünerlerini ve zor şartlarda sürdürd ükleri yaşam mücadelesini gösteren eserleri orada sergiliyoruz. Bizim buradaki temel amacımız yeni neslin atasının ne zor şartlar altından geldiğini bilsin ve haline şükretsin" dedi. Ramazan Kıvrak, gücü yeten herkesin kendi kültünü anlatan müzeler kurmasını, eli kalem tutan herkesin de tarihini araştırarak geleceğe bir şeyler bırakmasını istedi. Muğla Yörük Obaları Derneği'nin Kurucu Başkanı Başkanı Nurhan Keleş ise Yörük Türkmen Müzesi ve Kültür Merkezi"nin Yörük ve Türkmen kültürüne ait etnografik malzemelerden oluştuğunu ifade etti. Keleş, Muğla'da kültür turizminin bir ayağını da Yörüklerin oluşturduğunu belirterek, şöyle konuştu: "2007 yılında Muğla Yörük Obaları Derneği'ni kurduk. Derne ğimizin kuruluşundaki temel amaç ise çocuklarımıza kendi örf ananelerini kazandırarak global kültürün etkisinden çocuklarımızı muhafaza etmek. Çocuklarımızın tarihi bağlarla kültürlerini yaşatıp yeni teknolojik imkanlarla daha iyi yetişmesini sağlamak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Biz burada atalarımızın yaşadığı sıkıntıları tanıtmak amacıyla Yörük Türkmen Müzesi ve Kültür Merkezi"ni kurduk. Müzemize Muğla'da yaşayan vatandaşlar ve bölgeye tatile gelen turistler yoğun ilgi gösterdi. Müzemizi çok sayıda kişi ziyaret etti. Müzede Orta Asya'dan günümüze kadar atalarımızın kullandığı araç ve gereçleri sergiledik. Malzemeleri hem bölgede yaşayan Yörüklerden topladık hem de bölge dışından tedarik ettik. Amacımız ayrıca bölgede devamlılığını sürdüren kültür turizmine hizmet etmek." |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|