AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bugün ve Sabah "Bugün" ve "Sabah" Gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-17-2011, 01:56   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Süleyman Yaşar - Türkiye'nin Başarısını Kabul Etmemek Meziyet mi?
Süleyman Yaşar



Türkiye'nin başarısını kabul etmemek meziyet mi?


Türkiye'nin son dokuz yılda ekonomide gösterdiği başarı içeride ve dışarıda bazılarınca bir türlü kabul edilemedi. Her iyiye gidişe dudak büküldü. Bunun sebebi, kararlı bir AK Parti düşmanlığı olabilir. Çünkü Türkiye iyiye gidiyor demek AK Parti'ye destek anlamına gelebilir telaşıyla bir türlü olumlu gidişi kabul edemediler. Darbe yapmayı denediler olmadı. AK Parti'yi kapattırmaya kalktılar olmadı. En son çare ekonomik kriz çıkartmaktı, o da olamadı.

Çünkü son dokuz yılda en önemli değişimin kamu maliyesinde yaşandığı ve bütçenin denk olduğu gerçeğini ıskaladılar. Eskisi gibi beklentileri olumsuza çevirirsek kriz çıkartırız sandılar. Ama bütçe denk olunca ekonominin öyle eskisi gibi kolay kırılamayacağını daha yeni fark ettiler. Şimdi ekonominin iyi olduğunu istemeyerek de olsa kabul ediyorlar, ama bu defa da "ekonomi iyi ama insani gelişmede iyi değiliz" diye itiraz ediyorlar.

İnsani gelişmede iyi değiliz diyenlerin bir tek defa Türkiye'nin kredi derecelendirme notunun doğru olup olmadığını irdelediklerini nedense hiç duymadık ve görmedik. Oysa Türkiye'nin insani gelişmişlik ölçüsü, kredi notundan etkileniyor. Çünkü kredi notu düşük tutulunca yüksek faizle borçlanmak zorunda kalıyorsunuz ve yabancı yatırım alamıyorsunuz. Dolayısıyla kaynak yetersizliğinden sosyal altyapıya yatırım yapmakta zorlanıyorsunuz. Böylece haksız biçimde düşük tutulan kredi notu Türkiye'nin insani gelişmişlik notunu da aşağı çekiyor.

Gelelim kredi notu ve insani gelişme notu yüksek ülkelere... İtalya, Fransa, Yunanistan, Portekiz, İspanya, İngiltere ve ABD gibi ülkelerin kredi notu hep en yüksekten verildi. Sonra görüldü ki bu ülkelerin gerçek kredi notları pek de öyle yüksek değil. Hazineleri borca batmış, bankaları battı batacak durumda. Ve notları birer birer indirilmek zorunda kalındı. Aslında yakından bakınca bu ülkelerin insani gelişmişlik notlarının da olması gereken yerde bulunmadığını hemen söyleyebiliriz. Artık sanal değil gerçek bütçeler ortaya çıkınca pek çok ülkenin insani gelişmişlik düzeyleri hızla geriledi. Çünkü sağlık ve eğitime ayırdıkları ödenekler zorunlu olarak azaldı.

Oysa Türkiye son on yılda bütçesini denkleştirirken sağlık ve eğitimde de âdeta devrim yaptı. Cumhuriyet Tarihi'nde ilk kez eğitim ve sağlık harcamaları, askerî harcamaların üzerine çıktı. Devletin borç yükü % 96'dan % 40'a geriledi. İçi boşaltılan özel ve kamu bankalarının 380 milyar liraya mal olan borçları ödendi. Devletin vatandaşa olan tasarrufu teşvik ve konut edindirme borcu 14 milyar lira yine bütçe kaynaklarıyla sahiplerine geri verildi. Devletin iki yakası bir araya gelince enflasyon ve faizler tek haneli rakamlara geriledi. Stokçular ve faizle geçinenler bu gelişmelerden tabii pek hoşlanmadılar. Yeniden IMF ve askerî vesayet istediler. İstekleri yerine getirilmedi ve böylece ekonomi daha da güçlendi. Ekonomi güçlenince Kürt açılımı, anayasada demokratik adımlar atıldı, asker ve yargı vesayeti kısmen kaldırıldı. Geçmişte haksız el konulan azınlık vakıflarının malları iade edildi.

Bütün bunları küçümseyenler aslında biraz komik duruma düşüyorlar. Çünkü gelişmiş pek çok ülke küçülürken Türkiye aksine büyüyor. Cari açığı bir risk olsa da bu risk kamudan kaynaklanmadığı için pek öyle büyük bir sorun yaratmıyor. Çünkü özel sektör yurt dışında tuttuğu parasını yine kendi kendisine borç olarak veriyor. Tabii bir de yabancı kreditörlerin güçlü teminat almadan borç vermeyeceği düşünülürse, yurt dışından borçlanabilen özel sektörün ödeme gücüne sahip olduğu ortaya çıkıyor.

Gelelim son günlerin hükümet açısından da yakıcı konu olan depreme... İşte bu konuda hükümet radikal kararlar almalı. Çünkü bizdeki deprem uzmanlarının yeterli olmadıkları ortaya çıktı. Hâlâ Türkiye'nin fay haritası çıkarılamamış. Hayalet faydan bahsedenler bile var aralarında.

O halde ne yapmalı? Nasıl 2001 mali krizinde, Türkiye'de küresel ekonomide makro ekonomi yönetimini bilen iktisatçı olmadığı için yurt dışından eleman getirip ekonominin başına koyduysak, deprem için de yabancı uzman getirmekte fayda var. Getirilecek uzmanın önerileri alınıp ona göre bir yol haritası çizmek gerekiyor.

AK Parti hükümetleri oynak küresel piyasalarda ekonomiyi sağlam tutmayı başardılar, ama unutulmamalı ki Türkiye'nin altı da oynak. Çok riskli olan bu zeminde ekonomiyi sağlam tutmak için kolları sıvamak gerekiyor. Aksi takdirde, tabuları kırarak son dokuz yılda Türkiye'yi üç kat zenginleştiren hükümet depremlerle sarsılabilir. Son depremle onu vurmak için harekete geçenlerin sayısı hiç de az değil.


Sabah 15.11.2011

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi