Ferasetle ve akılla kuşanma zamanı......Fehmi Koru - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

10-20-2007, 13:35

Ferasetle ve akılla kuşanma zamanı

Meclis hükümete sınır ötesi topraklara müdahale yetkisi verdi diye hemen ertesi gün “Ceddin deden” marşı eşliğinde Irak'ın kuzeyine asker gönderilmesini bekleyenlerin varlığından haberdarım. Bir başka bildiğim de, Celal Talabani ve Hoşyar Zebari'den gelen PKK karşıtı açıklamalardan memnuniyet duyanların da olduğu... Bir grup fiilî bir askerî müdahale bekleyecek, diğer grup da Irak yönetiminin PKK'nın o topraklardaki varlığını sona erdirmesini...

Benim görüşüm ise şu: Zor bir sürece girdik ve bu sürecin sonunda sevinmek kadar hayal kırıklığına uğramak da mümkün... Bir bakmışsınız, askerlerimizi düzen sağlamak üzere Irak'a göndermiş veya Irak dağlarında yuvalanan PKK liderlerini teslim almışız, seviniyoruz veya “İç savaş mı patlıyor yoksa?” diye tasalanıyoruz... Şu günlerde içine girdiğimiz sürecin, iyi yönetilip yönetilemediğine bağlı olarak, birbirine ters sonuçlar doğurması her zaman mümkündür.

1998 yılında, askerlerin ve ardından dönemin cumhurbaşkanının PKK terörü konusunda Abdullah Öcalan'ı topraklarında barındıran Suriye'yi hedef alan konuşmalarıyla başlayan süreç de bugünküne benziyordu; sonucunu biliyoruz: Öcalan'ın teslimi ve İmralı'da mahpus edilmesiyle sevindik, ancak yapmamız gerekenleri yarım bıraktığımız için PKK terörünü bütünüyle ortadan kaldıramadık.

Bizimle hemen hemen aynı sıralarda kendi terör başbelâsını sona erdirebilecek bir sürecin içine girmiş olan İngiltere IRA örgütünü tasfiyeyi başarabildi.

Ülkelerin kendilerine yönelik terörü sona erdirebilmeleri için, her şeyden önce, o terörün niteliğinin ve sebeplerinin doğru teşhis edilmesi gerekir. 'Terör' denilen olgu belli bir mantığa sahiptir, bir organizasyon işidir, militanlara ve finans kaynaklarına olduğu kadar iç ve dış desteklere de muhtaçtır. Mantığı yok etmeden organizasyonu dağıtamaz, finans kaynaklarını kurutmadan örgüte militan akışını önleyemez, iç ve dış desteklerle irtibatını koparmadan örgütün tasfiyesinin tamamlandığından emin olamazsınız.

Dönemin iktidarı, Abdullah Öcalan'ın teslim edildiği süreci yanlış değerlendirdiği ve olayı politik çıkarları istikametinde kullanmayı baş belâsından bütünüyle kurtulmaya tercih ettiği için, büyük bir fırsat kaçırdı Türkiye. Şimdi daha dikkatli olunması ve sonu getirecek biçimde sürecin yönlendirilmesi şart.

Irak'ta işgal gücü olarak bulunan ABD istese tek başına PKK'yı yok edebilir mi? Ya da Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle işbirliği halinde? Belki, ama bu süreçte Türkiye'nin en belirleyici rolü oynaması herhalde daha doğru olur. Türkiye'nin belirleyici rol oynayabilmesi için bazı önyargılarımızı ciddi biçimde sorgulamamız gerekiyor. En başta da PKK'ya verilen dış desteğin niteliğiyle ilgili önyargımızın: PKK Irak'ta da yuvalanıyor, tamam, ama onun orada yuvalanmasına izin verenler bunu neden yapıyor? Türkiye'nin sınır ötesi topraklarda gözü olduğunu sandıkları için olmasın?

Buradan çıkarılacak ilk sonuç şu: “Türkiye'nin güvenilir sınırlar içerisinde rahat ve huzur içerisinde yaşamak gibi bir temel ilkesi bulunduğu, hiçbir ülkenin topraklarında gözü olmadığı, güven-sağlayıcı komşularla dostluğunun değerinin bilinmesi gerektiği” her fırsatta ifade edilmeli, davranışlarla da gösterilmelidir. Meclis'in çıkardığı 'tezkere'nin amacının farklı biçimde yansıtılmasına hiçbir biçimde izin vermeyerek yola koyulabiliriz.

Tezkereyle birlikte zor bir dönemeçe girildiğini bilelim: Bunun sonunda son 25 yılı mücadele vererek ziyan ettiğimiz PKK teröründen kurtulma (ve dolayısıyla önündeki en büyük engelden de kurtulunmuş olacağı için Türkiye'yi kanatlandırma) fırsatını yakalamak da var, yanlış yaparsak yurtiçi sosyal-siyasal dengeleri onulmaz biçimde bozmak ve dışarının her türlü oyununa açık hale gelmek de...

Hükümetin sağduyusu ve iyi niyetinden eminiz, ancak sağduyu ve iyi niyetin yeterli olmayacağı bir süreç bu; feraset ve akla da fazlasıyla ihtiyaç var.

**Meftun** · 10-20-2007, 19:39

Meclis hükümete sınır ötesi topraklara müdahale yetkisi verdi diye hemen ertesi gün “Ceddin deden” marşı eşliğinde Irak'ın kuzeyine asker gönderilmesini bekleyenlerin varlığından haberdarım.

