![]() |
#1 |
![]() Bedirhan Gökçe - Yaş’Bakan, Baş’Bakan, Boş’Bakan... İnsanların acılarından beslenenler, bir gün daha acısıyla yüzleşmeden ölmeyeceklerini öğrendiklerinde vakit artık çok geç oluyor!.. İnsanın hesapsız olanını severiz; çıkarcı olmayanını. Elemanın çalışkan olanını severiz; tembel olmayanını. Arkadaşın vefalı olanını severiz; nankör olmayanını. Arkadaşın can olanını severiz; sahte olmayanını. Ve Gözyaşının samimi olanını severiz; timsah olmayanını!.. Bunu, evlat, ana baba, çocuk, akraba, siyasetci, gazeteci, sanatçı vs. vs. Uzattıkça uzatabiliriz… Siyaseten seven sevmeyen kiminle karşılaşsam: “Vallahi ben de ağladım, çok kötü oldum” diyor, “Başbakanın öyle ağladığını görünce...” Hafta sonu tüm ekranlarda ve tüm gazetelerin birinci sayfasında hep aynı gözyaşını gördük. Tabuta sarılmış bir anne ya da helallik istenen bir merhume ve yüreği yanan "bir" ya da "pir" evlat. Bir başka ifadeyle kasılarak, sıkılarak, belki de utanarak ama tüm makamı mevkiyi yırtarak, içerideki dalgalanmanın dağılmış yüz ifadesinden taşarak süzülen, süzülürken dağlayan bir damla yaş ile… Başbakan da olsa hiç fark etmez! O dahi anaya muhtaç işte… Anne acısının nicelerine şahit olmuş bir duygu insanı olarak edindiğim tecrübe: Eğer bir “sol yanım acıyor anne” şiiri, altı senedir hâlâ zirvede ve hâlâ insanları bu kadar etkileyebiliyor ise bizdeki “anne” kavramı, hiçbir ülke insanı ile karşılaştırılamayacak kadar başka bir şeydir bizde… Üstelik Başbakan’da olsan, Boşbakan da olsan öyle… Eğer bir gün dünya liderlerinin birinin bu tür benzerlikteki bir acısına ekranlardan şahit olursanız sadece iki devlet adamı arasındaki farkı değil, iki millet arasındaki farkı da göreceksiniz… Binilen arabadan, özenle giyilmiş siyah kıyafetten, gözlüğün cinsinden, ellerin önde bağlı vücut dilinden... Kısacası, merasim-mezarlık arası bilumum ritüellere dikkat edin! "Anne" ile "Ana" arasında Anadolu ile Avrupa kadar fark olduğunu göreceksiniz. Mesela "Anneler Günü"nde Türkiye de yollar kilitlenir, Avrupa’da telefonlar… İşte bu gözyaşı, bu sebepledir ki: Üzerinden siyaset yapılamayacak kadar insani meseledir. İnsanların acılarına veya duygusal boşluklarına yenik düşerek toplum önünde ağlamaları, erdemli bir diğer insan için ne bir prim olmalı ne de bunun üzerinden ince bir giydirmenin ucuzluğuna kayılmalı. Kaldı ki bu ülke de bir erkeğin “karı gibi ağlaması!” algısı, hâlâ bazı duygu yoksunu erkeklerde bir “erkeklik!” meselesiyken, akl-ı selim olanlar bu konuya daha da dikkat kesilmeli! Özet: Yaş’bakan gözlerle Başbakan yüreğimizi dağlamıştır ve o gözyaşı bir milletin topyekûn ANA kavramının, dışa dönük “en net” yansımasıdır. Peki böyle durumlarda yüreği olana düşen nedir? Ölene rahmet, kalana sabır dilemek ve bir gün aynı temennilere “çok muhtaç olacağını” bilerek “en insan yanıyla” o güne “son” biriktirmek... Bedirhan GÖKÇE 18.10.2011
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|