|
![]() |
#1 |
![]() BİR BAKAN CEHENNEME GİRİYOR Bu bir gerçek hikâyedir. Hikâye kahramanı ise hayattadır. Bu hikâyeyi yazmak için kendisinden izin istedim. Bana ismimi vermemek üzere sana müsaade ederim, dedi. Bende olan bir sırrı senden gizlemem. Ben bu hikâyeyi kendisinden dinlerken yalanlamak ile tasdik etme arasında döner dururdum. Ancak hikâye kahramanı, hikâyeyi anlatırken gözlerinden boşalır gibi yaşların akması, onu dinlerken hikâyenin dehşetinden bedenimin de diken diken olması, iki yüzlülük yok, onu doğruladı. Hikâyenin kahramanı katı yürekliliği ile hâkimiyetinde darbı mesel(atasözü)olmuş siyasi bakanlıktan eski bir bakandır. O memleketi kasıp kavuran bir siyası krizden sonra(görülen güç dönem, bunalım, buhran ![]() Şayet bir dostum şu eski bakandan bir parça yer almamış olsaydı onunla görüşmem mümkün olmayacaktı. Dostum, aramamızda ki dostluk nedeniyle bizzat benim, mülkiyetini tahakkuk ettirip anlaşmayı da yazmamı istedi. Arkadaşımla olan vekalet sözleşmesi bitti.Daha sonra sıra ilk anlaşmayı imzalamaya gelmişti.Arkadaşımdan bu yeri sattığına dair anlaşmayı imzalayabilmesi için şu eski bakanı yazıhaneme getirmesini istedim.Ancak arkadaşım dudaklarını bükerek kaşlarını çattı.Yapmacıksız ile pervasızca söyledi…. Adam yaşlılıktan son noktaya ulaşmıştır… Özellikle sıhhati, büronuza gelmesine elverişli değildir. Senin büron yeni Mısırdadır. O, ise şehrin diğer yakasında oturur. Acaba ona gitmemizin, sana bir zararı olur mu? Dedi… Bana güven! Oraya gitmemiz çok fazla zamanını zayi etmeyecek. Bir kaç dakikada onun tarihi eser oteline varmış olacağız. O otel sakin bir bölgede olan Cize kenarında yarı meşhur bir oteldir. Eski Bakan âdeti üzere her sabah bu otelin doğu kenarında kahvesini içer. Kardeşim! Sana, bir zaman dünyanın kendisi için ayağa kalkıp oturamadığı bir bakanla görüşmekte yeter.Oysaki Bakanlık döneminde tüm Mısır bakanları bile onun rızası için temennilerde bulunurlardı… Fakat hım mim dememe rağmen teklifini kabul ettim. Çünkü büromun dışında kişilerle buluşmak âdetim değildi… İkinci günü arabamız Cizeye doğru çok suratlı bir tarzda yol alırdı. Yağmur daneleri şiddetiyle arabanın ön camlarına çarpardı. Arkadaşım da durmadan bizi yoracak kadar konuşurdu. Ancak ben de anlaşmalarla alakalı evraklarla uğraşırken pekte kendisini dinlemiyordum. O adamı uzaktan gördüm… Ey Allah! o adam bumudur? O gaddarlıkla dehşetinden Mısır halkının kalp damarları titreyerek
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|