![]() |
#1 |
![]() ![]() Ahmet Kekeç - Star akekec@stargazete.com Gözlerime bakın anlarsınız Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Güneydoğu Anadolu’dan gelen heyete söylediği sözler hálá tartışılıyor. Şuna benzer şeyler söylemiş Gül: ‘Ben, burada sizlere söyleyemeyeceğim bazı şeyleri de düşünüyorum. Sizlerin de düşündüğünüz bazı şeyleri, bana söyleyemediğinizi biliyorum. Ben onlara da hak veriyorum...’ Buyrun, ayıklayın pirincin taşını... Bir Cumhurbaşkanı (üstelik, ‘meşru’ yollardan gelen bir Cumhurbaşkanı), niçin ‘düşündüklerini’ söyleyemesin ve ‘gözlerime bakın, ne demek istediğimi anlarsınız’ demeye getiren bir halet içine girsin? Bunun cevabını, ‘sen’ makamında ünleyip, Cumhurbaşkanı’na haddini bildiren Deniz Baykal çok iyi biliyor. Düşünebiliyor musunuz, bir siyasi partinin genel başkanı olan, benzerlerine karşı kendisini ‘üstün’ kılacak herhangi bir ‘ek sıfat’ taşımayan Baykal, ‘saygınlığı ve masuniyeti’ için dertlendiği makamın sahibine, hiç de hakedilmemiş bir teklifsizlikle, ‘sen’ diye sesleniyor. Ne ayıp, ne yakışıksız bir tutum... Son zamanlarda partiye çeki düzen veren, bence iyi de eden Gürsel Tekin, genel başkanı için de bir ‘üslup ayarlaması’ yapsa ya... Mesela, ‘Sizin, ‘sen’ diye hitap ederek açıkça aşağıladığınız kişi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkanı. Hiç değilse bu sıfatı hasebiyle asgari bir saygıyı hakediyor’ dese ya... Baykal, partisinin dünkü grup toplantısında, Gül’ün ‘söyleyemediği’ şeyleri gündeme getirerek, verip veriştirmiş... Diyor ki, ‘Dilimin altında bir bakla var, çıkaramıyorum. Benim daha ne düşüncelerim var, söyleyemiyorum. Siz de bana söyleyemiyorsunuz, onu da biliyorum, o söyleyemediğiniz düşüncelere hak veriyorum... Bu diyalog, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde oluyor. Türkiye’de, Cumhurbaşkanı’nın söylemekten korkacağı, söylenmekten çekineceği hangi düşünce olabilir?’ Hakikaten... Bir Cumhurbaşkanı’nın söylemekten korkacağı, söylenmekten çekineceği hangi düşünce olabilir? Ben de bunu merak ediyorum işte. Burada bir parantez açmam lazım. Bakmayın, ‘kendisine üstün kılacak herhangi bir ek sıfata sahip değil’ dememe... Baykal derken, herhangi bir kişiden sözetmiyoruz. Baykal, son tahlilde, kendisini ‘sistem’in sahibi sayan ve bürokratik karar alıcılara karşı ‘icazet makamı’ rolü oynayan, üstelik bu rolünü kabul ettirmiş görünen bir partinin genel başkanı. Bu genel başkan, son yasama döneminde tuhaf bir alışkanlık edindi: ‘Sen’ diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Gül’ün hiçbir toplantısına katılmıyor, hiçbir resepsiyonuna icabet etmiyor, hiçbir çağrısına olumlu cevap vermiyor. Denilebilir ki, Gül’ü tanımıyor bile... Bir ara, bazı komutanlar gibi, muhalefetini ‘m’ harfine indirgemişti. ‘Sayın Cumhurbaşkanı’ diyerek durumu kurtarmaya çalışıyordu. Lakin, durum henüz kurtulmuş değil. Çünkü Baykal, Gül’ün Cumhurbaşkanlığını kabullenemiyor. Durumunu kabullenemediği kişi için kaygılanması ‘olumlu puan’ sayılabilir ama, bence Baykal Cumhurbaşkanı’nın ‘söyleyemediği’ şeyleri değil, öncelikle ‘ifade hürriyeti’ konusunda ülkemizin içinde bulunduğu durumu dert etmeli. Şu soruyu da sık sık sormalı: Bu ülkede darbeyle gelenler (Evren gibi) her şeyi konuşabiliyor da, meşru yollardan gelenler (Özal ve Gül gibi) niçin konuşamıyor? Bu soruya bir cevap bulalım, Cumhurbaşkanı’nın söyleyemediği şeylerin ne olduğunu ondan sonra tartışırız... 26 Kasım 2008 Çarşamba
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
abdullah gül. ahmet kekeç, anlarsınız, cumhurbaşkanı, gözlerime bakın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|