![]() |
#1 |
![]() Gerginliğin tarafı kim? Bu sorunun bir anlamı kaldı mı! Bir tarife göre (Bu tarifi Milliyet'in yayın yönetmeni Sedat Ergin dün bir haber kanalında yaptı) kendisini laik olarak niteleyen, kentli, iyi eğitimli, gelir seviyesi yüksek ve halkın yüzde 30'unu oluşturan bir kesim, AK Parti'nin samimi olduğuna inanmıyor ve laikliğin elden gideceğine ikna olmuş durumda.
Bu yaklaşıma göre Başbakan bir adım atmalı ve bu kesimi ikna etmeli. Bu nasıl olacak o da belli değil. Resme tersinden bakalım. Halkın yüzde 70'lik bir kesimi de var. Bu kesimin içinde bazılarının sandığı gibi sadece çobanlar yok. ülkenin yine kentli, iyi eğitim görmüş, meslek sahibi, gelir seviyesi yüksek bir kesimi bu yüzde 70'in içinde. Onlar da ülkenin Ergenekon çetesi marifetiyle, hukuk darbesiyle, al takke-ver külah ilişkileriyle istikrarsızlığa doğru sürüklendiğini, bunun kasıtlı olarak yapıldığını, AK Parti'ye kapatılma davası açılmasının bu sürecin ilk adımı olduğunu düşünüyor. "Başörtüsüne özgürlük" gibi basit bir özgürlük talebinin bile kapatılma davasının bahanesi olarak ilan edilmesine içerliyorlar. "ülkenin gerçek sahibi biziz" ve "laiklik de laiklik" muhabbetinden bıktı bu kesimler. Bu yüzde 70'lik kesimin kaygılarını kim giderecek? Niçin onlar için kimse bir adım atmıyor? Onları temsil eden partiler, niçin kapatılmak isteniyor? "Mağdur"u oynamak herkesin işine geliyor olabilir. Ama bu mağduriyet edebiyatı da kabak tadı vermedi mi? Bunu her iki taraf için de söylüyorum. Madem birbirimizin kaygılarını gidereceğiz, o zaman herkes elini taşın altına sokmalı değilm mi? Ama şaibeli bir "367" kararı ortada dururken, kim nasıl ve ne şekilde Anayasa Mahkemesi'ne güvenebilir? Yüksek Mahkeme'ye duyulan bu güvensizliği izale etmek için ne yaptınız ki bugüne kadar? Birileri bunun da cevabını versin. "Mahkemeye güvenin" diyorsunuz. İyi de... Siz bu milleti saf mı sandınız? Dün ulusalcı kesimin bazı neferleri, ağız birliği etmişçesine "Başbakan'ın üslubunun yumuşadığını" falan manşetlerine taşıdı. Peki, biz yüzde 70 olarak şunu soruyoruz: Ne bileyim ben bunun altında bir arazi işi olmadığını? Size güvenemiyoruz. Her işinizin altında bir çapanoğlu olduğunu düşünüyoruz. Hadi giderin bizim de kaygılarımızı... Samimi olduğunuzu ispatlayın... Başkalarını samimiyet testine tuttuğunuz yetmedi mi? Nuh Gönültaş Bugün
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() İdeolojik kuramlara saplanıp kalan, sinelerini dar kalıplara hapseden kesim de iyi eğitimli!, kentli, kendini seçkin zanneden kesim değil mi?
İkna odaları kuranlar, karanlıktan aydınlığa çıkın diyenler! de onlar. Kendi kurdukları ikna odalarına kendilerini hapsetsinler, ikna ediciye ihtiyaçları da yok hani, vicdanlarının sesini dinlesinler belki ikna olanları çıkabilir... Düşük de olsa bir ihtimal bu... Bizleri ikna edemedikleri şeylerle, kendilerini paradoksal kavramlarla, tatmin etmeyi de bıraksınlar... Mağdur edebiyatının kahramanlarını halkımız çok iyi değerleniriyor... İnşallah hayır olsun akıbetimiz ve onların akıbetleri... Paylaşım için teşekkürler...+1 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|