AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Gölge]

Deniz Baykal, iz peşinde...

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ergenekon için ilginç bir tanım yaptı. Baykal, Ergenekon hakimlerini de hedef gösterdiği konuşmasında irtica ile mücadele planını da dedektif edasıyla işledi. İşte o konuşma:



Baykal'ın konuşmasının ayrıntıları şöyle:

EKONOMİK GELİŞMELER

-Türkiye sıkıntılı dönem yaşıyor. Toplum kesimleri çaresizlik içerisinde yaşıyor. Ekonomiyi yönetenler sorumlu politikalar izleyecek durumda gözükmüyorlar. Türkiye'nin bütçesi yoktur. Maliyesi sahipsiz görünüyor. harcamalar faiz giderleri azaldı. Bütün bu konularda ciddi yaklaşımlar sergilenemiyor. Bir süre önce vergi indirimi tavsiyesinde bulunduk ama 6 ay sonra uygulamaya koydular. Şimdi onu sürdürüyorlar. Ekonomideki tek iyi işaret CHP'nin vergi konusundaki fikrinni yerine getirilmelidir. Çalışanlar üzerinde vergi yükü azaltılmalıdır. Atılacak adımlar kayıtlı ekonomiye geçisi artıracaktır. Hele de işsizliğin rekor kırdığı dönemde hazine devlşet çalışanlar üzerinden kazanç peşine düşmemelidir. Hükümet nasıl uygulamaları önerimizi yerine getiriyorlar. Kompleks yapmasındalar uygulamayı yerine getirsinler...

-Kredi kartı borçlarını gündeme geitrmiştik. Bunu birden bire getirmemiştik. İş yerlerikapanıyor insanlar işsiz kalıyor buna bir çare bulun diyorduk. O zaman başbaakan kredi kartı mağduru yoktur demişti. Başbakan bu çözümö anlayışımızı kabul etmiş bulunuyor. Kredi kartı borcu konusu bankaların tahsilatı değildir. Burada düşmüş ve düşecek olan kart mağdurlarına tedbir ortaya koymuşyur. Bu yasa sadece tahsilatı hızlandırma konusu haline geldi. Kredi kartı aidatını çok yüksek düzeyde alacak haline getirmiştir.

-Bugün 44 milyon kredi kartı vardır Türkiye'de bunun yıllık kazancı 1,5 katrilyona tekabül etmektedir. Bu sadece kart aidatıdır. 3 katrilyon toplam borçtur. Getirilen düzenleme 2 yılda tüm toplam alacaklarını 2 yılda tahsil imkanını getireceklerdir. Bu getirilen düzenlemenin ortaya çıkması muhtemel tıkanaıkları çözmeye önlem getirmemektedir.. Halbuki Kredi kartı borcunu faizleri düşürülerek makul ödeme haline getirmektir. Bu konuda şiddetle düzenlemeye ihtiyaç vardır.

-Çek konusunda da acil bir çözüme ihtiyaç vardır.çek konusu artık ekonomi olmaktan çıkmış insani bir hal almıştır. Şimdi mağdur olanların bir çoğu kendine verilen çekin parasını alamadığı için kendisi de ödeyemiyor. Bu konuda hapis uygulaması vardır. Yargıtay bu konuda tuıkanmıştır. Yargıtay'da 75 bin çek dosyası vardır. 2004 yılına kadar... Bundan sonraki çekler ise adeta Yargıtay'ı kitlkemiştir. Bu konuda bazen hapis kararı alınıyor bazen alınmıyor bu konuda bir birlikteliğe ihtiyaç vardır... Adalet Komisyonuna geldi ama hükümet durun acele etmeyelim bunu sonra görüşürüz diyerek bu konuyu tatil sonrasına ertelemiştir. Çekin bir yaptırımı mutlaka olmalıdır. Derhal bu konu ticaret hayatının önemli bir unsuru olarak faciaları ortdadan kaldıran bir düzenlemeye ihtiyaç vardır... Meclis bir an önce bu kanunu çıkarmalıdır... çek mağdurlarının sorununu çözecek yasa çıkarılmadan da Meclis tatile girmemelidir.

-Krize çözüm ararken çeşitli önerilerimiz alınıyor. Ama unutlan 2 kesim var. Bu kesimlere yönelik hiçbir tedbir yoktur. Biri çiftçi biri esnaftır. Bu konular çözülürken mutlaka esnaf ve çiftçiyi kalkındıracak önerilere ihtiyaç vardır.

İRTİCA İLE MÜCADELE BELGESİ

-Bir belgeden söz ediliyor. İmza var mı yok mu, gerçek mi değil mi, parmak izi var mı yok mu? İmzanı taşınması kadar sıradan bir imza yoktur. Neyi tartışıyoruz.Hükümeti, sessizliği ve bütün bu dedikodular karşısındaki rahatlığı izah etmek çok güçtür.