10-20-2007, 13:35	#1
Kullanıcı Adı loneliness	Ferasetle ve akılla kuşanma zamanı......Fehmi Koru Ferasetle ve akılla kuşanma zamanı Meclis hükümete sınır ötesi topraklara müdahale yetkisi verdi diye hemen ertesi gün “Ceddin deden” marşı eşliğinde Irak'ın kuzeyine asker gönderilmesini bekleyenlerin varlığından haberdarım. Bir başka bildiğim de, Celal Talabani ve Hoşyar Zebari'den gelen PKK karşıtı açıklamalardan memnuniyet duyanların da olduğu... Bir grup fiilî bir askerî müdahale bekleyecek, diğer grup da Irak yönetiminin PKK'nın o topraklardaki varlığını sona erdirmesini... Benim görüşüm ise şu: Zor bir sürece girdik ve bu sürecin sonunda sevinmek kadar hayal kırıklığına uğramak da mümkün... Bir bakmışsınız, askerlerimizi düzen sağlamak üzere Irak'a göndermiş veya Irak dağlarında yuvalanan PKK liderlerini teslim almışız, seviniyoruz veya “İç savaş mı patlıyor yoksa?” diye tasalanıyoruz... Şu günlerde içine girdiğimiz sürecin, iyi yönetilip yönetilemediğine bağlı olarak, birbirine ters sonuçlar doğurması her zaman mümkündür. 1998 yılında, askerlerin ve ardından dönemin cumhurbaşkanının PKK terörü konusunda Abdullah Öcalan'ı topraklarında barındıran Suriye'yi hedef alan konuşmalarıyla başlayan süreç de bugünküne benziyordu; sonucunu biliyoruz: Öcalan'ın teslimi ve İmralı'da mahpus edilmesiyle sevindik, ancak yapmamız gerekenleri yarım bıraktığımız için PKK terörünü bütünüyle ortadan kaldıramadık. Bizimle hemen hemen aynı sıralarda kendi terör başbelâsını sona erdirebilecek bir sürecin içine girmiş olan İngiltere IRA örgütünü tasfiyeyi başarabildi. Ülkelerin kendilerine yönelik terörü sona erdirebilmeleri için, her şeyden önce, o terörün niteliğinin ve sebeplerinin doğru teşhis edilmesi gerekir. 'Terör' denilen olgu belli bir mantığa sahiptir, bir organizasyon işidir, militanlara ve finans kaynaklarına olduğu kadar iç ve dış desteklere de muhtaçtır. Mantığı yok etmeden organizasyonu dağıtamaz, finans kaynaklarını kurutmadan örgüte militan akışını önleyemez, iç ve dış desteklerle irtibatını koparmadan örgütün tasfiyesinin tamamlandığından emin olamazsınız. Dönemin iktidarı, Abdullah Öcalan'ın teslim edildiği süreci yanlış değerlendirdiği ve olayı politik çıkarları istikametinde kullanmayı baş belâsından bütünüyle kurtulmaya tercih ettiği için, büyük bir fırsat kaçırdı Türkiye. Şimdi daha dikkatli olunması ve sonu getirecek biçimde sürecin yönlendirilmesi şart. Irak'ta işgal gücü olarak bulunan ABD istese tek başına PKK'yı yok edebilir mi? Ya da Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle işbirliği halinde? Belki, ama bu süreçte Türkiye'nin en belirleyici rolü oynaması herhalde daha doğru olur. Türkiye'nin belirleyici rol oynayabilmesi için bazı önyargılarımızı ciddi biçimde sorgulamamız gerekiyor. En başta da PKK'ya verilen dış desteğin niteliğiyle ilgili önyargımızın: PKK Irak'ta da yuvalanıyor, tamam, ama onun orada yuvalanmasına izin verenler bunu neden yapıyor? Türkiye'nin sınır ötesi topraklarda gözü olduğunu sandıkları için olmasın? Buradan çıkarılacak ilk sonuç şu: “Türkiye'nin güvenilir sınırlar içerisinde rahat ve huzur içerisinde yaşamak gibi bir temel ilkesi bulunduğu, hiçbir ülkenin topraklarında gözü olmadığı, güven-sağlayıcı komşularla dostluğunun değerinin bilinmesi gerektiği” her fırsatta ifade edilmeli, davranışlarla da gösterilmelidir. Meclis'in çıkardığı 'tezkere'nin amacının farklı biçimde yansıtılmasına hiçbir biçimde izin vermeyerek yola koyulabiliriz. Tezkereyle birlikte zor bir dönemeçe girildiğini bilelim: Bunun sonunda son 25 yılı mücadele vererek ziyan ettiğimiz PKK teröründen kurtulma (ve dolayısıyla önündeki en büyük engelden de kurtulunmuş olacağı için Türkiye'yi kanatlandırma) fırsatını yakalamak da var, yanlış yaparsak yurtiçi sosyal-siyasal dengeleri onulmaz biçimde bozmak ve dışarının her türlü oyununa açık hale gelmek de... Hükümetin sağduyusu ve iyi niyetinden eminiz, ancak sağduyu ve iyi niyetin yeterli olmayacağı bir süreç bu; feraset ve akla da fazlasıyla ihtiyaç var.

10-20-2007, 19:39	#2
Kullanıcı Adı Meftun	Ferasetle ve akılla kuşanma zamanı......Fehmi Koru Meclis hükümete sınır ötesi topraklara müdahale yetkisi verdi diye hemen ertesi gün “Ceddin deden” marşı eşliğinde Irak'ın kuzeyine asker gönderilmesini bekleyenlerin varlığından haberdarım.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)