![]() |
#1 |
![]() ‘Kutiltü’yü yazamadı Cemil Abi...
7 Ocak 2008 günü kaybettiğimiz Cemil Bilgiç Bey, zamanımızın usta hattatlarının önde gelenlerinden idi. Bir hat işini yazmaya başlarken, sanki önünde kâğıt ve kalemle önce bir sohbete dalardı. Hani onlarla pazarlık eder gibiydi. 15 sene kadar önce, Suriyeli iki Türk asıllı mühendisle görüşmüştüm. Onlara Suriye’deki Türk asıllıların hâlleri, yaşayışları hakkında çeşitli sorular sormuştum. Osmanlıdan kalan eserleri, örf ve âdetleri, göreneklerini anlamaya çalıştım. Mühendislerden biri söz arasında nasıl oldu bilmem, “Bizim oralarda bir atasözü vardır” dedi. “Karşılaşan iki kişi ‘Keyfe hâl’ yani nasılsın, diye hâl hatır sorarlar. Karşısındaki de ona ‘Kutiltü kutile-s sevrül ebyad’ der.” Manasını sordum. “Nasıl olayım. Ben Beyaz Boğa öldürüldüğünde, zaten ölmüştüm, demektir” dedi. Efendim buradaki “Beyaz Boğa”, Osmanlıyı temsil ediyor. Beyaz kelimesi adaleti doğruluğu; Boğa da gücü kuvveti anlatıyor. Bu sözü söyleniş maksadına göre tahlil edersek: Ben nasıl olayım. Osmanlı öldürülüp devleti yıkıldığında ben zaten ölmüştüm... Yani ölüye “nasılsın?” denir mi? Söz, doğrusu çok hoşuma gitmişti. Hemen rahmetli Cemil Beyi buldum. Ne olur bu sözü bana bir levha olarak yaz, ricasında bulundum. “Yaz getir, o sözü öyle yazayım” dedi. Ben de cahilliğimden, “Yahu Cemil Abi, sen Hattat Hamid Aytaç’ın izacetli talebesisin, kendin yazarsın dedim. Önce sözümü düzeltti. “Hattat Hamid-i Amidî”; yani Diyarbekirli Hamid Efendi dedi. Sonra da “Sen duymadın herhalde. Hattatların çoğu okumayı bilmez. Biz ancak yazarız. Sen yazdır ben baka baka yazarım” diye latife etti. Ben de Osmanlıca yazmayı bilen bir arkadaşa yazdırıp kâğıdı kendisine teslim ettim. Baktı, baktı “Hah şimdi oldu, artık yazarım” dedi. Yazıp bitireceği zamanı sordum. Boynunu büktü. Nasip ne zamansa dedi... Aradan seneler geçti, her karşılaştığımızda ona kalabalık arasında “kutiltü” derdim. O da “olacak inşallah” derdi. Etraftan kimse konuyu anlayamazdı. Bu senelerce aramızda bir şifre idi... Birkaç defa “Bak Cemil Abi ölüm var. Yaz da ondan sonra...” dedimse de, önceki gün vefat haberini alana kadar hep yazmasını bekledim... Bundan dört sene önce, Viyana’da bir Türk tanıtım firması sahibi ile tanıştım. Hat yazısıyla kendi firmasının adını bir kompozisyon haline getirtmişti. Firmanın adı “Kerma” ama ‘kef’ yerine ‘kaf’ ile yazılmış ve “Karma” olmuştu. “Kardeşim, bunu yazan yanlış harf kullanmış” diye ikaz ettim. O da doğrusunu benden rica etti. Ben de Cemil Ağabeyi düşünerek olur dedim. Örneği alıp geldim. Anlattım. İnanır mısınız, 15 gün içinde yazdı verdi. Birinci siparişimdeki hatamı hâlâ anlayamadım. Rahmetliye de soramadım, artık soramam da!.. Nevşehirliydi. Dil ve konuşmalarımız da tutardı. Karşılaşmalarımızda mutlaka Anadolu usul ve diliyle hâl hatır sorardık. Cevaplar da öyle. Yani memleket havası hep burnumuzda tüterdi. Allahü teala gani gani rahmet eylesin. Geride kalan bütün sevenlerine aile efradına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Çınaraltı İsmail Yağcı
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|