AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[ceyhanli]

Gül’ün Pakistan ziyareti

Kıdemli meslek büyüğümüz, Saygıdeğer Ömer Öztürkmen, geçenlerde önemli bir hatırlatmada bulunmuş ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Çek Cumhuriyeti’nden önce doğruca Pakistan’a gitmesi gerektiğini yazmıştı... Zira dost ve kardeş ülke Pakistan, siyasi bakımdan son derece zor günler geçiriyordu. Ülkede yaşanan büyük karışıklıkların önü alınamayınca; olağanüstü hal ilan edilmişti. Böyle bir zamanda dostluk ve kardeşliğin gereği olarak, bu ülkeye güçlü şekilde destek vermek gerekiyordu. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün Pakistan’a yaptığı resmi ziyaret, bu yazıdan kısa bir müddet sonra gerçekleşti. Ziyaret bu açıdan her yönüyle büyük önem taşıyor. Batı dünyasının, olağanüstü hal ilanını bahane ederek, bir taraftan fakirlik ve işsizlikle, diğer taraftan iç karışıklık ve dış baskılarla boğuşan Pakistan’ı adeta izole ettiği bir zamanda; Türkiye’nin Pakistan’a olan desteğini göstermesi çok anlamlı ve önemlidir.
Sayın Gül, sadece Cumhurbaşkanı Perviz Müşerref’i ziyaret etmekle kalmayıp, ülkedeki önemli muhalefet liderleri ile de tek tek görüşerek; onları birlik ve beraberlik konusunda teşvik etmesi, istikrar ve kalkınma yolunda demokrasiye geçiş için beraber hareket etmeleri tavsiyesinde bulunması, şüphesiz Pakistan halkı ve siyaset çevreleri üzerinde çok olumlu etki meydana getirmiştir. Her zaman gözü Türkiye’de olan Pakistan’ın bu zor döneminde, sevdiği ve saydığı ülkenin Cumhurbaşkanını evinde görmesi, dostluk ve kardeşliğin pekişmesinde müstesna bir olaydır.
Bülent Ecevit’in 2002 yılında, Hindistan’a yaptığı resmi seyahatin öncesi veya sonrasında Pakistan’a gitmemesi, bir hayli kırgınlığa yol açmıştı. Oysa Pakistan, bağımsızlığına kavuştuğu günden beri, bütün beynelmilel zeminlerde, kayıtsız şartsız biçimde daima Türkiye’nin yanında yer almıştı... Daha sonra Başbakan Erdoğan deprem felaketi sebebiyle yapılan sivil yardımları bizzat götürerek, bu kırgınlığı ortadan kaldırmıştı. Şimdi de Sayın Gül’ün ziyareti, Pakistan ile olan güçlü münasebetleri daha da pekiştirmiştir.
Pakistan, maalesef henüz kalkınamamış sıkıntılı bir ülkedir. Ancak yüz altmış küsur milyonluk nüfusu ve nükleer kapasitesi ile çok önemli bir ülkedir. İslam dünyasında da farklı bir yere sahiptir... Ne yazık ki, ülke içindeki problemler, bölgedeki stratejik dengeler ve dünya siyasetinin dinamikleri sebebiyle Pakistan, özellikle Sovyetler Birliği’nin 1979’da gerçekleştirdiği Afganistan işgaliyle birlikte büyük baskı ve dalgalanmalara maruz kaldı. Afganistan işgali, kendi fakirlik ve sıkıntılarına ilave olarak; Pakistan’ı iki milyondan fazla mültecinin problemleri ile de yüz yüze getirdi!.. Buna ilave olarak Sovyetler Birliği ile Amerika arasında sıkışıp kalan Pakistan, bir türlü siyasi istikrara ve ekonomik rahatlığa kavuşamadı.
Zaten kısacık tarihinde hep askeri darbe, sıkıyönetim, savaş ve olağanüstü hallerle boğuştu!.. İlk darbeyi kuruluşundan 11 yıl sonra yaşadı. 1958’de Eyüp Han, İskender Mirza’yı devirdi. 1969’da Eyüp Han istifa etmek zorunda kaldı. Onun yerine General Yahya Han idareye el koydu. 1971’de Hindistan ile yaşanan büyük savaş sonrasında, ülke Doğu (Bangladeş) ve Batı Pakistan olmak üzere ikiye bölündü. Yahya Han da çekildi. Onun yerine Zülfikar Ali Butto başa geldi. Daha sonra başbakan olarak görev alan Butto, 1977’de Ziya-ül Hak tarafından devrildi ve 1979’da da idam edildi.
Sekiz senelik sürgün hayatından sonra, yakın zamanda (ABD ve İngiltere’nin de desteğiyle...) ülkesine dönen Ali Butto’nun kızı Benazir, başbakanlığı döneminde yolsuzluklara karıştığı iddiasıyla 1990 ve 1996 yıllarında iki defa görevden alınmıştı. Aynı şekilde 1999 yılında General Pervez Müşerref tarafından askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırılan Navaz Şerif de, 1993 yılında Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han tarafından görevden alınmıştı. Benazir Butto ve Navaz Şerif, şimdi Müşerrefle pazarlık yapmaya çalışıyor. Genel seçimler 8 Ocak 2008 tarihinde yapılacak. Temennimiz bu seçimlerin Pakistan’a sükunet ve istikrar getirmesidir.


Noktalar
İsmail Kapan