![]() |
#1 |
![]() İşte size bir soru: Terör örgütü PKK'yı ve onun temsil ettiği şiddete başvurma ideolojisini yenilgiye uğratmak için en makul yol, Irak'ın kuzeyinde yuvalanmış militanların başına bombalar yağdırmak ve gerekirse karadan da müdahale ederek vurucu gücünü bitirmek midir? Yoksa, yapılan ilk yerel seçimde Diyarbakır ve Batman başta olmak üzere bazı simgesel il ve ilçelerde PKK uzantısı sayılanların siyasî üstünlüğünü ortadan kaldırmak daha mı önemlidir?
Ak Parti hükümetinin bu soruya “Her ikisi birden” cevabını verdiği anlaşılıyor. İdeal ortamlarda bu tür soruların en ideal cevabı 'hepsi' şıkkı olsa bile, yeryüzünde ve gerçek hayatta genellikle “Ya o, ya bu” tarzı cevaplar en makulü teşkil ediyor. Girişteki soruya bu mantıkla yaklaşıldığında hangisi daha makul geliyor size: Askerî çözüm mü, yoksa siyasi çözüm mü? Askerî çözümden yana olanların PKK terörünün 25. yılında birbiri peşi sıra yaptıkları itirafları okuduk. 25 yıl içerisinde kimbilir kaç kez “PKK artık bitti” noktasına geldiğimizi de unutmayalım. Her askerî operasyon çok sayıda militanın ölmesine yol açtı muhakkak, terör örgütünün vuruş kabiliyetini o an için olumsuz etkiledi; ancak her terör örgütü gibi PKK da yeni kazandığı militanlarla yoluna devam etmeyi bildi. Yalnızca 'askerî' çözümle bundan sonra da durum farklı olmayacaktır. Siyasî açıdan örgütün ve uzantılarının geriletilmesi ise daha önce hiç yaşanmamış bir gelişme. Bugüne kadar, PKK ve uzantısı sayılan örgütler, askerî alanda geriledikleri dönemlerde bile siyasî kazanımlar elde etmeyi bildiler. Yurtdışında kendilerine daha fazla destekçi buldular, içeride de geleneksel olarak başka partilere oy verilen yerel birimlerde etkili hale gelebildiler. Şimdi ilk kez bu durum tersine döndü: Dışarıda bulduğu destekçilerini teker teker kaybetti PKK; içeride de siyaseten gerileme halinde. Yapılacak ilk yerel seçimde 'kalesi' gözüyle baktığı bazı illeri iktidar partisine kaybedeceğine muhakkak gözüyle bakılıyor. En baştaki soruyu şimdi biraz değiştirerek yeniden sorabiliriz: Askerî operasyonlar siyasi açıdan kazanılacak bir başarıyı engeller mi; engellerse hangisini tercih etmek gerekir, askerî başarıyı mı, siyasî başarıyı mı? Hiç kuşkunuz olmasın: Terörü yöntem olarak seçmiş ayrılıkçı bir örgütü en kesin yenilgiye uğratmanın alanı öncelikli olarak siyasettir. Militanların tepesine inen bombalar elbette etkilidir, operasyonlarda verdirilen kayıplar PKK'yı geriletir; ancak mutlak yenilgi için siyasetin devreye girmesi şart görünüyor. Halkın bütünüyle kazanıldığını gösterecek, gözü dağda olanın moralini bozacak, eylemleri anlamsız kılacağı için dağdakini teslim olmaya zorlayacak en önemli gelişme, terör örgütüne tattırılacak siyasî başarısızlık olacaktır. Bu hafta sonuna doğru toplanacak Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) gündeminde terörle mücadelenin ve sınır ötesi operasyon konusunun yoğun bir biçimde yer alacağını tahmin için kâhin olmak gerekmiyor. Devletin sivil ve asker unsurlarını aynı zeminde buluşturan MGK'da bu temel soru üzerinde kafa yorulmasında yarar olduğu çok açık. Türkiye kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği üç sınır ötesi operasyonda silahlı kuvvetlerinin gücünü dosta düşmana gösterdi ve terör örgütüne ciddi zayiat verdirdi. Şimdi sıra gençleri dağa çıkmaktan vaz geçirecek, dağdakini teslim olmaya ikna edecek ve bölge halkını kazanmaya yarayacak ciddi siyasî açılımlarda... Askerî harekâtın başarısının kazandırdığı güven ve moralle, bugüne kadar yapmaktan kaçındığı, doğru olduğuna inanılan her türlü tedbiri alabilir devlet, almalıdır... Türkiye'nin kaybedecek fazla vakti yok.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|