Öyle bir noktaya geldi di doğru da olsa, yanlış da olsa bir anlamı yok. Bize bunu kabul ettirmek istiyorlar. Bir an önce bunun soucunu görmek istiyoruz. Gerçekse de yalansa da önemli değiliz. Bunu bize kimse hazmettiremez. Yukadıra uyumu gördük, çok memnun olduk. Görüyoruz ama bunun dayanaklarını ne olduğunu Türkiye'nin bilmesi lazımdır. Gerçekten telaşı gerektiren bir durum yok mudur. Albay yerinde, eğer yoksa o zaman neydi bu. Bunun altında ne yatıyor. Canım bu kadar kurcalamayalım. Türkiye'nin ciddiyete ihtiyacı var. Verilen sözlerin arkasında durulduğunu görmeye ihtiyaç var. TSK içinde birileri Genelkurmay'ın bilgisi ve talimatı dışında tamamen kopuk olarak, en kritik yerlerde görev yapan birileri bunu yapıyorsa, TSK'nin örgütsel işlevini yitirdiğini gösterir. Eğer bütün birimler disiplin içinde anayasaya, hukuka ve demokrasiye saygı doğrultusunda etkin çalışma yapan bir kurum kimliğinde ise bu itham nerden geliyor.Kim yapıyor, nasıl yapıyor, nerelerden güç alarak bunu yapıyor, ona bu imkanı kim sağlamıştır, bunun belgeleri nasıl emniyetin yargının zirvelerinde muteber belgeler olarak dolaşma fırsatını elde etmiştir. Bunun aydınlatılması öbüründen daha da vahimdir. Böyle tehditlerin devlet otoritesini yer yer bu amaca hizmet edecek şekilde kullanabilerek faaliyet gösterecek noktadayız. Böyle bir noktadayız. Vah Türkiyem vah. O da olsa üzecek, bu da olsa üzecek. Unutalım mı yani. Buraya nasıl geldik. Hangi aldırmamazlıklarla buraya geldik. Şimdi nereye gideceğimizi zannediyorlar.

ERGENEKON'U BÖYLE TANIMLADI

-Önce Ergenekon kavramını bir kenara bırakarak temel ana kriz konularını şöyle bi hatırlayalım. Başında, devletin etkin güçlerinin içinde bulunmuş görev yapmış ya da hala yapan belli kadroların mafyalaşma içine girmesi konusu, bu bir temel sorundur. Susurluk bunun tipik bir örneğidir. Terörle mücadele, gerilla savaşları gibi uygulamalar yaşandığı dönemde bu daha sık yaşanıyor. Bundan sonra da sürekli olabilir. Mafyalaşma, terörle mücadelenin hukuk dışına çıkması, askeri darbeye yönelik çalışmaların zaman zaman su üstüne çıkması ya da kapalı kapılar ardından görünmesi. Bir müdahale yapılması gerekiyorsa toplum yapıyor. Siyasi iktidar hesaplaşmayı uygun görüyorsa elini tutan mı var, gereğini yaparsın. Anayasanın 15.maddesi var. Getir hallederiz, geçmişi kurcalama diyorsan meseleyok. Kısıtlamayı ve sınırları da içine sindir. Ondan sonrakilerle meşgulüz diyorsan onları da getir. Suç diyorsan onları da inceleyelim. Askeri darbe ile ilgili bir tasfiye arayışı içindeysen getir onun da gereğini yapalım. Bu üç konu ayrı ayrı kendi çerçevesi içinde irdelenmek istenmiyor, hepsi bir kazana atılıyor, kazana bize muhalefet etmiş, intikam almak istediğimiz ne kadar insan varsa, düşünceleri bize ters gelen, etkisiz kılmak istediğimiz ne kadar çevre varsa derle topla, kazana bunları da at... ne diyeceğiz bunlara. Darbe diyemezsin, bunları yeni bir kavram lazım, birşemsiye etrafında toplayalım ve bunlara ergenekon diyelim. Hatta bunlar PKK ile Hizbullah ile iş birliği yapıyor diye yaftalayalım, bizi istemeyen ne kadar çevre varsa ekleyelim, tümünden bir iddianameyle hesap soralım. Bu yanlıştır. Bütün bunların bir merkezi otorite içinde işbirliği yaptığı kanıtlanamamıştır kanıtlanamaz. Bir teşkilat diyorlar, bunların hiç birinin cevabı yok. Bir kabul var sadece.

BU BİR HEDEF GÖSTERME Mİ?

Saygıdeğer insanlar ciddi sağlık sorunları ile boğuşmakta ve 70 milyon bu tabloyu izliyor. Ergenekon davasına bakan bir yargıç, tarihi bir tespit yaptı. Ben tarafsızlığımdan şüphe duymuyorum ama benim tarafsız olduğum, artık inanılır olmaktan çıkmıştır. Kurumsal baskılar yöneltiliyor, bu davada karar veremeyecek durumdayım ve çekiliyorum demiştir. Çekilme kararı mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Bu kurumsal baskının hesabını sormayacak mıyız. Kurumsal baskılar artık işlemeyecek mi, artık olmayacak mı. O bir tesadüf müydü. Bir kez yaşandı bitti öyle mi? Adalet bakanlığı müfettiş gönderiyor diyor. Mehmet Haberal'ı, Mustafa Yurtkuran'ı niye tutuyorsunuz Allah aşkına.

HABERVAKTİM.COM

[rekorturk]

Ergenekon'u savunmak zorunda çünkü eninde sonunda bu işin ucunun kendisine dokunacağını biliyor...