![]() |
#1 |
![]() Prof. Necmettin Erbakan, başarılı bir öğretim üyeliği kariyerinin ardından TOBB Başkanlığı’na, oradan 1969’da siyasete uzanmasından beri fırtınalı bir siyaset çizgisi izliyor.
Tabiri caizse Yunan mitolojisindeki kendi küllerinden yeniden doğan Phoenix gibi, siyaseten her defasında yeniden canlanıyor. Bunda da yine öyle oldu. Refah Partisi’nin kapatılması ardından, yargının askerin mihverine girdiği 28 Şubat sürecinde verilen “kayıp trilyon” kararı ile siyasi hayatı üçüncü kez sona erdirilmişti. Bu karar verildiğinde Erbakan’ı iyi tanımayanlar, (benim gibi) bir hesap yaptı. O değenlendirme şöyle idi: “Cezası kalktığında Erbakan 80’li yaşların ortalarında olacak. Zaten Hoca’nın sağlığı da bozulmaya yüz tutmuş durumda. Artık o saatten sonra Erbakan aktif siyasete dönmez. Milli Görüş’ün manevi lideri olarak bilge kişi olur. Davasına böyle hizmet eder.” Aradan geçen yıllar, bu değerlendirmeyi haklı çıkarır gibi idi. Uzun süre sessiz kalan Erbakan’ı, ilk kez eşi Nermin Hanım’ın Ekim 2005'te vefatı sonrasında ekranlarda görenler, yaptıkları yorumda ne kadar haklı olduklarını düşündüler. Gösterdiği metanetten dolayı Erbakan’a bir kez daha saygı duydular. O günlerde, TV5’in evinden yaptığı canlı yayında konuşan Erbakan sohbet sırasında sürekli bir ismi telaffuz ediyordu. Sohbetin seyri içinde bir şekilde sözü dolaştırıp Ebu Eyyüp El Ensari’ye getiriyordu. Hz. Peygamber’i evinde konuk eden Ebu Eyyüb’ün 83 yaşında fetih için Konstantin’e geldiğini anlatıyordu. İleri yaşın idealler için engel olmadığına vurgu yapıyordu. Erbakan bu anekdot ile birilerinin kafasındaki, “Artık çok yaşlandı” imajını silme çabasına girmişti. “Yeniden döneceğim” mesajını kamuoyu ile paylaşmaya çalışıyordu. Sonrası malum, Cumharbaşkanı Abdullah Gül, Adli Tıp Kurumu 3. Adli İhtisas Kurulu’nun hazırladığı raporu esas aldı ve Anayasa’nın 104. maddesi ikinci fıkrası (b) bendine dayanarak “sürekli hastalığı” gerekçesiyle kalan hapis cezasını affetti. Gül, bu kararı geçtiğimiz yılın Ağustos ayında verdi. 26 Mayıs 2008’de cezasını çekmek üzere Altınoluk’taki evine giderkenki halini televizyon ekranlarından izleyenler, Köşk’ten çıkan bu kararın ne kadar isabetle verilmiş olduğuna hükmetti. Cumhurbaşkanı Gül’ün bu kararı, attığı her imzayı eleştiren muhalefet tarafından bile takdirle karşılandı ve destek beyanatları verildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 5 yıl 4 aylık süre içinde “yeni bir suç işlemediği ve iyi hali görüldüğü” gerekçesiyle hafta içinde verdiği “memnu haklarının iadesi” kararı ile birlikte Erbakan, “Nerede kalmıştık” dedi. Cuma namazı sonrasında düzenlediği basın toplantısında aktif siyasete döndüğünü resmen ilan etti. Siyaset yapacağı çatı belli idi. Ama Erbakan’ın olması gereken yer olan Saadet Partisi Genel Başkanlığı koltuğuna Numan Kurtulmuş oturmuştu. Burada küçük bir anekdot paylaşayım. Yıllardır siyaset sahnesinde önemli bir yeri olan Numan Kurtulmuş’u ben kısa bir süre önce tanıma fırsatı buldum. Ekim 2008'deki Saadet Partisi’nin kongresinin yapılmasına birkaç gün vardı. Topkapı Eresin Otel’de gazetecilerle bir sohbet toplantısı organize edilmişti. Benim de katıldığım o toplantıda eski Devlet Bakanlarından Teoman Rıza Güneri, Numan Kurtulmuş’u takdim ederken kullandığı ifade salonda bulunanların şaşkınlığına neden olmuştu. Hatta bazı gazeteciler, Teoman Güneri'nin “Milli Görüş geleneği ilk kez emanetçi olmayan bir liderle yoluna devam edecek. Milli Görüş lideri Prof. Necmettin Erbakan’ın tensibi” şeklinde kullandığı ifadeye tepki göstermişti. O gece ortaya koyduğu performanstan, Numan Kurtulmuş’un bu hareket için iyi hazırlandığını farketmiştim ve “Bu camia içinde bu işi yapabilecek en iyi isim” diye kendimce bir değerlendirme yapmıştım. Kurtulmuş ile daha sonra birkaç kez birarada olma fırsatı buldum. Zekeriya Yıldız ile birlikte Radyo programı yaptığımız Seyir FM’de stüdyo konuğu ettik. 29 Mart seçimleri öncesinde Haber 7’de editör arkadaşlarımla birlikte ağırladık. Uzun uzun sohbet etme fırsatımız oldu. Erbakan’ın Demirel gibi “tapulu malıma gecekondu kondurmam” diyerek yeniden ortaya çıkması, en çok Numan Kurtulmuş’a nekazetsizlik ve haksızlık yapıldı. Milli Görüş’e olan vefa duygusu ve gördüğü bazı yanlışlardan dolayı AK Parti’den en tepeden yapılan davetleri kabul etmeyen Numan Kurtulmuş, “yeniden bismillah” kararı ile en zor durumda kalan isim oldu. Erbakan, kararını açıklamak için kameraların karşısına geçtiğinde solunda Recai Kutan, sağında Mustafa Kamalak vardı. Gözler Numan Kurtulmuş’u aradı. Kurtulmuş, bırakın yanını, salonda bile yoktu. Numan Kurtulmuş, Erbakan’ın “siyasete dönüyorum” diye basın toplantısı düzenleyeceğini bir gece önce yakın bir dostunun kızının nişan töreninde sürpriz bir şekilde öğrendi. Erbakan’ın, “bundan sonra ben varım” diyen açıklamaları sonrasında artık Numan Kurtulmuş’un bulunduğu koltuğun bir anlamı kalmadı. Kurtulmuş, ancak bilenlerin bildiği “Müşavere Heyeti”nin kararı ile o koltuğa gelmişti. Ekim ayındaki SP Kongresi işin bir formalitesi idi. Şimdi aynı heyetin vermesi mukadder olan bir kararıyla o koltuğu boşaltması istenirse kimse şaşırmasın. Zira Numan Kurtulmuş, ara dönem için yukarının kendine biçtiği görevi en iyi şekilde yaptı. Erbakan’ın kamuoyunda “yeniden doğuyoruz” diye kullanabileceği sandık malzemesini fazlasıyla temin etti. Seçimler bittiğine göre, seçim öncesi tapulu arazi üzerine kurulan gecekondular yıkılabilir. Ünal TANIK / Haber 7
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|